Yakışıyor traducir español
1,663 traducción paralela
Gerçekten de çok yakışıyor.
Supongo... Te sientan muy bien.
Siyah yakışıyor sana.
Te queda bien el color negro.
Aynı zamanda tek kol sana yakışıyor.
Además, Creo que estás bien con un brazo.
Mekana yakışıyor.
Es bueno para la casa.
Biliyor musun, kırmızı sana çok yakışıyor, daha çok giymelisin.
El rojo te sienta bien. Deberías usarlo más a menudo.
Mavi sana çok yakışıyor.
El azul te queda bien.
Aşk sana yakışıyor.
El amor te sienta bien.
Evet, yakışıyor.
Sí, así es.
Bu mevsimde armut her salataya yakışıyor.
Las peras en este tiempo realzan cualquier ensalada.
Aksilik sana oldukça yakışıyor.
Lo arisco, resulta bastante atractivo en ti...
Şeftali mi? - Şeftali bana yakışıyor.
Me veo bien en durazno.
Katılıyorum. Olduğu gibi görünmek bazı kadınlara yakışıyor.
Estoy de acuerdo, "el verdadero traje" le cae bien a algunas mujeres.
Neyse, bence sana yakışıyor. Bir nevi James Bond tarzı.
Pero yo creo que te favorece, te da un aire a James Bond.
Altı yıl önce evlendi, kocası hukukçu önceki evliliğinden bir oğlu var kırmızı ona çok yakışıyor.
Casada seis años, el marido es un litigador, un hijo a punto de casarse, se ve encantadora de rojo...
Hayır. Şort bana acayip yakışıyor.
No mucho
Yani, sana çok yakışıyor.
Me refiero a que te queda bien.
Zira bana her zaman göz kulak oluyorsun, sana yakışıyor da!
¡ Siempre estás vigilándome, así que te queda perfecto!
Bu arada sesinden çok yakışıklı olduğun anlaşılıyor Russel. Ağırlık mı çalışıyorsun?
A propósito, suenas a un hombre muy apuesto, Russell. ¿ Haces ejercicio?
Ortamdaki tek yakışıklı, takım giyen şu sarışın. O da kendini ağırdan satıyor.
El único tipo sexy es ese rubio de traje, y se hace el difícil.
Yanmaya başlayınca sorunun kendi kendine çözülmesi için 10 saniye var. Yoksa öfkeden beyaz ışığı yakıyor ve birini öldürüyorum.
Cuando empieza a titilar, la situación debe resolverse sola en 10 segundos antes de que me ponga blanco de furia y mate a alguien.
O insanlar yanlış yapana ne yapıyor? Canlı canlı yakıyor.
¿ Sabes lo que esa gente te hace cuando haces algo malo?
Nükleer silahları tamamen çalışıyor ve yakında onları ilk saldırı silahı olarak kullanmaya başlayacaklarına inanıyorum sadece Wraithlere değil insanlara karşı da.
Sus armas nucleares están completamente operativas, y es mi sólida creencia que pronto empezarán a usarlas como armas de ataque. No sólo contra los Espectros, sino contra poblaciones humanas también.
Yakışıklı çocuğun çalıştığı bir büfe vardı, hatırlıyor musun?
Había un puesto de golosinas con un chico guapo. Te acuerdas?
Yakışıklı kalıyor.
El bonito se queda.
Yatırımcısın, yakışıklısın, fakat internetten kadın arıyor.
Eres inversionista, bien parecido, pero ¿ Tuviste que encontrar a una mujer online?
Stratejik olarak ona en yakın yerde çalışıyor... ldaho Adamı fark eder umuduyla.
Estuvo entrenando estratégicamente cerca de él durante semanas... esperando que en chico Idaho se de cuenta.
Çünkü süper yakışıklı, bir rock yıldızı. Sen müziği seviyorsun, sana iyi davranıyor.
Veamos, porque es mono y una estrella del rock, y tú amas la música y..
Papazlar sivil inceleme için bastırıyor ki bu konu duymak istemediğimiz türden. Fakat Burrel'le olan durumumuzu yakından ilgilendiriyor.
