Parayı traducir español
30,827 traducción paralela
Ben de parayı verdim. Mahalleye karşı korumayı sikerler.
Así que le entregué el dinero.
Parayı kazanırız.
Conseguimos el dinero.
Elimdeki parayı alıp biraz daha bekler misiniz?
¿ Puedes coger lo que tengo y guardármelo?
Ve eğer ben parayı bulana kadar bekleyemiyorsan git satın al ve parayı sana geri ödeyeyim.
Y si no puedes esperar hasta que tenga el dinero, entonces ve tú mismo a comprarlo y te devolveré el dinero.
Bayan Gallagher bu parayı doğrudan Bay Pfender'a ödeyebilir ya da müvekkilim evliliğiniz sırasında alınan evin % 50'sini alabilir.
O la señora Gallagher paga al señor Pfender directamente, o él retiene el 50 por ciento de la propiedad en la residencia comprada durante su matrimonio.
Ev için sana o parayı ödünç vermediğimi fark ettim ve 900 dolar verecektin.
Nunca supuse que te prestaría el dinero para la casa, así que... Eso eran 900 dólares.
Parayı sen çaldın, kaçması gereken kişi sendin!
Tú robaste ese dinero. Tú tenías que irte.
Parayı hemen İsviçre bankasına yatırmanız gerekiyor.
Debe transferir el dinero a este numero de cuenta suiza ahora
Ama parayı ne yapacak?
Pero ¿ qué haras con el dinero?
- Sen onu düşünme, sadece parayı gönder.
No te preocupes por eso Sólo transfiere el dinero
Ona parayı PayPal ile gönderiyorum, sonra o da bana paketi postayla yolluyor.
Le pago por PayPal y él me manda los paquetes por correo.
Anlaşmaya baktım. O türden bir parayı kanunsuz bir şeyler yapmadan bulmanın imkanı yok.
No hay manera de que consigas el dinero que necesitas sin hacer algo ilegal.
Normalde serbest piyasa deyip buna karışmazdım ancak konu petrole gelince cihatçılardan alınıp gelen parayı daha kötü işlere yatırdıklarını biliyoruz.
pero el petróleo en cuestión está siendo comprado por yihadistas radicales, las ganancias están siendo usadas para financiar toda clase de bajezas.
Kardeşini tekrar canlı görmek istiyorsan parayı transfer et.
Si quieres volver a ver con vida a tu hermano, vas a transferirme el dinero.
Parayı almak için sunucu odasından kaynağa ulaşmamız lazım.
Para conseguir el dinero, debemos acceder al terminal desde la sala del servidor.
Parayı almak için bir dakikadan daha az zamanın var tatlım.
Tienes menos de un minuto para conseguir ese dinero, cariño.
Parayı ben aldım.
Yo me lo he llevado.
Parayı ona karşı kullanacak.
Va a utilizarlo contra él.
O şerefsiz bırakmıştı o gece parayı.
El desgraciado lo dejo esa noche.
O parayı evsizin birine verip onu mutlu edebilirdim ve bunu pek sık yapmam.
Podría darle ese dinero a un indigente, alegrarle el día y no lo hago a menudo.
Parayı alabildin mi?
¿ Ya recibiste el dinero?
Şimdi de parayı hamburger için biraz harcama zamanı.
Y es hora de usar un poco a cambio de una hamburguesa.
Parayı aldım.
Acepté el dinero.
Parayı izleme.
Seguir al dinero.
Donna sana şantaj yapıyordu. Biz de onun dairesini aradık ve senin verdiğin 48,345 dolar nakit parayı bulduk.
Donna te estaba chantajeando revisamos su apartamento y nos encontramos con el dinero que le diste, $ 48.345.
Ömrümüz boyunca o kadar parayı bir arada getiremeyiz.
No lo ganaremos en toda una vida.
- Parayı nereden aldın?
¿ De dónde sacaste el dinero?
- Hendrixeler parayı sağladı.
- Los Hendrix pusieron el dinero.
Parayı nereden buldun?
¿ Dónde conseguiste el dinero para eso?
