Oğlum traducir español
39,798 traducción paralela
Oğlum.
Mi hijo.
Bu benim oğlum.
Es mi hijo.
Oğlum neredeyse iki yaşında.
Mi hijo tiene casi dos años.
Bir hava saldırısı olduğunda oğlum kucağıma çıkıyor ve "Baba, bomba" diyor.
Cuando sobrevuela un avión, y hay un ataque aéreo, mi hijo salta a mi regazo y dice : "Papi, una bomba".
Bir oğlum var. Bir oğlum!
Un niño. ¡ Un niño!
Oğlum doğduğu zaman, onun benim gibi bu işlerin içine girmesine izin veremezdim.
Una vez que nació mi hijo, no... no podía permitir que heredara... que quedara atrapado en todo esto, como quedé yo.
Aramızda anlaşmazlıklar olsa da görünüşe göre benim oğlum Bjorn'la senin oğlun Hvitserk seyahate birlikte çıkacaklar.
Cualesquiera que sean nuestras diferencias, parece que mi hijo Björn y tu hijo Hvitserk irán a este viaje juntos.
O benim oğlum, ve ben onun annesiyim.
Es mi hijo y soy su madre.
Sence oğlum bazen okul sonraları seninkilerle oynayabilir mi?
¿ Crees que mi hijo podría jugar con los tuyos algún día después del cole?
Oğlum.
Hijo mío...
Rüyamda oğlum Rumple'ı durdurmanın yolunun tam gözümün önünde olduğunu söyledi.
En mi sueño, mi hijo dijo que la forma de detener a Rumple estaba frente a mí.
Sanırım merak etmeye devam etmek zorundasın. Oğlum.
Deberás seguir preguntándotelo.
Önemli değil oğlum.
Está bien, hijo.
Ama şunu bil, yetiştirdiğim, oğlum, sahip olduğu her şeyi bir kenara bırakıp seni kurtarmaya çalışacak, çünkü o öyle biri.
Pero te digo esto : mi hijo, a quien crié, va a poner todo lo que tiene para tratar de salvarte, porque ese es quien es.
- Şimdi ise oğlum, babayı gururlandırmanın zamanı geldi.
Y ahora, chico, es hora de hacer que papá se sienta orgulloso.
- James, üvey oğlum.
Es James, mi hijastro.
Oğlum ağaçtan sırt üstü düştü. Beni aradı.
Mi hijo cayó del árbol sobre su espalda.
Canım oğlum.
No, hijo mío.
O ve Bennett tartışmaya girdi Oğlum ve ben intikten sonra.
Bennet y él empezaron a discutir después que mi hijo y yo aterrizamos.
Kocam Taliban'la beraber olduğunda, oğlum onlar için savaştı.
Cuando mi esposo estuvo con los talibanes, mi hijo luchó para ellos.
Oğlum, seni yanlış değerlendirmişim.
Chico, me equivoqué contigo
Leo'ya bakınca gözleri, çenesi... Tek bir şey düşünebildim, o da "Vay be. Bu benim oğlum olabilir."
Y mirando a Leo, los ojos, la barbilla, todo lo que podía pensar era, vaya, "él podría ser mi hijo".
- Oğlum eve gelmemiş.
Mi hijo nunca llegó a casa.
- Nasıl yani? - MacLeish ofisime geliyor sonra oğlum kayboluyor.
Me refiero a MacLeish apareciéndose en mi oficina, y luego mi hijo perdiéndose.
Oğlum nerede? Oğlum nerede?
¿ Dónde está mi hijo?
Oğlum...
Mi hijo...
Oğlum, böyle bir kötülüğün var olabildiği bir dünyada yaşamak zorunda olmamalı.
Mi hijo no debería tener que vivir en un mundo en el que se permite existir a un mal como este.
Leo, sen daima benim oğlum olacaksın, ben de daima senin baban olacağım.
Leo, tú siempre serás mi hijo. Y yo siempre seré tu padre.
- Benim oğlum olduğu kesin.
Definitivamente es mi hijo.
Ben ve oğlum hakkında sorular sorduğunu biliyorum.
Sé que ha estado haciendo preguntas sobre mi hijo y yo.
Neden bahsediyorsun oğlum?
¿ De qué hablas, muchacho?
Benim bir oğlum vardı.
Tuve un hijo.
Bir oğlum var Ezequiel.
Tengo un hijo, Ezequiel.
Ya arkada bırakılmış oğlum?
¿ Qué hay de mi hijo que quedó atrás?
Özellikle oğlum Dava yüzünden Süreç'i bırakan bir kuşkucu olursa!
¡ Especialmente si mi hijo es un escéptico de la Causa que abandonó el Proceso!
Tekrar düşündüğün için memnun oldum oğlum.
Me alegra que lo reconsideraras, hijo.
Oğlum Süreç'te kalacak.
Mi hijo seguirá en el Proceso.
Dinle oğlum, sana bir kez söyledim geleneğin dışına çıkmayacağım.
Escucha, hijo, te lo dije una vez, no cambiaré la tradición.
Bugün yaptığından gurur duydum oğlum.
Estoy orgulloso de lo que hiciste hoy, hijo.
- Ne bileyim, oğlum.
- No lo sé, tío.
Bak, Thuy, bu benim oğlum
Thuy, este es mi hijo.
Oğlum, yeni amcan Tran'ı öp
Niño, besa a tu nuevo tío Tran.
Evet, madam, oğlum Chris'ten
Sí, señora, mi hijo es de Chris.
Oğlum için gelecek yok Hayatın tozu gibi
Mi hijo no tiene futuro como el polvo de la vida.
Tam benim oğlum olsa ne yapardım bilmiyorum
No sé qué haría si Tam fuera mi hijo.
O benim oğlum, Öylece bırakamam
Él es mi hijo, no lo abandonaré.
Tam, benim cesur oğlum
Tam, mi pequeño valiente.
Oğlum vardı.
Tenía un hijo.
- Sadece ben ve oğlum.
Solo mi hijo y yo.
Oğlum Chamberlain'deki parkta beyzbol maçları oluyor.
El parque, sí en el parque en Chamberlain.
Ama bu kez benim oğlum.
Excepto que esta vez, es mi hijo.