Polonyalılar traducir español
225 traducción paralela
- Sizin Polonyalılar nerede, ihtiyar?
¿ Dónde están tus polacos, Abuelo?
İtalyanlar, İrlandalılar, Polonyalılar ve Yahudiler beni asla avukat olarak tutamazdı.
Estos Italianos, Irlandeses, Judíos y Polacos nunca me contratarían de abogado.
Tüm Polonyalılar bir hayalet mi gördü?
¿ Esos polacos ven un fantasma?
Polonyalıların tüm umutlarının karşısında bir Nazi tankı vardı insanlar ise şaşkın ve yardıma muhtaçtı.
Había un tanque nazi por cada esperanza polaca... y la gente se encontró abrumada e indefensa.
Evet. Toplama işini biz, kampı da Polonyalılar yapıyor.
Nosotros hacemos la concentración y los polacos el campamento.
Moskova'yı Polonyalılar ve Litvanyalıların saldırılarından Tatarların tekrar sınırlarımıza tecavüz etmelerinden,... kanlı çatışmalar yaşamaktan ve düşmanlarından,... yalnızca parçalanmamış, yasal bir taht koruyabilir :
Sólo un poder único, una sola sangre protegerá a Moscú de sus enemigos. Si no, los Tártaros reemprenderán sus incursiones. Y los polacos y livonios empezarán a invadirnos.
Yaklaşık 40,000 savaş mahkumu vardı orada, tabii eğer Rusları, Polonyalıları ve Çekleri dahil edecek olursan...
Allí había unos 40.000 P.O.W. s... si cuentas a rusos, polacos y checos.
Biz Polonyalılar'ı bilirsin.
Ya sabes cómo somos los polacos.
O Polonyalıların kaçabilmesi mümkün değil.
Estos polacos no pueden escaparse.
Polonyalılar mı?
¿ Polacos?
Yahudiler, Polonyalılar, Ruslar, Fransızlar.
Prisioneros políticos.
İtalyanlar, Çekler, Fransız ve Polonyalılar da.
Y los italianos, checos, franceses, polacos.
Hiçbir zaman Polonyalıların lüx evlerine girme.
Nunca pongo un pie bajo un techo polaco.
Polonyalılar Kiev Akademisine bütün Kazakları da kabul ediyor, ve Taras Bulba'nın oğulları oraya giden ilk Kazaklar olacak.
Los polacos abrieron la Academia de Kiev a todos los cosacos, y los hijos de Taras Bulba serán los primeros en entrar.
Eve geldiğin zaman, Polonyalıların bildiklerini öğrendiğinde ve Polonyalılar hakkında her şeyi ögrendiğinde, işte o zaman onlarla savaşmaya hazır olacaksın, ama daha önce değil.
Cuando vuelvas a casa, cuando hayas aprendido todo lo que saben los polacos, y todo lo que hay que saber sobre los polacos, estarás preparado para luchar contra ellos, antes no.
Babamız bizden Polonyalılar hakkında ögrenebileceğimiz her şeyi ögrenmemizi istedi.
Papá dijo que debíamos aprender todo sobre los polacos.
Polonyalılar.
Contra los polacos.
Bu mu Polonyalıların sana öğrettiği?
¿ Eso te enseñaron los polacos?
Polonyalıların öğrettiklerini sana söyleyeyim.
Te diré qué me enseñaron los polacos.
Kazakların Polonyalıların ayağını öpen cahil barbar olduklarını, ya da Polonyalılarla savaşta savaşacak kadar iyi fakat Polonya sokaklarında dolaşamıyacak, ya da Polonyalı bir kadına bakamayacak, yada toprağını yönetemiyecek kadar kötü olduklarını ögrendim.
Que el cosaco es un bárbaro ignorante que sirve para besar los pies de un polaco, o para luchar por ellos, pero no para caminar por las calles polacas. Ni para mirar a una polaca. Ni para gobernar su propia tierra.
Polonyalılar için değil.
No para los polacos.
Polonyalılar ellerimize kılıçları verdiler.
Los polacos pusieron una espada en nuestras manos.
Beni duyuyor musunuz, Polonyalılar?
¿ Me oyen, polacos?
