Utandırıcı traducir español
488 traducción paralela
Onunla kıyaslandığında bu hiç utandırıcı değil.
Comparado con ese incidente, esta caja de pañuelos no me averguenza para nada.
- Utandırıcı.
- Es vergonzoso.
Görünüşe göre Laura ile olan ilişkiniz utandırıcı bir iz bırakmış.
Parece que sus relaciones con Laura dejaron un vergonzoso rastro...
Bundan hoşlanmasam da utandırıcı diye düşündüğünüz her şeyi bana anlatmanızı öneririm.
Lo bastante como para desagradarme. Le aconsejo que me cuente... todo Io que usted crea que es embarazoso.
Çok utandırıcı olurdu. - Evet, öyle.
- Sería vergonzoso.
Erken ve utandırıcı olabileceğini söylemişti.
Dijo que llegaría temprano y podría ser embarazoso.
Biraz utandırıcı ama... Wreck ve benim sorunumuz var.
Es un poco embarazoso, pero... veréis, Wreck y yo tenemos un problema.
Ama biraz utandırıcıydı.
Pero fue embarazoso.
Biraz kişisel, ve de utandırıcı.
Es muy personal y difícil de decir.
İntikam alma çabalarımızı devam ettirdik. Tatilimizin bitişine yakın çok utandırıcı bir yola başvurduk.
Seguíamos en el intento de nuestra venganza ya que las vacaciones estaban llegando a su fin recurrimos a un método muy ruin
Saadetleri, bize utandırıcı bir fikir vermişti.
Su felicidad nos dió una idea un tanto retorcida
Ve bana olağandışı, hatta utandırıcı sorular sordu.
Y me ha hecho preguntas insólitas por no decir embarazosas.
Bu o kadar utandırıcı ki...
Es tal humillante...
İmparatorun sözcüsü olarak size vergiler vesaire hakkında bir sürü utandırıcı soru sorulur.
Ahora, como portavoces del emperador responderéis a difíciles preguntas sobre impuestos y otras cosas.
Yöntemlerin yoksulluğu, ana konunun utandırıcı yoksulluğunu... açığa vurma eğilimdedir.
La pobreza de los medios intenta revelar la pobreza escandalosa del tema.
Utandırıcı bir hikaye..... fakat bir oyunda mücadele kavgaya dönüşmüş.
Me avergüenza decirlo pero lo que era una amigable partida por alguna razón se estropeó.
# Sorun benim göbek adım çok utandırıcı olsa da
"Problema es mi segundo nombre " Aunque es una verdadera pena
Bu çok utandırıcı.
Que vergonzoso.
Bu çok utandırıcı.
¡ Qué vergüenza!
Kocam beni utandırıcı bir duruma soktu... bir kez daha.
Mi marido me ha puesto otra vez en una situación embarazosa.
Sıcak... ve utandırıcı. Biz yalnız değiliz.
Hace calor... y es inoportuno, la gente nos mira.
Bu berbat bir şekilde utandırıcı... böyle yaşamak ve içmek, tamamen anlamsız.
¡ Qué vergonzoso es... vivir y beber así, en balde!
Bu çok utandırıcı.
Son un coñazo.
Bu gerçekten utandırıcı.
Esto es lamentable.
Saçmalama. Ofiste elinde gördüğüm parayla ilgili... soru sormamın utandırıcı birşey olduğunu düşünüyor.
Cree que es violento preguntarte por el dinero que contabas antes.
Bak, köye birlikte dönmesek daha iyi olurdu. Utandırıcı olabilir.
Sería incómodo si comenzaran a murmurar.
Aslına bakarsan, aşırı derecede utandırıcı.
De hecho, es muy desconcertante.
Gerçekten iyi bir nedeni var ama bu benim için biraz utandırıcı.
Espera, mira. Hay una muy buena razón pero es un poco embarazosa para mí.
Utandırıcı adeta.
Es vergonzoso.
Bu biraz utandırıcı.
Dios mío, esto es embarazoso.
Çok utandırıcı, tamam mı?
Es muy embarazoso, ¿ de acuerdo?
Utandırıcı olan ne?
¿ Qué es embarazoso?
10 yaşındayken çok utandırıcıydı.
- Era vergonzoso cuando tenías 10 años.
Ama eğer istemezse hiç kimsenin utandırıcı sorular sormasını istemiyorum.
Si quiere hablar, vale. Pero, si no, no quiero que nadie le haga preguntas embarazosas.
Bu bana yaptığın en utandırıcı şey!
Es la cosa más humillante que me has hecho!
".... kendilerini bütün kasabada utandırıcı duruma düşürmelerine engel ol. "
Tengo que evitar que sigan haciendo el ridículo ".
biraz utandırıcı olabilir.
Seria un poco embarasoso.
Bu utandırıcı birşey değil.
No me molesta.
Bu yüzden bu utandırıcı durumun içindeyim.
Por eso estoy en este relajo.
- Hayır, çok... çok utandırıcı.
- No, es muy vergonzoso.
Bu benim ve arkadaşlar için biraz utandırıcı...
Es un poco embarazoso para todos y para mí...
- Oh, affedersin. Hayır, şu kişisel ilan veren adamlardan olacağım. Çok utandırıcı olur.
Sería demasiado embarazoso.
- Az önce oradaydım. bu çok utandırıcı.
- Recién estuve ahí. Es embarazoso.
Her şeyi çok utandırıcı bulmuştum.
Todo esto me parece bochornoso.
Bu benim için çok utandırıcı bir duruş.
Ésta es una situación muy vergonzosa para mí.
Ayrıca söylerin çok utandırıcı.
Me siento tan avergonzado como Ud.
- Utandırıcı, ha?
- Avergonzado, ¿ eh?
Bu yılın takımı, çok kötü disiplinli son derece önemsiz bir takım gibi göründü ve kenardaki soytarılıkları, kaba ve utandırıcı oldu.
El equipo de este año es el menos disciplinado, y con menos talento y rápidez que hemos visto en muchos años.
Sadece insanların bunu bilmesinden hoşlanmıyorum çünkü... bu kadar kısa bir süre evli kalmış olmak utandırıcı.
No me gusta que la gente lo sepa porque me avergüenza... haber estado casado tan poco tiempo.
Öyle ortaya çıkıp neden yaptığımı söylemek beni utandırır.
Realmente es un poco embarazoso estar diciendo por que lo hago. - Por que?
Ne kadar utandırıcı.
Qué vergüenza.