English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ T ] / Telefónica

Telefónica traducir español

2,924 traducción paralela
Geçen hafta yaptığı tüm telefon konuşmalarını dinledik.
Hemos escuchado cada llamada telefónica que ha hecho en la última semana.
Bu gizlice dinleme olayı gerçekten gerekli mi, Avukat?
" Pregunta : ¿ Es realmente necesaria esta intervención telefónica, abogado?
Son 12 saat içinde hiç çağrı aldınız mı öğrenmek istiyoruz.
Necesitamos saber si recibieron alguna llamada telefónica en las últimas 12 horas.
Bayan Tillman, Zor olduğunu biliyorum,.. ... ama telefon çağrısını tekrar düşünür müsünüz?
Sra. Tillman, sé que esto es difícil, pero, ¿ puede recordar más sobre esa llamada telefónica?
Sanırım iPhone gerçekten tüm telefon endüstrisini değiştirebilir.
Realmente creo que el iphone cambiara la industria telefónica
Son telefon konuşmanızdan sonra, kocanızın sizi aramadığına emin misiniz?
Y usted no ha tenido absolutamente ningún contacto con su marido desde la última llamada telefónica?
Annemle telefon tarifesi seçimi üzerine bir tartışmamız olmuştu.
Tuve una bronca con mi madre por la tarifa telefónica que elegí.
Ben arayın, telefon görüşmesi yapalım diyorum. - Evet, tweet atma.
Estoy diciendo "llámame", vamos a tener una conversación telefónica.
Yakın zamanda, Pawnee'de kalan son telefon kulübeleri de söküldü, ve ben buraya,
Hace poco, se tiró abajo la última cabina telefónica que había en Pawnee.
Hayır. Ben bir telefon rehberi Değilim Alex, Hayır.
No, no, soy una guía telefónica humana, Alex.
- Kesin telefon faturasını ödememiştir.
- Apuesto a que no pagó su factura telefónica.
Traxler her görüşmeyi, her telefon konuşmasının kaydını tutuyormuş.
Traxler guarda registros muy detallados de todo... cada reunión, cada llamada telefónica.
Telefon şirketi bir kaç dakika önce Collier'in telefonunda bir sinyal almış. 14. ve Euclid caddesi.
La compañía telefónica de Collier acaba de rastrear... el teléfono de Collier, estaba en la 14 con Euclid... hace un par de minutos.
Tito'yu içeri aldığımızda telefon hakkını kullandı.
Cuando trajimos a Tito él hizo su llamada telefónica.
Autumn'a telefon defterindeki tüm Dennis Jones'ları incelemesini söyledim.
Le dije a Automn que comprobara todo los Dennis Jones de la guía telefónica.
- Sen telefondayken fark ettim.
Lo he comprendido por su pequeña entrevista telefónica.
Sanırım bizim telefon hattımız yok.
No creo que hayamos tenido abierta ninguna línea telefónica
İsimleri telefon rehberinden mi seçiyorsunuz?
Por lo tanto, ¿ usted escoge los nombres de la guía telefónica?
Öyle şeyler telefonda söylenmez.
Esa llamada telefónica es horrible.
Eğilirken, köşede beklerken veya bir telefon kulübesinin yanında yatarken olabilir olması an meselesidir.
Esté bajo un porche, a la vuelta de la esquina, escondido detrás de una cabina telefónica, pero está acabado.
O parayı az önce bir telefon görüşmesi ile yaptım.
Es demasiado trabajo. Acabo de hacer esa mierda en una llamada telefónica.
Mösyö Pierre, telefon görüşmemiz sırasında bronz kafalarla ilgili daha fazla bilgi istediğinizi söylemiştiniz.
Señor Pierre, en nuestra conversación telefónica dijo que quería más información sobre las cabezas de bronce.
Kişisel bir şey.
No tenemos un nombre. Pero tenemos una llamada telefónica.
Telefon rehberi var mı?
