Tek yapmam gereken traducir español
2,821 traducción paralela
Sanırım her ikisi de. Doğrudan bir mücadelede zerre kadar şansım olmazdı. Lakin tek yapmam gereken rozetini aşırmak ise bu işi becerebilirim demektir.
supongo... no tendría ninguna oportunidad. entonces seguro de que hay algún modo de hacerlo.
Ama tek yapmam gereken daha fazla ağlamakmış.
Yo sólo tendría que haber llorado más.
Tek yapmam gereken şey, elimde olanı kendime hatırlatmam.
Ya tengo una vida brillante lo único que tengo que hacer es recordármelo.
Bu hastane web sitesine göre 700 $ kazanabilirmisim, tek yapmam gereken dang hastaligi olan kisilerle birlikte durmam gerekiyormus.
El sitio web de este hospital dice que me puedo ganar hasta $ 700 y todo lo que tengo que hacer es estar infectada con la fiebre del dengue
Tek yapmam gereken Price'ın DNA'sını bu cinayetle ilişkilendirmek.
Solo necesito el ADN de Price para vincularlo al crimen.
Tek yapmam gereken ellerini ileri ve geri hareket ettirmek. İşte bu kadar.
- Mira, todo lo que tienes que hacer es mover las manos una y otra vez.
Tek yapmam gereken boruya tırmanmaktı.
Todo lo que tenía que hacer era trepar esa tubería.
O halde iyi bir itibar bırakmak için tek yapmam gereken sınır dışı edilmekten bahsetmemek olacak.
¿ Entonces todo lo que debo hacer para recibir buen crédito... es no mencionar ser deportado?
Tek yapmam gereken turta düşünmek, gerisini tükürük bezlerim hallediyor.
Todo lo que hice fue pensar en tartas, y mis glándulas salivales hicieron el resto.
Tek yapmam gereken buradaki küçük hanım gibi davranmak.
Todo lo que tengo que hacer es actuar como esta damisela.
Tamam kartlı devrelerim yerinde işlemciler hazır ve bilgisayarıma bağlanmış durumda tek yapmam gereken kontrolü yardımcı panele aktarmak ondan sonra planladığımız haftada çevrimiçi oluruz.
Vale, los circuitos tácticos están intactos los procesadores conectados con mi ordenador. todo lo que debo hacer es transferir el control a mis paneles auxiliares y deberíamos estar en línea una semana antes de lo previsto.
Tek yapmam gereken uyanmak.
Todo lo que tengo que hacer es despertarme.
Düşündü ki, "Oley, kurtuldum tek yapmam gereken şu adamların teknesini almak."
Y pensó : "Bingo, perfecto, estoy salvado. Todo lo que tengo que hacer es llevarme el barco de esos tíos."
Tek yapmam gereken bu gün saat üçteki psikolojik değerlendirmeye gitmem. Sonrasında görevime iade edileceğim ve her şey eskisi gibi olacak.
Tengo que ir a una evaluación psicológica hoy a las 3... seré reincorporada y todo volverá a la normalidad.
Tek yapmam gereken seslenmek.
Todo lo que tengo que hacer es llamarlos.
Tek yapmam gereken o dedektiflere ulaşmak.
Lo único que tengo que hacer es contactar con esos investigadores.
Sonra, nihayet annemin eli göründü ve tek yapmam gereken o eli yakalayıp tutunmaktı.
Y luego esa mano, la mano de mi madre, por fin apareció, y... todo lo que tuve que hacer fue extender la mía y agarrarla.
Tek yapmam gereken kazanmak için bu turu tamamlamaktı, ama Yugo'nun benzin kapağına kadar uzayan... efsanevi tasarım kalitesini... hesaba katmamıştım.
Todo lo que tuve que hacer Fue completo este regazo a ganar, Pero no había contado adelante El de Yugo La calidad legendaria del diseño,
Tek yapmam gereken buysa, bunu yapacağım.
Si eso es todo lo que tengo que hacer lo haré.
Tek yapmam gereken fotoğraflarını çekmekti.
Todo lo que tenía que hacer era tomar sus fotos...
Tek yapmam gereken bir reklam filmi çekip,
Todo lo que tengo que hacer es un anuncio
Tek yapmam gereken dikkatinin psişik boyutta olmasını sağlayarak onu gerçek dünyada öldürmenizi sağlamak.
Solo tengo que captar su atención en el plano mientras tú la matas en el mundo material.
Aslına bakarsan bence tek yapmamız gereken.. ... onu bu gece dışarı çıkarıp, biraz içirip neler olduğunu anlatmasını sağlamak.
En realidad, estaba pensando que solo podía llevarla a cabo esta noche, tomar unas copas, ver lo que está pasando.
Uzun ve kısa yollara bizi kader götürür, ve bizi garip yerlere götürür. Yapmamız gereken tek şey onu tanımaktır.
El destino nos lleva por distintos caminos, y nos lleva a lugares extraños.
Tek yapmamız gereken jürinin bu şekilde görmesini sağlamak.
Solo tenemos que conseguir que el jurado lo vea de esa manera.
