English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ T ] / Taşın

Taşın traducir español

29,905 traducción paralela
- Peki neden eve taşındın?
Así que, ¿ por qué te mudaste a casa?
Central Park'ın Kuzey Doğu tarafında yaşarsın ve zamanla tenis kortu istersen Westchester'a taşınırsın.
Se puede vivir en el lado superior del Este Y, finalmente, pasar a Westchester Si quieres una pista de tenis.
- Taşınmasını istedim.
- Yo le pedí que se fuera.
Adaya taşınmadan önce baro sınavını geçmişsin yani teknik olarak avukatlık yapabilirsin.
Ejerciste en el estrado cuando te mudaste a la isla, lo que técnicamente significa que puedes seguir ejerciendo.
Belki temelli taşınırım oraya.
Bueno, puede que mudarme allí para siempre.
İnsanın hayatında en özgür hissettiği beş an küçükten büyüğe doğru şöyledir, ailesinin evinden taşınmak bir kızı sağlam terk etmek, bir pizzayı tek başına yemeye karar vermek hamakta yatmak ve yazılı bir projeyi sonlandırmak.
Los cinco momentos de verdadera libertad de la vida del ser humano en orden ascendente... Dejar la casa de sus padres, dejar a una chica de forma dura, decidir comer una pizza entera, hamacas... y terminar un proyecto de escritura.
Taşınıyorsun ha.
Oh, te estás mudando.
Aynen, EvKaBa'da muhteşem bir stüdyo daireye taşınıyorum.
¡ Sí! Me estoy mudando a un precioso estudio en WeHoCa.
Luke yanıma taşındığında sonunda tuhaflaşacağını biliyordun.
Cuando se mudó a casa, sabías que acabaría rarito.
Eve taşınıyorum!
Vuelvo a casa.
Odette'in taşındığını söylemeliydim.
Debí haberte contado que Odette se mudaba.
Taşındığınızı fark ettim de.
Veo que se mudan.
Sonra doğuya taşınıp bir süre Equinox'ta çalıştım.
Luego vine al este y conseguí trabajo en Equinox.
- Ne? - İnsanlar hep taşınıyor.
- Es normal cambiar de ciudad.
Sen taşınmazsın, değişmezsin!
¡ Ni te mudas ni cambias!
Benim sarayıma taşınmalısın gece gündüz çalışabiliriz.
Tienes que mudarte a mi palazzo, así podemos practicar noche y día.
Eğer ihtiyacın varsa kira ödemeden yanıma geri taşınabilirsin.
Si lo necesitas, puedes mudarte de nuevo conmigo sin pagar alquiler.
Başka bir yerde öldürülüp oraya taşındığını düşünüyoruz.
Pensamos que lo mataron en otro lugar y se trasladó allí.
Buraya gerçekten taşınmaya ne dersin? Sorunun cevabını öğrenmiş oluruz.
¿ Por qué no te mudas de verdad y lo averiguamos?
Dünyadaki petrolün % 30'u o boğazdan taşınıyor.
Por el estrecho de Ormuz pasa el treinta por ciento del petróleo mundial.
Çok yakında taşınıyorsunuz.
Os vais a mudar muy pronto.
Dylan'ın taşındığına inanamıyorum.
No puedo creerme que Dylan se marche.
- Tekrar buraya taşınıyorum.
Me vuelvo a mudar aquí.
Anlaşmamızı da unutma, buraya, yanıma taşınacaksın.
Te mudas a vivir conmigo. Siempre y cuando pueda escoger el color de pintura.
- Taşın hizmetkârıyım. - Beni al!
- Porque soy un sirviente de la piedra.
Lut, Sodom'a taşınıyor. En büyük şehir. İnsanlar hayatlarını kurtarmak için doğru deliği kullanmıyorlar.
Pero Lot se trasladó a Sodoma, y ya sabes, es una ciudad grande... y estas personas no pueden utilizar el orificio correcto para salvar sus vidas, y como saben, Dios se preocupa profundamente con eso,
Amelia eve geri taşındı ve Meredith'le Amelia'nın biraz rahatlaması gerek.
