Uyanıyor traducir español
784 traducción paralela
Şu sönmüş volkan uyanıyor!
" ¡ Ese volcán inactivo está despertándose!
- Uyanıyor.
- Se está despertando.
Uyanıyor. Aç olduğuna bahse girerim!
- ¡ Apuesto que con hambre!
Gecenin bir yarısında uyanıyorum ve pençelerinin tıkırtıları beynimde yankılanıyor.
Me despierto de noche y sus pisadas me susurran en el cerebro.
Kim uyanıyor, ne veriyor? - Bay Bogardus.
¿ Quién se ha de despertar y regalarles qué?
- İşe yarar. Zaten uyanıyor.
Está bien, ya se despierta.
Buradayım Steve. Uyanıyor Doktor.
Está despertando, doctor.
Her gün içimde çalışma heyecanı uyanıyor.
Cada vez me siento con más fuerzas dentro de mí.
En ufak tıkırtıda uyanıyor velet. Sadece karanlık odada uyuyor.
.. lo molestan, las luces también..... duerme solo en la oscuridad...
Bu kadar sabırsız biri için adam oldukça yavaş uyanıyor.
Para alguien tan impaciente te cuesta levantarte.
Yeni uyanıyor, avuçlarındaki kumu ovalıyor ve yeni bir "turistler için güzel görünelim" gününe hazırlanıyor, misafirleri tatmin etmek için gereken hizmetleri sunan insanlar olmadan asla gerçekleşemeyecek bir gün.
Se está despertando y se sacude la arena. Otro día más se engalana para los turistas, en un día que no podría empezar sin la gente que ofrece los servicios necesarios para que el visitante quede satisfecho.
Cehennemin ahmak sandığı bir Peder, değişiyor, uyanıyor, en iyi iblisimi dolaba kapatıyor!
Un cura, a quien el infierno tomaba como un pardillo, cambia y se cerciona... de meter a mi mejor demonio en un armario!
Karnı aç uyanıyor, buna rağmen onlara yemek vermek istiyor.
Se despierta con hambre y quiere darles pan como a pordioseros. Anda, vamos.
- Volkan uyanıyor!
¡ Rápido!
Diğer konuğunuz uyanıyor galiba.
Parece que el otro invitado se despierta.
Sadece sıcakta uyanıyor. - Kaldır şunu.
- Se despertará con el calor.
" Londra uyanıyor
'Londres se está despertando
Sandığın içindeki her neyse, uyanıyor. Bunu daha önce de yaşamıştım.
Lo que hay en ese Arca está despertando y lo he visto antes.
Kraliçe uyanıyor.
La reina se despierta.
Uyanıyor musunuz?
¿ Hasta cuándo, Sr. Elkins?
- Şimdi uyanıyor musunuz?
- Creo que sí. ¿ Y ahora?
Kendine geliyor, uyanıyor.
Está volviendo en sí, ya despierta.
Başbakan, İsveç'le ilgilenmek için uykusundan uyanıyor.
A esta hora el primer ministro se despierta para ocuparse de Suecia.
Ticaret Bakanı uyanıyor ve tüm o ağırbaşlı, ihtiyar solcular ve bütün bu karma ekonomi.
El ministro de Comercio también se despierta, y todos los viejos izquierdistas, y toda la economía de mercado.
Gecenin bir vakti uyanıyor.
Se levanta de noche.
- Acele et, Hubert. Uyanıyor.
- ¡ Rápido, Hubert, que se despierta!
- Acele et, Hubert, uyanıyor!
- ¡ Rápido, ahora sí que se despierta!
- Bekleyin, uyanıyor.
Mire, se está despertando.
- Kalbi uyanıyor.
- Su corazón está despertando.
Bir dostun dostu uyanıyor
El amigo de un amigo que despierta
Bu kadın, Şeytan tarafından ele geçirilmiş bir cadı gibi yarı uyur yarı uyanık haldeyken gizemli bir arzunun fitili ateşlemesine dayanamıyor.
Como una bruja poseída por el Diablo, esta mujer tanto dormida como despierta... cede a un misterioso deseo de encender cerrillas.
New York güne uyanıyor. Hayatın çarkları dönmeye başlıyor.
Nueva York despierta, la maquinaria de la vida comienza a moverse.
Bir ay boyunca her gece uyanıp düşüneceğim : "Yaşıyor mu, öldü mü?"
Un mes en el que me despertaré sin saber si estás vivo o muerto.
Uyanıkken yaptığımdan daha iyisini yapıyor.
Él lo hace mejor dormido que yo despierto.
- Uyan! - Uçak yanıyor!
¡ Se ha incendiado!
Ohio Eyalet Polisi genelgemize uyan bir adam yakaladıklarını söylüyor. Bu adam üç gün önce buradan ayrıldığını kabul ediyor ve 32'lik bir tabanca taşıyor. Evet.
La policía estatal de Ohio tiene a uno que coincide con la descripción.
" Uyanıyor.
"Ya despierta".
Baba uyanık, anne çığlık atıyor, göz yaşı, suçlamalar, meydan okumalar!
Papá se despierta, mamá grita, lágrimas, reproches, desafíos...
Uyan Humbert, otel yanıyor!
¡ Despierta, Humbert, el hotel está ardiendo!
- Uyanıklık yapmaya mı çalışıyor?
- ¿ Es que quieres hacerte el listo?
Benimle birlikte bir saat olsun uyanık kalamıyor musunuz?
Así, no habéis sido capaces de velar conmigo ni una hora.
Şimdi kardeşim güvende ve uyanıyor. Yeni günün şafağında, yeni bir kurban seçilir
Al final del día una nueva víctima es elegida.
Uyanıkken de, uyurken de kurtulamıyor insan.
Te tienen atrapado despierto y dormido.
Bak, kadın uyanıyor!
No será posible, se necesita un cuerpo.
Ne anlama geldiğini biliyor musun? Gece uyanık olacağım, yağmur şiddetli yağıyor.
No podré dormir porque lloverá a cántaros por el techo de mi habitación.
Yaşıyor! Uyan! Kalk!
¡ No está muerta!
Bu beyefendi karısının mink etolünün rengine uyan bir müzik seti bakıyor.
Este caballero busca un tocadiscos que combine con la estola de su mujer.
Don Lope siesta yapıyor. Sen dönmeden önce uyanır mı dersin?
Mire que hoy se echó la siesta. ¿ Qué le diré si se despierta antes de que usted llegue?
Şimdi de uyanıp, yemyeşil, soluk bir suratla, neler yaptığına mı bakıyor?
¿ Y se despierta ahora para mirar, pálida, lo que hizo tan fácilmente?
Ne sıkıcı, sadece burada oturuyor... ve hap alıyor ve kıçlarının üzerine oturup... kitapların arasında bitin gece... uyanık kalıyorlar.
Qué aburrimiento, se sientan ahí... y toman píldoras de cafeína para quedarse despiertos... con la cara pegada a los libros y el pulgar en el culo.
Son kez soruyorum, tarifime uyan bir rahip tanıyor musunuz?
De una vez, ¿ sabe de alguien que responda a la descripción?