Saldırgan traducir español
4,300 traducción paralela
Denny'dir belki de, saldırganı hedef almaya çalışmıştır.
Probablemente el propio Denny, intentando acertar a su atacante.
Saldırganı buldunuz mu?
¿ Han encontrado al agresor?
Bu arada ressamımızla birlikte oturmanızı rica ediyoruz. Bakalım diğer saldırganın eşkalini belirleyebilecek miyiz?
Mientras tanto, nos gustaría que se siente con un retratista para ver si podemos elaborar un retrato robot del otro atacante.
Lee Zi Tian hakkında bir şeyler söylemek gerekirse onun son derece saldırgan ve güçlü tekmelere sahip bir dövüşçü olduğunu söyleyebiliriz.
Basta con mirar a nuestro retador Lee Tian Zi. Él es un atacante, pero las patadas son su fuerza. Él es un atacante, pero las patadas son su fuerza.
Bilokasyonlar neden bu kadar saldırgan?
¿ Por qué las bilocaciones son tan perversas?
Kano'nun bilokasyonu kendisinden çok daha saldırgan.
La bilocación de Kano es mucho más violento que el original.
O hâlde düşmanlarımızdan daha akıllı ve saldırgan olalım.
Así que seamos listos y más agresivos que nuestros enemigos.
Ama saldırgan bir seçim.
Y es una agresiva.
Bir Amerikan hedefine tehdit ve saldırgan bir mâhkum söz konusu.
Bueno, tienes una amenaza en un objetivo americano y un prisionero que se resiste.
Bilemiyorum. 15 Şubat 1933'te Chicago Belediye Başkanını öldüren 5 kurşunu ateşleyen saldırganın ta kendisi olabilir.
En realidad no lo sé. Es el tipo con un arma que disparó cinco veces el 15 de febrero de 1933 matando al alcalde de Chicago.
- Saldırgan gözüküyor mu?
- ¿ Parece ofensiva?
Seni saldırgan gösteren konuklardan kaçınman lazım.
Quieres invitados que no te hagan ver tan combatiente.
Saldırganın eşkali lazım. Hadi, adamı sokaktan toplayalım.
Saquemos a ese tipo de las calles.
Kurbanımız bir savaş suçlusu, saldırganımız onun eski askeri.
Nuestra víctima es un criminal de guerra, el atacante es un antiguo soldado infantil suyo.
O saldırganın peşine öyle düştükten sonra sanırım o iyi bir seçim yapmış.
Y viendo cómo fuiste tras ese intruso creo que ha elegido bien.
Onların saldırgan DNA'sını içerdiğinden eminim.
Tengo la seguridad de que esos darán el ADN del atacante.
Aşırı derecede saldırgan bir pıhtılaştırıcı madde.
Un coagulante extremadamente agresivo.
Peki Ed saldırgan olarak kimi yazacak?
Entonces, ¿ quién va a decir Ed que es su asaltante?
Saldırganı bulduğumuz kesin mi?
¿ Cuán seguros estamos del agresor?
Ya da birden çok saldırgan olursa diye.
O enfrentes a varios agresores. Sí, vamos a lograr que esta nueva pistola de "Buenas noches"
Dün akşamki saldırgan olayı sizde.
Tenemos una descripción positiva de nuestro atacante de anoche...
- O saldırgan biri.
- Es lo que hay.
Saldırgan silahlı soygun.
Robo a mano armada con agresión.
Saldırgan aktif.
Atacante activo.
Başka saldırgan yok çok şükür.
No hay más tiradores.
Saldırgan durduruldu!
¡ Detened al intruso!
En az saldırgan olan ikisini yani.
¿ Cuáles son los dos menos ofensivos?
Şimdi, bütün kurbanların dediğine göre saldırgan sanki ışık hızında hareket ediyor
Todas las víctimas dicen que el atacante se movía como un rayo.
Yani, iki saldırgan mı?
¿ Entonces hubo dos agresores?
Belki saldırganın geldiğini görmüş ve silahlanmıştır?
