Tek yapmamız gereken traducir español
1,613 traducción paralela
Ve tek yapmamız gereken onu bulmak.
Y lo único que tenemos que hacer es encontrarlo.
Tek yapmamız gereken bunu Kitt'e yüklemek ve takip için ayarlamak.
Todo lo que tenemos que hacer es cargar esto en Kitt y hacer que lo rastree.
Tek yapmamız gereken, Freebo'nun cesedini alıp bir yere atmak.
Lo único que tenemos que hacer es apoderarnos del cadáver de Freebo y deshacernos de él.
Tek yapmamız gereken Galt'un yeterince yalnız kalmasını sağlamak ve suçu başka bir mahkûm işledi gibi göstermek.
Sólo deberíamos tener a Galt el tiempo suficiente para hacerlo parecer como si otro recluso lo hubiera hecho.
Yani, tek yapmamız gereken yarına kadar idare edip dikkat çekmemek.
Sólo debemos aguantar un día más y estaremos a salvo.
Yani tek yapmamız gereken şifreyi kırmak.
Esto puede ser lo que necesitamos para romper la encriptación.
- Tabii. Tek yapmamız gereken bu hücreden kaçmak değil mi?
Claro, todo lo que tenemos que hacer es escapar de esta celda, ¿ no?
Tek yapmamız gereken birbirimize göz kulak olmak tamam mı?
Lo único que tenemos que hacer es cuidarnos mutuamente, ¿ está bien?
" Tek yapmamız gereken
" Sólo hay que hacer
Tek yapmamız gereken
Sólo hay que hacer
Tek yapmamız gereken atlamak
Sólo hay que hacer es ir
Tek yapmamız gereken Ayın üzerinden atlamak
Sólo hay que hacer es Saltar por encima de la luna
Tek yapmamız gereken onu çıkarmak.
Todo lo que tenemos que hacer es quitarlo.
Her şeyi eski haline döndürmek için tek yapmamız gereken arabayı tamir etmek.
Todo lo que tenemos que hacer para cambiar las cosas es reparar el auto.
Şimdi tek yapmamız gereken beton sertleşmeden buradan kurtulmak.
Lo que tenemos que hacer es levantarnos, antes de que se endurezca el hormigón.
Tek yapmamız gereken, masa altındaki paranın masanın altında kalmasını sağlamak.
Mejor asegurarse de que nuestro dinero bajo la mesa siga ahí.
Tek yapmamız gereken kendimize iki seksi kız bulup onları buraya getirip anlamsız seks yapmamız.
Lo que tenemos que hacer es conseguirnos un par de chicas sexis traerlas aquí, y tener sexo sin sentido con ellas.
Tek yapmamız gereken dragon efendisine ulaşıp öldürmek için onun ejderhalarını meşgul etmek.. ve zafer bizim olacaktır.
Todo lo que tenemos que hacer es mantener a sus dragones ocupados para dejarme cruzar y matar al Maestro de sus dragones y la victoria será nuestra.
Tek yapmamız gereken elimizdeki ipucunu kullanmak!
¡ Esto puede convertirse en la pista que necesitamos! ¡ De verdad, Ih-mo!
Şimdi, tek yapmamız gereken onu bulmak. Tabiî, eğer onu zaten bulmadıysak. Mars'ta değil ama, Dünya'da.
Ahora todo lo que tenemos que hacer es encontrarla... a menos que ya la hayamos encontrado, no en Marte sino en la Tierra.
Tek yapmamız gereken teybi geriye sarıp, hafızanla oynamak.
Solo necesitamos regresar la cinta debes regresar a la misma condición en la que te encontramos
Yani tek yapmamız gereken Gluckstein'ın numarasını bulmak?
¿ Entonces sólo habría que buscar el número de Gluckstein?
Yerimizi biliyorlar. Tek yapmamız gereken, sakin olmak ve rahatlamak. Sorun çıkmayacaktır.
Sólo debemos mantener la calma y estaremos bien.
Tek yapmamız gereken avazımız çıktığınca bağırmak.
Y todo lo que tenemos que hacer es gritar, gritar bien fuerte.
Tek yapmamız gereken parayı bankaya götüren kişiyi kaçırmak.
Mira, ahora, lo que tenemos que hacer... es tomar a quien tenga el dinero antes que lo lleven al banco.
Şimdi tek yapmamız gereken o pisliği telefona getirmek.
