English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ O ] / Oynayın

Oynayın traducir español

1,191 traducción paralela
Gidip oynayın.
Vayan. Jueguen.
Siz gidin Zeka'larla oynayın.
Id a jugar con los Zekes, hijos.
Hadi şimdi gidip, küçük oyuncaklarınızla oynayın, ha?
Vaya a jugar con sus juguetitos.
Devam edin oynayın.
A jugar.
Oyunu oynayın!
Sean deportivos, muchachos
Bahislerinizi oynayın beyler.
- ¡ Hagan sus apuestas, señores!
Açıklar, birkaç adım içeride oynayın.
Jueguen bien en el fondo.
Oynayın!
¡ A jugar!
Uslu olun. Top oynayın.
Sean buena chicas, entrenen duro.
Gururluca oynayın.
Jueguen duro.
Güzelce oynayın tamam mı bıdıklar?
¿ Jueguen con cuidado, personitas? Bien, bien.
- Biraz takılın ve kumar oynayın. - Affedersiniz!
- Quédense a jugar un rato.
"O acıklı ezgilerinizin yerine," "Keyfinize bakın, gülün oynayın."
Vuestros suspiros convertid en gritos de alegría.
"O acıklı ezgilerinizin yerine," "Keyfinize bakın, gülün oynayın."
Vuestros suspiros convertid en gritos ¡ de alegría!
"Keyfinize bakın, gülün oynayın."
Vuestros suspiros convertid.
Zamana oynayın ve "Z" harfi oluşturun.
Díganle que vaya por una segura.
Gidin oynayın, eğlenin, bu şeyleri uçurun.
Salir y divertirse echando a volar esas cosas.
Dışarı çıkıp oynayın, hadi, hemen. - Ama...
Salgan a jugar afuera, ahora.
"Ya adil oynayın ya da oynamayın!"
"O juegas limpio o no juegas."
Zamana oynayın. Montrose sizi engellerse,... sizi durdurursa, çabuk dönüş yapın.
Vigilad la posesión, si Montrose te bloquea... te paras y la pasas inmediatamente.
Hadi kızlar. Gidin oynayın.
Vamos, hijas. ld a jugar.
- Sert oynayın!
- Muy bien.!
- Ne bekliyorsunuz buzun donmasını mı? Oynayın!
- Que estan esperando, vamos a jugar!
Kendinizinkini oynayın.
Juega tu juego.
Durun bakalım beyler. Önce siz aranızda oynayın, ben de kazananla oynarım.
Poco a poco los chicos, lo primero que juegan dos, entonces yo soy el ganador,
Öyleyse başka bir yerde oynayın.
Pues vayan a jugar a otro lado.
Oynayın.
Hagan sus apuestas.
Aptal kılık değiştirme oyunlarınızı oynayın bakalım ama zamanı gelince Konali'yi yakalayan ben olacağım.
Jueguen sus jueguitos de agentes secretos. Y cuando llegue el momento yo arrestaré a Konali.
Büyük oynayın ve "bombayı" patlatın.
Suya para robarla o hacerla explotar.
O zaman doğru düzgün oynayın ya da Westport Restonranındaki "Boynuzunla Uçur Beni" şovuna geri dönersiniz.
¡ Hazlo bien o regresarás a Come Blow Your Horn en el teatro Westport Dinner!
- Kıpırdayın biraz, oynayın?
- ¿ Quién ha dejado entrar al alce?
Yüksek oynayın, yüksek oynayın.
Grandes Apostadores.
- Rulet dönmeden bahislerinizi oynayın! - Gerçekten mi?
¡ Colóquenlas antes que la ruleta se detenga!
Durmayın, oynayın!
¡ No pares! ¡ Actúa!
Bizimle birkaç el oyun oynayın.
- Haga un juego con nosotros.
Gidip, oynayın.
Jugad.
Oğlunu parka götür. Top oynayın.
¿ Por qué no llevas a tu hijo al parque?
Gidin oynayın.
Ve a jugar.
Gelin bowling oynayın.
Vengan a jugar ahora.
Oynayın!
¡ Al juego!
"Elveda Cariyem" i ilk defa oynayışımızı hatırlar mısın?
¿ Te acuerdas de la primera vez que representaste "Adiós a mi concubina"?
Yalnızca bölümünüzü abartılı oynayış tarzınızdan.
El modo en que está sobreactuando su papel.
Tüm yapacağın Henry'le oynayıp iyi vakit geçirmek.
Podrás jugar con Henry y la pasarás bien.
"Keyfinize bakın, gülün oynayın."
Vuestros suspiros convertid en gritos de alegría.
- Gidin oynayın.
- Vayan a jugar.
Ayakkabı mağazası satılık ve onu almak için para biriktiriyoruz. Gidip şans oyunu oynayın.
Ah, sigan adelante y apuesten.
Boş ver zenci. Sadece biraz kızgın. O yedek oturacak ve sen oynayıp sayı yapacaksın.
No le hagas caso a ese negro, sólo está enfadado porque... él se sentará en el banquillo, y tú vas a ser el base titular tiene la regla y tal, ya te conseguiré unas compresas
Bu yılki oynayışınızla soyunma odası hak etmiyorsunuz.
No merecen tener un vestuario, por la forma en que juegan este año.
Şu duyguyu hiç bilemezsiniz... sadece bir sınav yüzünden oynayıp... oynamayacağınızı bilememek.
Tú simplemente no conoces la sensación... de no saber si vas a ser capaz de jugar... sólo a causa de un examen.
Arkadaşlar, bu onların ilk oynayışı.
¿ Saben? Es la primera vez que juegan.
Sinirli olunca saçınla oynayış şeklin.
N ° 3 : cómo juegas con tu pelo cuando estás nerviosa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]