¿ Tiene una guía telefónica?
Konu şu, duştaydım ve telefonum niye durmadan çaldı.
El hecho de que hemos tratado de entender una llamada telefónica.
Bugün telefon faturası geldi.
Me dieron la factura telefónica hoy.
Bundan dolayı bir telefon yasağı da mevcut, yani...
Es por eso que hay restricción telefónica, así que...
Hiç çıplak bir durumdayken acil bir telefon aldın mı?
¿ Ha recibido una llamada telefónica urgente estando desnudo?
Az önce bir çağrı aldık. Sokağın karşısından çığlıklar duyulmuş,... ya da bazı yüksek sesli sözel bağrışmalar.
Acabamos de recibir una llamada telefónica advirtiendo que se escucharon gritos o algún tipo de ruidos verbales desde el otro lado de la calle.
Ve şimdi, az pişmiş bifteğini yerken... Galetelere eşlik ediyor... Hayatını değiştirecek bir telefon görüşmesi yapmak üzereydi.
Y ahora, mientras él come su filete semi cocido... acompañado por una elegantes papas gratinadas... está a punto de recibir una llamada telefónica que cambiará su vida.
Telefonla konuşmuş olması yalan söylediği anlamına gelmez.
Una llamada telefónica no lo convierte en un mentiroso.
- Telefonunuz çaldı mı?
Usted recibió una llamada telefónica?
Dün gece telefonda
¿ Qué pasó con la llamada telefónica anoche...
Telefon şirketini ararım.
Contactaré con la compañía telefónica.
Sadece bir arama, tek istediğim bu.
Dame una llamada telefónica, eso es todo lo que pido
Eğer birileriyle telefonda konuşursa, onun için çok iyi olur.
Sería bueno para él recibir una llamada telefónica.
Arada sırada telefonlara cevap vermek isteyebilirsin özellikle de seni uzun zamandır tanıyan birileri arıyorsa.
Es posible que desee devolver una llamada telefónica de vez en cuando, especialmente para alguien que he conocido durante tanto tiempo.
Kaçırdığın telefon konuşmasındaki ayrıntıları öğrenmek ister misin?
¿ Quieres oír lo que te perdiste en esa cabina telefónica?
Sonra "Tosca" var. Herkesin telefon kulübesinde olduğu oyun.
y una vez produje una "Tosca" donde cada uno estaba en una cabina telefónica.
"Telefon Defteri"
GUÍA TELEFÓNICA
Telefon rehberinden.
En una guía telefónica.
Tanrım, elbette. Bekçi kulübesinin orada bir ankesörlü telefon var.
Hay una cabina telefónica al lado de la garita del guardia.
O aramayı yapmak, sadece hayatını birkaç saate kısaltır.
Una llamada telefónica, y tu vida es algunas horas más corta.
- Telefonun mu çalıyor?
- Tienes una llamada telefónica.
Telefon rehberinden.
En la guía telefónica.
Efendim, telefon size.
Señor, una llamada telefónica para usted.
Telefonu kullanabilir miyim?
¿ Puedo hacer una llamada telefónica, por favor?
Buradan ankesörlü telefona doğru temiz bir atış yapılabilir.
Un tiro limpio a la caseta telefónica desde aquí.
Bruce 1964 yılında gösterisini yaptığı zaman, o an yaşadığımız Oakland'a geri dönmeden önceydi, William Dozier'in ofisinden bir telefon aldım.
Cuando Bruce hizo la demostración en 1964, antes de que él incluso había llegado de regreso a Oakland donde vivíamos en ese momento, Yo había recibido una llamada telefónica de la oficina de William Dozier.
Bir bakıyımda belki senden daha iyi Bir teori ile gelirim. Senin bir telefon rehberi olduğunu sanmıştım.
Pensé que eras una guía telefónica humana.
Bir telefon şirketinde çalışıyor.
Trabaja para la compañía telefónica.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]