Los ministros presionan buscando una revisi � n civil, que s � que las tropas no quieren o � r, pero que habla directamente de la situaci � n con Burrell.
O takım elbise sana yakışıyor Morris.
Ese traje importa, Morris.
Yakıt sızdırıyor!
Está perdiendo gasolina!
Yakışıklı kocan öğle yemeği için adam arıyor.
Tu apuesto esposo al que lo plantaron en su cita para almorzar.
Şu saldırılar, sanırım Duncan'a yakın olan biri ödeşmeye çalışıyor.
Esos ataques... Creo que alguien quería acercarse a Duncan para tratar de establecer una meta.
Sana çok yakışıyor.
- Irías muy guapa con ella. - Me encantaría llevarla.
Yakındaki adama, Dolia'ya atıyor pasını ve o da 32-yard çizgisinde saha dışına çıkıyor.
Oh, ahi va Al pequeño hombre, Dolia, Y esta fuera de las lineas en la linea de las 32 yardas.
Burada yakışıklı ve kişilikli bir adamla buluşacağım yazıyor.
Aquí dice que voy a conocer a un hombre atractivo, con "muchísima personalidad".
Kurbanlarına güpegündüz yaklaşıyor ve ona kendi rızalarıyla gidiyorlar. Zararsız biri gibi görünüyor. Büyük olasılıkla yakışıklı biri.
Ya que sus víctimas aceptan ir con él a plena luz del día se muestra como inofensivo.
"Vali" ise diplomalı bir doktor, ayrıca yakışıklı ve çok iyi kazanıyor...
Vali es un doctor completo, tan apuesto. Gana mucho dinero.
Yüzeye yakın yerdeki bu temizlik, avlanmak için daha derin sulara inmeden önce ısınmasını sağlıyor.
Una limpieza cerca de la superficie... le permite calentarse antes de incursionar en aguas profundas.
Yakışıklı. Ne iş yapıyor?
Es lindo.
Üçteki kocamış, taharrüşe müsait hastan aştan yakınıyor.
Pratt, tu alter kocka de la tres está quejándose de la "kishka".
Gün ışığı derini yakıyor mu?
¿ El amanecer lastima tu piel?
Buralara yakın bir yerlerde çalışıyor olmalı.
Charlotte Skillen, la hermana de Hugh.
Gözlerin ve yakışıklılığın aklımdan çıkmıyor.
Voy a pensar cosas sobre tus ojos y demás.
Nasılız ama, başkanın kıyafeti de yakıyor?
¡ Por todos los mendrugos! ¿ Estamos en el real Winston's o qué?
Dedektif Lassiter abartısız yakıyor.
El Detective Lassiter está literalmente prendido fuego.
Yakışıklı erkeklerle dolu bir okul. Hepsi de yurtta kalıyor. Bu okul Osaka Lisesi.
La famosa escuela que reúne muchos chicos guapos juntos... quienes viven en dormitorios... esa escuela es el Instituto Osaka.
O moruk yakışıklılara işkence etmekten zevk alıyor.
El hobby de esa vieja es torturar a los ikemens.
Gezegenimizin yakınından geçenler çok az. Çünkü çoğu dış Güneş Sistemi'nde dolaşıyor.
Pocos pasan cerca de nuestro planeta la mayoría orbitan en el sistema solar exterior.
Bugün uzmanlar yaklaşık 140 milyon Rus'un çok yakında yoksulluk sınırının altında yaşayacağına inanıyor.
Un experto predijo hoy que 140 millones de rusos... pronto estarán viviendo bajo la línea de pobreza.
Küçük kütleli ve ömrünün yarısındaki bir yıldız olan Güneş'imiz 5 milyar yıldır stoğundaki hidrojen yakıtını mutlulukla yakıyor.
Durante 5 mil millones de años nuestro Sol, una estrella de menor masa y mediana edad ha quemado tranquilamente su provisión de combustible de hidrógeno.
uyarlamalı optikler galaksinin fotoğrafını belirli önlemlerle çekiyor, bu arada ışık başka bir yere yansıtılıyor, tıpkı yakındaki parlak bir yıldız gibi.
La óptica adaptada mide la imagen de una galaxia por la forma que su luz refleja otro objeto luminoso...