English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ T ] / Tavşanlar

Tavşanlar traducir español

980 traducción paralela
- Üzerlerine yaylım ateşi açtık tavşanlar gibi kaçıştılar.
- ¿ Qué pasó? - Disparamos al aire y huyeron.
Geri kalanımız korkak tavşanlar gibi kaçıyordu.
Los demás corríamos espantados.
Çayırlardaki küçük tavşanlar, kulaklarını dikip bizim geçişimizi izlerler.
En el campo vemos conejos. Podemos ver sus pequeñas orejas en la hierba. Nos ven pasar.
En ucunda beyaz tavşanları olan bir atlıkarınca var.
Hay un tiovivo con conejos blancos al fondo.
- Ne ki bunlar? - Tavşanlar!
¿ Qué es esto?
- Tavşanlarını unutmuş, evrakları unutmuş. - Tavşanları unutmak kolaydır, ne var bunda?
Los conejos se olvidan fácilmente.
Yalnız tavşanları hatırlıyorum George.
¡ Me acuerdo de los conejos, George!
- Tavşanlar da değil mi?
¡ Y conejos! Venga, George.
Kafesteki tavşanları anlat George. Sobayı anlat.
Háblame de los conejos... y de las jaulas cuando llueve, y de la estufa en invierno,
Tavşanları anlat. Bende onlara nasıl bakacağım?
Cuenta lo de los conejos y cómo estoy con ellos.
Tavşanları yoncayla beslersin.
y podrías dar alfalfa a los conejos.
Bir av köpeğimiz, bir kaç tekir kedimiz olur. Ama tavşanları kedilerden korumak senin görevin.
y tendrías que vigilar que esos gatos no hagan nada a tus conejitos.
- Tavşanları.
¡ Por los conejos!
- Ne tavşanlarından söz ediyorsun?
¿ Qué conejos?
Bizim ufacık bir yerimiz olacak. Tavşanlarımız da.
Vamos a tener un pequeño rancho y conejos.
O zaman tavşanları belki yine bana baktırır, değil mi?
George no se daría cuenta.. Entonces podría cuidar de los conejos sin problemas.
- Bu da nedir? - Bay Réaux tavşanları avlıyor.
¿ Qué es eso?
Eğer bir polis beni durdurup ne taşıdığımı sorarsa... O'na ruhsatımı ve tavşanlarımı göstereceğim ve... " Satmak için iznim var.
Si los gendarmes me paran para ver lo que llevo, diré que llevo diez conejos de monte, que tengo mi patente, que los voy a vender y ¡ adiós!
Rüzgar kapı ya da pencereleri çarpsa... ayaklarımız titrer, korkak tavşanlar gibi saklanırız.
Si el viento cierra de golpe una puerta, nos dan temblores y nos ocultamos como conejos asustados.
Tavşanlar, geyikler, birkaç kaybolmuş yürüyüşçü.
Vivimos en el campo. Conejos, ciervos, y alguna res perdida.
Tavşanlar gibi Mısır'a kadar, yok cehenneme kadar tabanları yağlayacaklar.
Hasta Egipto huirán, hasta el infierno.
Üzerlerine titriyorum çünkü tavşanlar erkekler gibi kötü niyetli değiller!
Los conejos se lo merecen... ¡ porque no son tan malos como los hombres!
Korkak tavşanlar gibi mi?
¿ Como un puñado de conejos asustados?
Sihirbazın şapkasında kalmış tavşanlar gibiyiz.
Somos como conejitos salidos del sombrero de un mago.
Eczaneler, manifaturacılar, ayakkabıcılar tavşanlar gibi türeyen şu korkunç ve küçük mağaza zincirleri.
Medicinas, comestibles, zapatos - esas tiendecitas horribles que se reproducen como conejos.
Neden hep mutsuz tavşanlar gibi görünürler?
¿ Por qué tienen siempre aspecto de infelices?
Sadece tavşanları vuran bir adam için bu silah çok fazla.
Es demasiado rifle sólo para matar conejos.
Tavşanlar için biraz ot keseyim.
Voy a cortar hierba para los conejos.
Fareler, tavşanlar, kobaylar. Şimdi de maymunlar.
Ratas, conejos, cobayas... y ahora monos.
Kadın olmasa korkmuş tavşanlar gibi kaçmazdık.
Por su culpa, escapamos con el rabo entre las piernas.
Hadi, yaşlı adam. Tavada kızartılmayı bekleyen tavşanlarımız var buralarda.
Vamos, compañera, los conejos esperarán otro dia para ir a la sartén.
Sen karlı çıktın. Ölü tavşanlar yemek yemez.
Usted ha salido ganando, los conejos muertos no comen.
Tavşanlar nasıl doğar?
¿ Cómo nacen los conejos?
Tavşanların fotoğrafını çekelim.
Ahora una foto de los conejos.
Burada tavşanlar var, olmaz.
Aquí no, están los conejos.
Muhtemelen tavşanları takip ediyordur.
Probablemente esté persiguiendo conejos.
Mesleki tavsiyemi dinle ve tavşanlar ve eniklerden ayrılma.
Siga mi consejo profesional y continúe con los conejos y los cachorros.
Orası tüm Federallerin sıraya girdiği yer değil miydi ve üzerlerine saldıran bir gri üniformalıyı ilk gördükleri yer.. tavşanlar gibi kaçışmadılar mı?
¿ No fue el sitio donde los Federales estaban alineados en una fila y cuando vieron cargando al primer hombre vestido de gris salieron huyendo como conejos?
Bay Ackerman Washington'da şapkadan hangi tavşanları çıkarabileceğini bilemez..
Ackerman no sabe qué tipo de conejos salen de los sombreros de Washington.
Önce tavşanlarımı beslemeliyim.
Voy a darle de comer a Abe
Bizim oralarda tavşanlar var, bundan daha büyükler.
En mi tierra hay conejos más grandes.
Tavşanlar gibi.
Es una coneja.
Kovboylar kalan gerçek erkeklerdir ve yabani tavşanlar kadar güvenilirdirler.
Los vaqueros son los únicos hombres de verdad, y son tan de fiar como las liebres.
- Tavşanları.
Lo de los conejos.
- Tavşanlar?
¡ Y conejos!
- Tavşanlarımız için.
Para los conejos.
- Evet, tavşanlarımız için.
Para los conejos.
Tavşanları yok etmek için mi?
¿ Exterminación de conejos?
Tesekkürler, baylar, bu kadar isbirlikçi tavsanlar oldugunuz için.
Muchas gracias por ser unos conejos tan cooperadores.
Tavşanların yanındaki kafeste.
De noche.
Keşke tavşanların kadar benim de üzerime titresen!
¡ Quién fuera conejo para que lo cuidaran así!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]