Solo tenemos que hacer que ese cabrón hable por teléfono.
Tek yapmamız gereken tellere tırmanıp bu güzelim kancayı transformatöre doğru fırlatmak.
Solo tenemos que trepar la reja y arrojar este gancho en el transformador.
Şimdi tek yapmamız gereken azgın olduğundan emin olmak.
Ahora lo único que falta es asegurarse de que sea cachonda.
Tek yapmamız gereken...
Sólo debemos...
# # Hayatın getirdikleri, tek yapmamız gereken cesur olmak. # #
Que trae la vida, apenas necesitamos remarcarlas
Tek yapmamız gereken içeri girip her şeyi atmak. Çok kolay.
Lo único que hay que hacer es entrar y deshacernos de todo... pan comido.
Şu anda tek yapmamız gereken, gemiyi bulmak.
Lo importante ahora es encontrar el barco.
Tek yapmamız gereken bu buluşmalarda bir döngü yakalamak.
Intentamos encontrar el patrón de esas reuniones.
Tek yapmamız gereken bu çadırın önünde Niki'nin fotoğrafını çekmek.
Lo único que tenemos que hacer es... sacar una foto de Niki delante de la tienda. Eh, Niki,
- Evet. Artık tek yapmamız gereken, dış aydınlatmalara giden elektriği kesmek.
Sí, todo lo que tenemos que hacer ahora es cortar la electricidad de las luces exteriores.
- Doğru. Tek yapmamız gereken ikinizi bir araya getirmek.
Necesitamos encontrar la manera de juntarlos.
Tek yapmamız gereken... yeryüzüne sondaj yapmayı bırakıp gökyüzüne bakmaya başlamak.
Todo lo que tenemos que hacer es dejar de perforar la tierra y empezar a ver hacia el cielo.
Tek yapmamız gereken Güneş'i ekip biçmeyi öğrenmek.
Todo lo que tenemos que hacer es aprender a cultivar al sol.
Yani tek yapmamız gereken burada oturup sabahın olmasını beklemek.
Entonces, todo lo que tenemos que hacer es esperar hasta el amanecer.
Sabahtan beri onun ne kadar önemli olduğunu anlatıp duruyorsun. Tek yapmamız gereken bu kaltağın dirilmesini beklemek ve ona kılıcı saplamaktı...
Tu eres el que anda diciendo lo importante que es y que es lo único que puede matarla y te has olvidado la maldita espada?
Doğuştan gelen kusurlar artık kalmadı. Tek yapmamız gereken, vermek isteyen birileriyle hücre değiştokuşu yapmak.
Dejarán de ser un problema, sólo debemos sustituir nuestras células por las que él quiera darnos.
Tek yapmamız gereken, onun çocuğunu dünyaya getirmek.
Todo lo que debemos hacer es tener una hija suya.
Yapmamız gereken tek şey onu buradan çıkarıp, etkisiz hale getirmek. Anlaşıldı mı?
Asegurémonos de mantenerlo fuera del camino, ¿ de acuerdo?
Yapmamız gereken tek şey şu duvara benzeyen iki ufak dekordan kurtulup, içeri hava ve ışık girmesini sağlamak.
Quiero decir, solo necesitamos, ya saben, tirar abajo dos pequeñas paredes y algunas cosas ahí detrás, airearlo todo.
Yüzüğü taktı. Yapmamız gereken tek şey tarih belirlemek.
Si ya le di el anillo y todo, nada más estamos viendo Ia fecha para la boda y eso.
Şimdi tek yapmamız gereken...
Todo lo que tenemos que hacer ahora es...
Artık yapmamız gereken tek şey bu belgeleri dosyalayıp bunları arkamızda bırakmak.
Ahora, lo que necesitamos es terminar de una vez con lo de esos papeles.
Şimdi tek yapmamız gereken buradan bir çıkış yolu bulmak değil mi?
Ahora lo que debemos hacer es hallar una salida, ¿ no?
Yapmamız gereken tek şey bir darbe planı yapmak.
Nosotros lo que tenemos que hacer es organizar un golpe.
Burada yapmamız gereken tek şey savaşmak.
Aquí lo único que hay que hacer es luchar.
Yapmamız gereken tek şey, sen olanları geri almanın yolunu bulana kadar hayatta kalmak.
Sólo tenemos que seguir vivos hasta que se te ocurra cómo deshacer esto.