Amelia acaba de mudarse otra vez, y Meredith y Amelia tienen que empezar con calma, ¿ vale?
Buraya senin için taşınıyor.
Se está moviendo a su disposición.
Randy buraya bir iş için taşınıyor.
Randy de traslado aquí para un trabajo.
Randy gibi çok iyi bir adam senin için New York'a taşınıyor, evet, sen de çocukluk kahramanlarını yemek zorundasın.
Cuando un gran tipo como Randy se está moviendo a Nueva York para usted, Sí, usted tiene que comer los favoritos de la infancia!
Buraya seninle olmak için taşınıyor.
Se está moviendo aquí para estar con usted.
Buraya iş için taşınıyor.
Se está moviendo aquí para obtener un puesto de trabajo.
Buraya benim için taşınıyor.
Se está moviendo aquí para mí.
Yeni odanı hazırladıklarında taşınacaksın.
Te mudaré a tus nuevos aposentos una vez estén listos.
Eşyaların kalanını yukarı taşıyıp çıkan kutuları tabela yapman için buraya getiririz, olur mu?
Podemos subir el resto de mis cosas y usar las cajas para ayudarles a hacer más carteles.
Adamlarımızın neden kaçırıldığına, gemilerin neden siyah daire taşıdığına ve Başkan Peng'in Asya'daki planı hakkında kafamızdaki soru işaretlerini giderebileceğini düşünüyoruz.
Creemos que puede que esté ayudando para tapar la falta de información, acerca de por qué nuestra gente fue secuestrada, de barcos pintados con círculos negros, y lo que esté planeando el presidente Peng en Asia.
Patlayıcı taşıyan trenlerin raydan çıkmasını sağlayabilirsiniz.
Podrías causar descarrilamiento de trenes con materiales explosivos.
Buraya taşınabiliriz, yalnız kalmazsınız, her şeyle de ilgileniriz. - Her şeyle.
- Todo.
Büyükbabanın mezar taşı.
La lápida de tu abuelo.
Siyan ikizleri neden İngiltere'ye taşınır?
Para que la otra pudiera conducir.
Sakın eşyalarımı taşıma.
No me mueva.
Ortağım ve ben herkesin anahtarının bir kopyasını sürekli yanımızda taşıyoruz.
Mis socios y yo cada uno conserva una copia de la segunda clave en nuestra persona en todo momento.
Hile hurda işlerinizi riske etmeden polisi çağıramazdınız, o yüzden cesedi taşıdınız.
No se pudo llamar a la policía sin arriesgar su estafa, por lo que ha movido el cuerpo en su lugar.
Hasley Kampı, Amerika'nın Afrika Kıtası'ndaki tek kalıcı askeri üssü Djibouti'de konuşlanmış.
Campo Hasley, la única base militar de EE.UU. permanente En el continente africano, Situado en Djibouti.
Normalde etkilenirdim ama seninle tanıştığımdan beri çıtayı oldukça yukarı taşıdın.
¿ Se Toby le dice fui amenazado por usted y Tim? En el vuelo de regreso.
- Eşyalarını taşımak için nakliyeci gerekti.
He tenido que contratar un camión de mudanza para que se lleven sus cosas.
Bu kadar az çalışanın olmasaydı belki Waverly kendi eşyalarını taşıyabilirdi!
- ¡ podría llevar su propia mierda!
Taş Cadı'ya sınırdan güvenli geçiş için borçlu kalırsak bu borçla yaşayabilirim.
Así que si le debemos una buena a la bruja de piedra a cambio de un pase seguro a través de la barrera, puedo vivir con eso.
Eşyalarını taşımak istiyorum.
Me gustaría mover tus muebles.
Onun bedenini rahminde sen taşıdın.
Tú tejiste su carne en tus entrañas.
Tüm hayatını buraya taşıyor.
Se está moviendo toda su vida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]