Parayı bulacağım.
Tendré el dinero.
Parayı bulacağım.
Conseguiré el dinero.
Bunların hepsi için parayı nereden bulacaksın?
¿ Cómo vas a pagar todo eso?
Kantin hesabımda parayı görmeden benim dünyama bir şey yağmayacak.
No estará lloviendo en mi mundo hasta que no vea dinero en mi cuenta de la despensa.
Bana verdikleri parayı çoktan kullandım.
Ya gasté todo el efectivo que me dieron.
Zaten vermen gereken parayı vermek seni İsa yapmaz.
Pagar lo que se supone que tienes que pagar no te convierte en Jesucristo.
Parayı nereden buldun?
¿ De dónde sacaste el dinero?
Parayı saklamak.
Esconder el dinero.
- Dediklerime kulak verip parayı hazırla.
¡ Pon atención a lo que te estoy diciendo! ¡ Ten el dinero listo!
Parayı harcamayı denedin mi?
¿ Intentaste gastar el dinero en cosas?
Ne yaptın o kadar parayı?
¿ Adónde fue ese dinero?
Tüm parayı harcamamızın imkânı yok zaten.
No hay manera de que hayamos gastado todo eso.
- Parayı tüketme hızımız astronomik boyutlarda. Her gün böyle bir arafta oturmak da yani.
Los gastos son astronómicos y pasamos todo el día en un limbo sin hacer nada.
Kelsey o parayı BoJack gibi bir yıldızla bile toplayamaz.
Aún con una estrella como BoJack, Kelsey no tiene tanto dinero.
Hak ettiğin parayı alman için biraz fazla zorladım.
Hice demasiada presión para que cobraras lo que merecías.
Fark yaratacaksa eğer parayı iade edip ikna edici halka açık bir özür yazarsa daha küçük bir hüküm alması için...
Si hace alguna diferencia quiero solicitar una sentencia menor si después de devolver todo el dinero escribe una disculpa pública, preferentemente...
Mahkeme kararını kazansanız bile karar masum insanların hesaplarındaki parayı talan etmenize izin vermediği sürece sizin de dediğiniz gibi para artık yok.
Y como ya ha dicho, aunque gane el dinero desapareció, salvo que obtenga una orden para vaciar las cuentas de otros inocentes.
Karşımda şans eseri, birçok insanın 5 ömür boyunca göremeyeceği kadar parayı kazanmış iki sapasağlam beyaz erkek görüyorum. Paraları çalınmasaydı bir an önce onu havuzun yerini değiştirmek ve Tiki kafasını kaybetmek gibi işlere çarçur edecek iki kişiyi.
Veo a dos jóvenes blancos sanos y con derechos que ganaron más dinero del que la mayoría ve en cinco vidas y quienes, si no les hubieran robado hubieran gastado ese dinero en cosas como reubicar piscinas y cabezas tiki perdidas.
Bay Bachman, gıda dağıtım şirketine ve barmenlere borçlu olduğunuz parayı ödeyin yoksa sizi temin ederim dava açarım.
Sr. Bachman páguele a la gente a la que le debe dinero o le aseguro que lo procesaré.
Tamamdır. Bu parayı sosyal yardım, tanıtım, kullanıcı buluşmaları ve platformun iyi yönlerini anlatan gerilla pazarlama kampanyasına kullanırız.
Usemos el dinero para acercarnos a la gente, hacer tutoriales, reuniones, crear una campaña de mercadeo... que explique lo buena que es la plataforma.
Platformu askıya alıp geriye kalan parayı da alıp saatlerce açıklamamız gerekmeyen bir şeye geçeriz.
Podemos poner en pausa la plataforma, tomar el dinero que queda... y hacer algo que no requiera horas de explicación.
Gavin Belson, Pied Piper'ı 1 milyona alıyor, Raviga'da tasfiye hakkından dolayı tüm parayı alıyor bana da yarak mı düşüyor?
¿ Gavin Belson comprará Pied Piper por $ 1 millón? ¿ Y Raviga se queda con todo por preferencia de liquidación y yo no recibo nada?