Yapıyor traducir español
54,227 traducción paralela
Tarih baştan yazılıyor, sizse erkek muhabbeti yapıyorsunuz.
La historia está siendo reescrito y quieres hablar de hombres.
A1 hangara iniş yapıyor!
¡ Vamonos!
A1 hangara iniş yapıyor!
A1, listo para ir. A1 saldrá.
Bunu o mu yapıyor?
¿ Él lo está causando?
- Eve teslimatı yapıyor musunuz?
-'¿ Haces entrega a domicilio?
Polis işini yapıyor.
- La policía está haciendo su trabajo.
Annem yukarda hazırlık yapıyor.
Mamá ya está arriba preparándolo.
Rol yapıyor.
- ¿ Puedes parar, por favor? Está fingiendo.
Rol yapıyor.
Está fingiendo.
Üç gün içinde iki vardiya yapıyor
Ha hecho dos turnos dobles en tres días
Köşeyi dönünce otoparkın güzel bir manzarasına sahip oluyorsunuz... Orada tek olan şey Amerika'nın en güzel içeriğidir. Işıklarını bir şeyler yapıyorlar ve etraf parlıyor.
Justo a la vuelta de la esquina hay una hermosa vista del aparcamiento... la única cosa que sucede allí es el más fino de América viene adentro, brillan sus luces como si estuvieran haciendo algo.
Blöf yapıyor.
Está fanfarroneando.
Bak, olacak mısın Bunu burada ya da arkada yapıyor Değerleme ofisinde mi?
¿ Mira, vas a estar haciendo esto aquí o pondrás tu oficina de tasación?
Ne yapıyor bu böyle?
Qué demonios está haciendo?
Biri cinayet ihbarı yapıyor, size bağlıyorum.
- El 911 llamó por homicidio. Te voy a despachar.
Tekrar kalkıştı, şimdi ablası ne isterse onu yapıyor.
Trató de hacerlo de nuevo, así que ahora él hace lo que ella quiere.
Ve Jason Scott golü yapıyor! Unutulmaz bir an!
¡ Anotación de Jason Scott!
Yapıyor muyuz?
¿ Hacemos esto?
Şirketim yapıyor yani TD 12'yi.
Mi empresa, TD 12.
Culverton bir ziyaret yapıyor.
Culverton va de visita.
Evimde bu korkunç insanlar ne yapıyor?
¡ ¿ Qué está haciendo toda esta espantosa gente en mi casa?
Evet, hep böyle yapıyor.
Sí, siempre le pasa.
- Bu ne yapıyor burada? - Kendine söyleneni.
- ¿ Qué hace él aquí?
- Çay yapıyor.
- Preparar un té.
O ne yapıyor?
¿ Qué hace?
- Merhaba, giriş yapıyor musunuz?
- Hola, ¿ se registran?
Okja iyi yemek yiyip kaka yapıyor mu?
¿ Okja come y hace de cuerpo bien?
Bir şeyler görmemize ve duymamıza neden oluyor. Korkmamız için numara yapıyor.
Nos hace ver y oír cosas, trucos para que tengamos miedo.
Nasıl yapıyor bunu?
¿ Cómo hace esto?
- Yapıyor bazen öyle.
- Pasa a veces.
Ne yapıyor o?
¿ Qué hace?
" Okyanusta bir kamera ne yapıyor?
¿ Una cámara en el océano?
Ben gerçekten rahat değilim sizinle bunu yapıyor köpekbalığı kafesi dalışı şey.
Realmente no estoy cómoda... contigo haciendo esa cosa de zambullirte en esa jaula de tiburón.
- Yapıyor musun... Bir şeye ihtiyacın var mı?
- ¿ Necesitas algo?
Duygu sömürüsü yapıyor.
Juega con nuestras emociones.
Bu konuda doğru yapıyor muyuz?
¿ Estamos en el bando correcto?
- Yapıyor muyuz, yapmıyor muyuz?
- ¿ Vamos a hacerlo o no?
Çok doğal yapıyor.
Es como su segunda lengua.
Sana da aynısını yapıyor.
Hace lo mismo contigo.
Şu oluşumu ve yeniden yapılanma için dünyanın jeotermal enerjisini kullanıyor.
Utiliza la energía geotérmica de la Tierra para reconstruirse, y si
Adamlarımın birçoğu, bu makinelerin Amerikan yapımı olduğuna inanıyor.
Muchos creen que estas máquinas son fabricadas por EE.
Benim için yapılıyor sanmıştım.
Pensé que eran en mi honor.
Turist oyunu, bu yüzden yazın yapılıyor zaten.
Por eso se juega en verano.
Ne yapıyor?
¿ Qué hace?
- Ne yapıyor?
- ¿ Qué hace?
Bu işkence değil, canlıyken deney yapılıyor üzerimizde.
Esto no es tortura, es una vivisección.
Nasıl yapıyor?
¿ Cómo lo hace?
Kötülük taraması yapılıyor. Kötü müsün değil misin, denetleniyor.
Escaneando para ver tu nivel de maldad, calculando tu grado de maldad.
Kötülük taraması yapılıyor.
Calculando grado de maldad.
Ne yazık ki lobotomi artık yapılmıyor.
Por desgracia, las lobotomías son algo del pasado.
Konteynerler tırlara yüklenip yola çıkmadan önce denetleme yapılıyor.
Hay una inspección antes de que los contenedores se carguen en los camiones para su entrega.