English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ U ] / Ucreti

Ucreti traducir español

327 traducción paralela
GİRİŞ ÜCRETİ
ENTRADA
- Tutuyorum. Ücreti nedir?
- Lo quiero. ¿ Cuánto es?
- Ücreti ne kadar?
- ¿ Cuánto cuesta?
Ücreti ne?
¿ Cuánto te pagan?
Ücreti çok düşük.
Pagan poco.
- Ne... Oh, Berlin'e gidecek. Ücreti ne kadar?
- Va a Berlín. ¿ Cuánto cuesta?
Ücreti karşılığında, anne ve çocuğun icabına bakılır.
Te ocupas de la madre y del niño por una suma.
Ücreti şuraya bırakıver.
Pon mis honorarios allí encima.
Herkesin parasını ben öderim. Ücreti ne kadar?
¿ Cuanto costará una vuelta?
- Bilmiyorum. Ücreti ne kadar?
- No sé. ¿ Cuánto pagan?
Ücreti ödemeden gittin.
Se fue sin pagar la cuenta.
- Ücreti daha belli olmadı. - Hallederiz.
- Pero aún no me ha dado el presupuesto
Bay Farrow size Londra'dan bir arama var. Ücreti onaylıyor musunuz?
Sr. Farrow, tengo una llamada de Londres para usted. ¿ Acepta pagarla?
Ücreti çok yüksek değil mi?
¿ Y le cobra mucho dinero?
Taksimetre çalışsın. Ücreti neyse öderim.
No pare el taxímetro, yo me haré cargo.
Ücreti ne olur?
¿ Cuánto nos pagaría?
"Biz kadınlar aynı iş için erkeklerden daha az ücret almayacağımız ve kocalarımızın sırtından geçinmeyeceğimiz bir gün için mücadele ediyoruz." "Ücreti olmayan ama toplumsal olarak önemli bir iş olan ev işlerini yürütüyoruz."
Anunciamos el final de la época en que la mujer... con trabajo igual al del hombre, obtiene un salario desigual... depende económicamente del marido... realiza en casa un trabajo esencial para la sociedad que no se paga.
- Ücreti kabul ediyor musunuz?
- ¿ Acepta la llamada?
Ücreti de oldukça iyi.
Pagan bien.
- Ücreti dolgun mu?
- ¿ Lo pagan bien?
Ücreti dolgun olacak.
Pagara bien.
Ücreti 60'a 40 bölüşmeyi kabul ettim.
Consentí en repartir mis beneficios : 60 para el Juez, 40 para mí.
Ücreti reddedilemeyecek kadar iyiydi.
La compensación fue grande.
Ücreti ne kdar?
¿ Cuál es su precio?
Ücreti yok, daha önce hiç para görmemiş.
No tiene precio, nunca ha visto el dinero.
Ücreti makuldü
Lo vez, está abierta
Sizi uyarayım, küçük bir odadır. Ücreti diğer odalarla aynıdır
Le advierto quela habitación es peqiueña, pero cuesta lo mismo que las demás.
- Ücreti paylaşmaktan söz eden kim? - Sensin!
- ¿ Quién hablo de compartir?
Ücreti ödemediniz.
Págueme,
Ücreti 20 peni.
Veinte peniques, por favor, señor.
- Bunu yapmalıyız... - Ücreti öde.
Págale.
Ücreti tam olarak 250 dolardır.
Pero igual cuesta dinero. $ 250 exactamente.
Ücreti size ödeyebilirim.
Pero puedo pagároslo.
Ücreti ödedi.
Lo pagó.
- Ücreti ne?
- ¿ Cuánto es?
Ücreti ne?
Cual es la paga?
Ücreti ne kadar?
¿ Cuál es el salario?
Ücreti vereyim.
Tome el dinero.
Ücreti haftada 600 Dolar yazan.
Sí, éste.
Ücreti nasıl ödeyeceksiniz?
¿ Cómo va a pagar, señor?
Ücreti ödeyemeyenler oldu
Que el precio no han pagado
Ücreti konuşmadık.
No hemos discutido el pago.
Ücreti öder misin?
¿ Le pagarás?
Ücreti 100 dolar.
Oh, bien, eso serán $ 100.
Ücreti peşin aldım.
Me han pagado por adelantado.
Kahretsin! Ücreti de ödemediler!
¡ Y ni siquiera pagaron!
Ücreti neyse alıyorum!
Yo lo quiero a cualquier precio!
Ücreti ödeyeceğimden emin olmak için yanımda geldi.
Ha venido a asegurarse de que pagaré la factura.
Ücreti düşün meleğim. 500 Pound! 500 Pound!
Basta pensar en el pago, mis querubines. 500 lbs.
Ücreti artırdılar. Halledeceğimi söyledim.
Subieron el precio y me encargo de ello.
Ücreti,
Por la pasta.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]