English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ R ] / Randevu

Randevu traducir español

7,165 traducción paralela
Randevu konusunda siz kaç kitap yazdınız?
¿ Cuántos libros has escrito en la materia de citas?
Beş randevu beklemiştim.
Esperé cinco citas.
Doktoru arayıp, ilaçlardan uzak durmak için randevu ayarlayacaktım bana yardım etmeleri için, ilaçlardan uzak durmam için.
Voy a llamar al VA para coger una cita con el médico y que me desintoxiquen... Ya sabes, que me ayuden, desengancharme.
Randevu noktasinin neredeyse 2-3 gun gerisindeyiz.
Probablemente estamos a dos días del lugar de reunión. Quizás tres.
Bu biraz randevu gibi oldu.
Esto es como una cita.
- Randevu olsa, ki değil de bunu nereden bileceğim?
Incluso si fuera una cita, que no es, ¿ cómo iba a saberlo?
Alkol ısmarlarsa, randevu.
Si pide alcohol, cita.
Kravatı yoksa ve kılları dışarı çıkacak şekilde yakasını açtıysa, randevu.
Si se ha quitado la cortaba y abierto el cuello de la camisa, viéndose el pelo del pecho, cita.
Sana dokunmak için bir bahane buluyorsa, randevu.
Si encuentra una excusa para tocarte... cita.
Randevu derken seks demek istiyorum.
Y con citas, quiero decir sexo.
Kesinlikle randevu falan değildi.
Definitivamente no era una cita.
Dice bir randevu uygulaması.
Dice es una aplicación de citas.
- Randevu uygulaması.
- Aplicación...
- Peki. Bana randevu mu ayarladın?
¿ Me arreglaste una cita?
-... giydiğim iç çamaşırları var üzerimde. - Sana on randevu ayarladım.
Te arreglé diez citas.
Bu yüzden on randevu ayarladım.
Es por eso que arreglé diez citas.
- Randevu konuşması.
Charla de citas.
Vay canına. Son randevu.
Última cita.
Pekâlâ. Bu randevu burada biter.
De acuerdo, esta cita de acabó.
Ofisimden randevu alırsanız ben de orada olurum.
Llamen a mi oficina, concierte una cita para que pueda estar presente.
Eğer doktorun endişeleri varsa, bize erkenden bir randevu verebiliyor olması lazım.
Si el doctor está preocupado deberíamos pedir cita pronto.
Roger, CIA'de bütün bir kat dolusu insan..... seni aramaya odaklanmış durumda Roger, CIA'de bütün bir kat dolusu insan..... seni aramaya odaklanmış durumda O zaman, Randevu sitelerine bakmalarını öneririm.
¡ Roger, hay todo un piso en ese edificio de la CIA dedicado a buscarte!
O zaman, Randevu sitelerine bakmalarını öneririm. Mike Şaperstein olarak gözüküyorum Mike Şaperstein olarak gözüküyorum
Bueno, entonces, ellos deberían revisar J-Date.
Randevu dalaveresinin tüm bu gelişigüzel davranışı?
¿ Todo ese numerito de las citas al azar?
Hong Kong'daki buluşmanın zamanlamasıyla ilgili olarak.. İlk randevu girişimimiz, pazartesi günü yerel saatle sabah onda olacak
En cuanto a los horarios, respecto a la reunión en Hong Kong, el primer intento de encuentro será a las 10 de la mañana del lunes.
Ama şunu anlaman gerek, bir randevu değil.
Pero para que lo entiendas, no es una cita.
Kesinlikle bir randevu değil.
Sin duda no es una cita.
- Hayır, ciddiyim, bu bir randevu değil.
- No, de verdad, no es una cita.
- Biliyorum, bu bir randevu değil.
- Lo sé, no es una cita.
Bu bir randevu değil.
No es una cita.
Ve şimdi de hemen bir randevu ayarlamaları gereken iki yaratığı izliyorsunuz.
Y ahora estás presenciando dos criaturas. que necesitan encontrar citas.
Sen olduğunu sandığım kişi değilsin. HER NE KADAR BU BİR RANDEVU OLMASA DA, SENİ BU GECE TEKRAR ÖPECEĞİM. - Selam.
No eres la persona que pensaba que eras.
Gizlice Henry hakkında bilgi toplayacağız var olan bütün randevu sitelerinde Henry adına hesap açacağız... Onun için ön hazırlığı halledeceğiz ki işleri batıramasın. Ve sonra önüne çakabileceği kadınların listesini koyacağız.
De manera encubierta recolectamos información sobre Henry y la subimos a todo sitio de citas que exista le hacemos la previa para que no lo arruine y luego le damos un grupo de mujeres que ya están predispuestas a tener sexo.
Benimle randevu ayarlaması için arkadaşıma sürekli yalvarmış.
Ella me dijo que le suplicó para que saliéramos por un tiempo, estuvo prendado de mí.
- Demek randevu iyi gitmiyor.
- Así que las cosas no van bien.
Randevu gibi değil.
No es una cita.
- Ebeveynlerle bir randevu ayarladım.
- Bueno, he creado una cita con los padres.
- Bunun bir randevu olduğunu sanıyordum.
- Pensé que esto era una cita.
- Yeterince uzun. May bize o çılgın duvarla çıktığın randevu hakkında belirli talimatlar verdi, eşlik etmek zorundaydım.
May nos dio instrucciones específicas... si le da por escribir locuras en el muro, tengo que hacer de carabina.
Ian üçüncü randevu için bana teklif yaptı, ve bu onda hoşuma giden tek şey.
La cosa es que Ian me ha pedido salir en una tercera cita, y este es el mayor cumplido que podría dar.
Ve neyse ki bayağı zaman geçti, üçüncü randevu anneciğin bisküvisini yediği randevudur.
Y francamente, ha pasado tiempo, y la tercera cita es donde a mami le toca comer postre.
Randevu defterlerine bakalım.
Deberíamos revisar las citas.
Son altı ayda dikkatlice incelenmeyen ne bir randevu programım ne de özel hayatım var.
No hay una tarjeta temporal o un pase en los últimos seis meses que no haya sido investigada.
Ayırırım eğer Julia'nın ofisini arayıp annemmiş gibi konuşursan. Ayrıca bak bakalım öğleden sonra benim için bir randevu kapabilir misin?
Lo haré... si llamas a la oficina de Julia, fingiendo ser mi madre, y veas si puedes meterme para una cita esta tarde.
Merhaba, prostat pastası taşıyan yetişkin beyaz bir kadın için randevu alacaktım.
Hola, me gustaría pedir hora para una adulta blanca que lleva una tarta de próstata.
Bu randevu defterini gizlemek için kullandığı bir ironi sadece.
Es un irónico disfraz para su agenda.
Devin Levin bunun randevu olduğunu düşünecek.
Eso significa que Devin Levin creerá que es una cita.
Ona bunun randevu olmadığını söyledim.
No le dije que sería una cita.
Eğer onu ben alırsam randevu olduğunu düşünecek.
Si paso por una chica, creerá que es una cita.
Gerçek bir insan erkeğiyle ateşli bir randevu!
Un cita con un ser humano de verdad.
Röntgen odasında ateşli bir randevu mu?
¿ Una cita en la sala de rayos X?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]