Así que, ¿ quizá vio venir a su atacante y luego se armó?
Bir tane 21'lik Glock vardı, Saldırganın taşıdığıyla aynı, ve birde Revolver vardı. saldırganı vurmak için kullanılanla aynı.
Había una Glock 21, igual a la que llevaba el asaltante, y también estaba el revólver 38, igual a la usada para disparar al agresor.
Karının arabasındaki kan Sürücü camı tarafındaydı, adam kaçarken saldırganın..... sol tarafında olması gerekiyordu.
La sangre en el auto de tu esposa estaba en la ventanilla del conductor tuvo que haber estado a la izquierda del agresor mientras huía.
Biraz saldırgan gözüküyor.
Parece un poco excesivo.
Ve kurbanın Arkadaşlarınla gösterdi, kimlik almak umuduyla, ama bunların hiçbiri bir olarak onu tanımlayabilir Yani, federaller Kurt Harper bir resmi aldı saldırgan.
Los federales hicieron una foto a Kurt Harper y se la enseñaron a los amigos de la víctima esperando identificarle, pero ninguno pudo identificarle como el agresor.
Saldırgan çantayı boşaltmış. İçinde ne varsa almış.
El agresor agarró el maletín, y robó el contenido.
Yani kurban topun içindeyken, saldırgan da dışardaymış.
Así que la víctima estaba dentro de la bola, el atacante estaba fuera.
Vegas'ta nerelerde bu madde varsa, bize saldırgan hakkında bilgi verecektir.
- componentes menos dañinos al contacto. - ¿ Y dónde en Vegas se puede encontrar este material?
Esasında, Amy'nin televizyonu zaten açıkmış. Onu saldırgan açmamış.
En realidad, Amy ya tenía la televisión encendida, así que la dejó puesta.
O önceki 2 olay yerindeki koşulları tekrar oluşturdu. Çünkü onlar saldırganın prova yaptığı yerlerdi.
Recreó esas condiciones en las dos escenas anteriores porque... las dos primeras violaciones eran ensayos.
Biz saldırganın, seni özellikle seçtiğine inanıyoruz.
Creemos que el violador pudo haberte elegido específicamente.
Saldırgan, kötü davranan biri oldu.
Ya sabe... se volvió violento y abusivo.
Çok aşağılayıcı, saldırgan ve onca yunus sesini öğrenecek zamanı bulamazsın.
Es muy desagradable, es muy ofensivo, y tú, tú simplemente no tienes tiempo de aprender todos esos sonidos de delfín.
Ya da birden çok saldırgan olursa diye.
O te encuentres con varios agresores.
- Saldırganı onu takip etti.
Su agresor le siguió.
Biri Cordelia'yı kör etti. Bilinmeyen bir saldırgan yüzüne kezzap attı.
Alguien cegó a Cordelia, un atacante desconocido le tiró ácido a la cara.
Çünkü iş ailelerini korumaya gelince dişiler daha sadık ve saldırgan oluyorlar.
Porque las hembras son más fieles y agresivas cuando se trata de proteger a sus familias.
Saldırganımız kadın olabilir.
Creo que nuestro asaltante podría ser una mujer.
- Zorla giren saldırgan geniş kalibreli bir silah kullanarak önce robotu öldürmüş.
Un solo tirador, entró por la fuerza, disparando un arma de gran calibre, primero le dio al agente judicial.
Will'in kanseri çok saldırgan bir sarkoma türü.
El cáncer de Will es un sarcoma muy agresivo.
Elimizden geldiğince saldırgan davranmalıyız.
Creo que tenemos que ser tan agresivos como podamos. Grapa.
Tek saldırgan?
¿ Un intruso?
saldırı 71
saldır 133
saldırın 419
saldırı mı 17
saldırıya uğradım 26
saldırı altındayız 34
saldırıya uğradık 63
saldırıya hazırlanın 17
saldır 133
saldırın 419
saldırı mı 17
saldırıya uğradım 26
saldırı altındayız 34
saldırıya uğradık 63
saldırıya hazırlanın 17