Tek yapmamız gereken karabasanı oraya göndermek.
Todo lo que tenemos que hacer es enviar al espectro allí.
Tek yapmamız gereken arkamıza yaslanıp soğuk durmak. Fıstıkları tepeden tırnağa süzeceğiz ve yolun sonunda da kesinlikle biriyle yatıyor olacağız.
Todo lo que debemos hacer es sentarnos, relajarnos, mirar a estas bellezas, y al final del recorrido, ya estaremos durmiendo con alguien.
Tek yapmamız gereken her şeyi planlayıp tüm boşlukları doldurmak. Böylece sürpriz bir durum yaşamayız.
Todo lo que tenemos que hacer ahora es planear todo el asunto y cubrir todas las posibilidades para que no haya sorpresas.
Şimdi yapmamız gereken tek bir şey kaldı. Anlatmanı istediğimiz şu küçük hikayenin üzerinden geçelim.
Sólo nos queda... seguir con la historia que te pedimos decir.
Tek yapmamız gereken ritme karar vermek.
Ahora lo que necesitamos es la coreografía correcta.
Ama tek yapmamız gereken zamanımızı boşa harcayıp seni geri götürüp, hücreye atmak.
Pero todo lo que tenemos que hacer es perder nuestro tiempo que llevándote hacia atrás y hacia delante a la celda.
Tek yapmamız gereken şeyin küçük kızın şeker kağıtlarını takip etmek olduğu kimin aklına gelirdi?
¿ Quién sabía que todo lo que teníamos que hacer se siga una niña de rastro de envoltorios de caramelos?
Bence bu tek başıma yapmam gereken bir şey.
Creo que esto es algo que tengo que hacer sola.
Yapmam gereken tek şey, sanatım ve seninle birlikte olmak.
Todo lo que tengo que hacer es mi arte y salir por ahí contigo.
Tek yapmamız gereken geri çekilip o şerefsizlerin birbirini öldürmesine izin vermek.
Todo lo que tenemos que hacer es mantenernos al margen y dejar a esos bastardos matarse los unos a los otros.
Yapmamız gereken tek şey birini bulup belgelemek.
Todo lo que tenemos que hacer es encontrar uno y documentarlo.
Tek yapmamız gereken kasabın en popüler kör adamını babam Cennet Yolcuları'nın seçimini kazanana kadar hayatta tutmaktı.
Todo lo que teníamos que hacer era mantener vivos a los ciegos más famosos de la ciudad suficiente tiempo para que papá ganara las elecciones de los Ayudantes del Cielo.
Tek yapmamız gereken birkaç ayar çekmek, sonra plan yine işe yarayabilir.
Es una locura Mirad, todo lo que tenemos que hacer son un par de ajustes y este plan puede todavía salir bien.
O zaman yapmam gereken tek şey kaldı.
Bueno, entonces solo hay una cosa que puedo hacer.
Tüm ofisler de kafein sayesinde ayakta kaldığı için tek yapmamız gereken yeni kahve makinesine kamera ve bir verici koymak ve bize elektrik sistemi sayesinde bilgi göndermesi için ayarladıktan sonra onların makineyi fişe takmalarını beklemek.
Y ya que en toda oficina hay café, sólo tenemos que esconder una cámara y un transceptor dentro de una cafetera nueva cablearla para que envíe información a través del sistema eléctrico y esperar a que la enchufen.
Ölüyle iletişim kurarken yapmamız gereken tek şey, kendimizi doğru frekansa ayarlamaktır.
Es sólo cuestión de sintonizarnos en la frecuencia adecuada.
Bu tek başıma yapmam gereken bir şey.
Lisa, esto es algo que necesito hacer sola.
Evet, Tek yapmamız gereken Humonga Cucamonga'yı 30 dakikanın altında yemek.
Sí, lo único que tenemos que hacer es comernos una Humonga Cucamonga en menos de treinta minutos.
Tek yapmamız gereken karabasanı oraya göndermek.
Todo lo que debemos hacer es enviar allí al espectro.
Tek yapmam gereken fiyatları sordurmaktı, salaklar sizi!
- ¡ Chúpenlo!
Tek yapmamız gereken beklemek. Peki, ne yapacaksın yani?
Todo lo que podemos hacer es esperar.
Tek yapmamız gereken yakınlardaki bir yerden çaprazlamasına geçmek.
Lo único que tenemos que hacer es cortar diagonalmente a través de un campo cercano.
Pekâlâ, şimdi tek yapmamız gereken...
De acuerdo, ahora todo lo que tenemos que hacer es...
Tek yapmamız gereken şu motosikleti ele geçirmek ve bunu başarmanın tek yolunu biliyorum.
Y todo lo que tenemos que hacer es echar el guante a esa moto. Y conozco la forma de hacerlo.
Tek yapmamız gereken, kışı atlatmalarını sağlamak.
Sólo tenemos que hacer que pasen el invierno.
Tek yapmamız gereken şu kapılardan personel salonuna, oradan da kazan dairesine girmek.
Todo lo que tenemos que hacer es pasar esas puertas, la sala del personal y dentro de la sala de calderas.