Vaş traducir español
184,920 traducción paralela
Gidecek misin?
¿ Y lo vas hacer?
Onu yakmayacaksın, değil mi?
No vas a quemar eso, ¿ verdad?
Şimdi, lütfen şu kelepçeyi çıkarır mısın?
Ahora, ¿ me vas a quitar el brazalete?
Böyle mi geri döneceksiniz?
¿ Así vas a volver?
Karev, ne yapacaksın?
Karev, ¿ qué vas a hacer?
- Sen böyle biri misin?
¿ Vas a ser así? Sí.
Doktorların sana ve bebeğine yardım etmesine izin verecek misin?
¿ Vas a dejar que estas doctoras os ayuden a ti y tu bebé?
Şimdi jelin soğukluğunu hissedeceksin.
Vale. Lo siguiente que vas a sentir es un poco de gel frío.
Önce karnındaki ellerimi, sonra da basıncı hissedeceksin, tamam mı?
Vas a sentir mis manos en tu vientre y después un poco de presión. ¿ De acuerdo?
Şimdi ufak bir baskı hissedeceksin.
Muy bien, vas a notar un poco de presión.
Tamam, şimdi elimi hissedeceksin.
Vale. Muy bien, vas a sentir mis manos.
Neden sen de diğer herkes gibi iyi bir eve, iyi bir aileye sahip olamıyorsun?
¿ Por qué no vas a tener tú... lo que todo el mundo tiene... una casa bonita, una familia?
- Gidiyorsun.
- Te vas.
[Almanca konuşan]
Oye cariño, ¿ a dónde vas?
Ona sormayacak mısın?
¿ No vas a preguntar por él?
Benimle gelirsen bir şeyler göreceksin.
Si vienes conmigo, vas a ver cosas.
Öğle yemeğinden önce mi yoksa akşam yemeğinden önce mi barış anlaşması yapacaksın?
Así que vas a crear una especie de acuerdo de paz, ¿ cuándo? ¿ Antes de comer o para la cena?
Bana yardım edeceksin.
Vas a ayudarme.
Kes şunu.
Para. Vas a ayudarme a escapar.
Yoksa sen... Hep böyle mi yapacaksın? - Neyi?
No vas a... ¿ Vas a hacer eso todo el tiempo?
Ne yapacaksın peki?
¿ Y qué vas a hacer al respecto?
- Sosisini yiyecek misin?
- ¿ Te vas a comer la salchicha?
Nereye gidiyorsunuz be?
¿ Adónde demonios vas?
Dur, nereye gidiyorsunuz?
Espera. ¿ Adónde vas?
Bana yardım edecek misin etmeyecek misin?
¿ Vas a ayudarme o no?
Bu konuda ne yapacağız peki?
¿ Qué vas a hacer al respecto?
Birleşme'nizi asla göremeyeceksin, bunu biliyorsun.
Nunca vas a ver tu Fusión. Lo sabes.
Birleşme'yi nasıl durduracaksın? Planın nedir?
¿ Cómo vas a evitar la Fusión?
Bu konuda ne bok yiyeceksin?
¿ Cuándo carajo vas a hacerlo?
Bunu atlatacaksın.
Vas a sobrevivir esto.
Hadi bebeğim, nefes alacaksın.
Vamos, cariño, vas a respirar.
İyileşeceksin.
- Vas a ponerte bien.
Hiçbir şey yapmayacak mısınız?
Entonces, ¿ no vas a hacer nada?
- Nasıl gidiyor Charles?
¿ Cómo vas por ahí, Charles?
- Paçavracılar'ı terk mi ediyorsunuz?
- ¿ Te vas de Miserville?
Merak etme ölmeyeceksin.
No te preocupes. No vas a morir.
Onu nasıl bulacağımızı biliyorum.
Sé cómo la vas a encontrar.
MacGyver usulüyle çıkış yolu bulamazsın.
No vas a escaparte de aquí al estilo MacGyver.
- Bana ihtiyacın olacak.
Me vas a necesitar.
Bir dakikaya kadar oraya gitmen gerekecek.
Escúchame. Vas a tener que entrar ahí.
- Çalacaksanız ben de varım.
Si vas a hacer un atraco, yo quiero participar.
Bize nasıl yardım edeceksin Jennifer?
¿ Cómo nos vas a ayudar, Jennifer? Es 1989.
Yaptığımız bu Jennifer.
Vas a hacerlo, Jennifer.
Ne yapacaktın peki?
Dijiste tres. ¿ Qué ibas a hacer? ¿ Vas a hacer del tres?
Onunla yaptığın tartışmayı asla kazanamazsın.
Nunca vas a ganar una discusión con ella. Créeme.
- Tüm binayı mı satın alacaksın?
¿ Vas a comprar todo el edificio?
Bir gün öleceksin. O zaman sahiden yaşamaya başlayacak.
Y un día... tú vas a morir y ese será el día en que ella empiece a vivir de verdad.
Tuhaf bir şey göreceksin ama korkma tamam mı?
Vas a ver algo extraño. No te asustes, ¿ sí?
Yine de bana yardım edeceksin değil mi?
Vas a ayudarme de todos modos, ¿ verdad?
Ya O'nu kurtarmak için bir kaç saniyen olacak.
Vas a tener segundos para salvarla.
Onlara ihtiyacın olacak.
Vas a necesitar.