Biz giderken Polonyalıların bizi duymaması için, atların nallarını örtüyoruz, arabaların tekerleklerini koyun postuyla dolduruyoruz ve yük vagonlarının dingillerini bağlıyoruz.
Estamos envolviendo los cascos de los caballos, acolchando las ruedas con piel de cordero, y atando los ejes de las carretas, así los polacos no oyen cuando nos vamos.
Neden Polonyalıların yaşamına bir Kazağın yaşamından daha çok güveneyim?
¿ Debo confiar la vida de unos polacos a un cosaco?
Kazak, elinde kılıcı, başında tüylü kalpağı olan at üstündeki adamdır. Polonyalıları sadece Polonyalı oldukları için öldürürler.
Un cosaco es un hombre a caballo con un gorro de piel en la cabeza y un sable en la mano que mata a los polacos solo por ser polacos.
Pennsylvania'dan Hollandalılar, Chicago'dan Polonyalılar Dakota'dan İsveçliler. İri adamlar!
¡ Son gigantes!
Sadece Polonyalılar'a değil tüm dünyaya bir dersti.
Una lección no sólo para los polacos, sino para el mundo.
Biz Polonyalılar ondan nefret ederdik.
Los polacos lo detestábamos.
Polonyalıların burada ne işi var?
- ¿ Qué harían aquí? - Es una aldea cosmopolita.
Çekler, Polonyalılar?
¿ Checoslovacos, polacos?
Polonyalılar.
Los polacos.
Polonyalılar hakkında yanılmışım.
Me equivoqué en cuanto a los polacos.
Bunu lanet Polonyalılar yapmıştır.
Estos malditos polacos.
İtalyanlar, Yunanlılar, Polonyalılar, Porto Rikolular, Şilililer.
Italianos, griegos, polacos, puertorriqueños, chilenos.
Polonyalılar, Güney Afrikalılar, Hintliler, İngilizler.
Polacos, sudafricanos, India, Gran Bretaña.
Çünkü sadece Polonyalılar'ın gözü böyle parlar.
Porque sólo las polacas tienen ese fuego en los ojos.
Enkaza varan ilk askerler Polonyalılardı kendi bayraklarını orada dalgalandırdılar.
Las tropas polacas fueron las primeras en llegar a las ruinas, donde levantaron su bandera nacional.
Güney'de Polonyalıların düğünlerini takip ederken ve bir hiçken seni çekip çıkardım.
Yo te di trabajo cuando no eras nadie... y cubrías bodas polacas en el Sur.
Polonyalılar!
¡ Los polacos!
Riga'da üç yıl hiç uyuyamadım, çünkü Polonyalılar her gece tartışıyorlardı.
En Riga, durante 3 anos, apenas pude dormir, .. porque los polacos cada noche organizaban sus "debates" en mi casa.
Polonyalıların dedikleri gibi ıvır zıvır üretirler, bizi dolandırırlar ve işçileri sömürürler.
Para que luego los polacos puedan decir : ... son unos chapuceros, nos timan y explotan a los obreros.
Biliyor musun, Bayan Anka buraya gelmeye başladığımdan beri, Polonyalıları daha iyi anlıyorum.
Sabe, señorita Ana, .. desde que he venido por aquí, entiendo mejor a los polacos.
Biliyorum siz Polonyalılar için bu kutsaldır.
Ya sé que... es para Udes una gran santidad.
Polonyalılar.
polacos.
Şu rastladığın Polonyalılar Almanmış.
Los polacos que encontró son alemanes.
İşlenen mezalime tanık olmaları için Polonyalıların kampa girmesine müsade edilmiş.
A los habitantes de Polonia se les permitió entrar al campo... para atestiguar las atrocidades que habían tenido lugar.
Adamları Arnhem'e almak, üç gün sürer, Polonyalılar ve İngilizler.
Llevar a polacos y británicos hasta Arnhem les tomará 3 días.
Polonyalılar.
Polacos.
Bana, asla Polonyalıların eline esir düşmemem gerektiğini öğrettiniz.
Me has enseñado una cosa - 762 01 : 17 : 25.880 - - 01 : 17 : 28.920 nunca deje que las capturas de Polonia.
Polonyalı duvarcılar inanılmaz bir cesaret denemesi yapacaklar...
Pero antes, nuestros albañiles emprenden una tarea ambciosa...