English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ U ] / Utandın mı

Utandın mı traducir español

503 traducción paralela
Utandın mı?
¿ Te da vergüenza?
Utandın mı?
¿ Avergonzada?
Utandın mı?
¿ La avergüenzo?
- Utandın mı? - Hayır, artık utanmıyorum.
¿ Te da vergüenza?
Utandın mı?
¿ Te pones roja?
Utandın mı?
¿ Avergonzado?
- Hey, yoksa utandın mı Harry?
¿ Me embarga la felicidad?
Utandın mı?
¿ Te avergüenzas?
Utandın mı?
¿ Te sentías tímida?
Araba, asansör, yatak odası ve arabadan sonra utandın mı?
Después del auto y el ascensor y el dormitorio... y encima del refrigerador, ¿ te sentías tímida?
Yoksa utandın mı?
¿ Te da vergüenza?
- Utandın mı Maggie?
- Maggie Avergonzado,?
Arkadaşlarının önünde utandın mı?
¿ Le molesta que nos miren? No se agobie.
Siz dediniz ya, bakın utandım şimdi.
Pues ahora que lo dice, sí, me avergüenzo.
Utandığının ve muhabbet kuramadığının farkındayım.
Sabe que eres tímido. No tienes que hacer conversación.
Elbette, sizi utandırmak aklımın ucundan bile geçmez.
Naturalmente, no se me ocurriría ponerle en un aprieto.
Yeterince utandırmadın mı?
¿ No me has ridiculizado bastante?
onu pantolonuna yakaladığınızda çok utandım.
Sí, le molestó que la vieras con pantalones.
Bu gösteride olmayı kabul ettiğim için utandım. Sirk garibesi gibi hileyle akıllarını çelmekten utandım.
Avergonzada de que me expongan, como si fuera un fenómeno de circo.
Eğer oraya gidip onların icabına baksaydım, Şerifimizi utandırmış olurdum.
Si fuese y me hiciera cargo de esos dos, pondría en evidencia a nuestro sheriff.
İntikam alma çabalarımızı devam ettirdik. Tatilimizin bitişine yakın çok utandırıcı bir yola başvurduk.
Seguíamos en el intento de nuestra venganza ya que las vacaciones estaban llegando a su fin recurrimos a un método muy ruin
Mahkemenin sayın üyeleri, insan olduğumdan utandığım... zamanlar olmuştur ve bu da onlardan biri.
Señores de la corte, a veces me avergüenzo... de ser parte de la raza humana... y esta es una de esas veces.
Seni ve beni utandırmasını önlemeye çalıştım.
Intenté detenerlo para que no nos deshonrara.
Bak, yabancıların önünde insanları sürekli utandırır mısın?
¿ Siempre pones en situaciones embarazosas a la gente frente a extraños?
O belki benim neredeyse onu utandırdığım şeylerin bazılarını yapacak.
A ver si así evito que sea una deshonra de nombre.
Bizi utandırmayacaklarını umalım.
Esperemos que no nos deshonren.
Ve her yıl maaşımı artırarak beni daha da utandırdın.
Y para colmo, cada año me humilla más, aumentándome el sueldo.
Arkadaşlarımın görmesinden utandığım için onu tuvalet zeminine serdim.
Me avergonzaba de que mis amigos la vieran... así que la puse en el suelo del baño.
Götürüp arkadaşımın satın aldığı dükkana geri verebilirim. Ancak nereden aldığını sormaya utandım.
Yo la habría devuelto a la tienda donde mi amigo la compró, pero me dió vergüenza preguntarle dónde.
Duygulandım, ama lütfen beni utandırmayın.
Estoy conmovido pero, por favor, no hagáis nada que pueda avergonzarme.
Yapabileceğinizin en iyisini yapın, bizi utandırmayın, sonra bize'Bunları nereden seçtiniz'demesinler... Anladınız mı?
Deben mostrar todo lo que puedan, así no nos sentiremos avergonzados por ustedes así ellos no dirán que nosotros elegimos a unas... bueno, ¿ entendieron?
Diktatörce yönetilen bir ülkeye gitmeye utandınız mı?
Es fácil distinguir los países ricos de los pobres. ¿ No se avergüenza de haber ido a un país dictatorial?
Utandığım her şeyin tam aksini yapacaktın sen.
Ibas a... compensar por cada cosa Iousy me avergonzaba.
Altın buzağıyı tepen tırnağa utandırmak mı istiyorsunuz?
¿ Quieres adorar al becerro de Oro? ¿ Tobillos, muslos y todo lo demás?
Umarım elimi sıkmayı reddederek beni utandırmazsın.
Espero que no me avergüences rechazándola.
Utandığım için kitabınızı aldım.
Me sentí avergonzado y le cogí el libro.
- Adından mı utandın?
- ¿ No le averguenza esto?
Eğer beni bir daha böyle utandırırsan, elime bir balta alırım ve bir daha fermuarını asla ama asla açamazsın.
Si vuelves a dejarme en ridículo tomo un hacha... Y nunca mas te volverás a preocupar de ese asuntito.
Yani neredeyse beni öyle olmadığım için utandıracaksınız.
Usted hace que me avergüence de no haber mostrado más iniciativa.
Sürekli benden utandığını söylerdi. Bütün ailenin yüzkarasıydım. Çünkü gayri meşru bir çocuktum.
Pero ella siempre decía tan sólo que estaba avergonzada de mí... que yo era una vergüenza para toda la familia... porque era un hijo ilegítimo.
Onu yeterince utandırmadın mı?
No para de hacerlo pasar vergüenza?
Herhalde bu herife senin kuyruğunu nasıl yaladığımı söylemeye utandın.
Tu timidez te impide contarle a este tío cómo me pegaba a tu cola.
Tanrı'nın beni erkek olarak yaratmasından utandım.
Estoy avergonzado de Dios me hizo un hombre.
Ben kızdım, karım utandı, çocukların kafası karıştı.
Me mosqueé, mi mujer quedó avergonzada y los niños confusos.
Sammy, orada yeniden atış yaptığını görmek herkesten çok beni heyecanlandırdı ama Babette'in kulağına attığında ben bile biraz utandım çünkü çok yakın duruyordu.
Sammy estaba más emocionado que nadie a verte por ahí lanzando de nuevo, pero ni siquiera yo era un poco avergonzado Cuando usted pone una en la oreja de Babette cos que se agolpaba la placa.
Çocukların önünde biraz utandım.
Esto es un poco embarazoso delante de los niños.
- Utandınız mı?
¿ Le da vergüenza?
Toparladığım ; yaralandın, utandırıldın.
Supongo que estarás dolido y humillado.
Kızgın değilim, sadece çok utandım.
No estoy enojado, sólo estoy avergonzado.
Sally arkadaşımın önünde beni utandırıyorsun.
Me pones en un aprieto frente a un amigo.
Hayır, sen beni arkadaşımın önünde utandırıyorsun.
También es mi amigo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]