Yazmak traducir español
3,782 traducción paralela
"Brad güvencesiyle" yazmak istedi diye miydi?
¿ Quería poner su nombre sobre el título?
Onlara yazmak için malzeme çıksın diye mi?
Bueno, eso les entregaría algo de qué escribir.
Nasıl yazmak istersin?
Entonces, ¿ cómo quieres escribir este informe?
E ortak olup tarih yazmak ister misin?
Entonces, ¿ quiere asociarse y hacer historia?
Onun yerine ne bileyim, kitap yazmak veya ders vermek istemez misin?
¿ Por qué no escribes un libro o das clases?
Kraliçeye teşekkür mektubu yazmak ne zormuş, bilemezsin. Kendimi magandanın teki gibi hissettim.
¿ Tienes idea de lo difícil que es escribirle una carta de agradecimiento a la Reina?
Bu işin mezunlar dergisinden bir yazarın seninle ilgili bir hikâye yazmak istemesiyle alakası olup olmadığını merak ediyordum.
Sólo me estaba preguntando, si esto no tendría nada que ver, ¿ con que un cierto periodista de una columna de alumnos quiera escribir una historia sobre ti? , ¿ verdad?
Bir şeyler yazmak için kendi kanını kullanması mantıklı mı?
¿ Escribir algo con su propia sangre que no tiene sentido?
- Tüm bunları yazmak ister misiniz?
- ¿ Quiere que le escriba esto?
Trimix dalış üzerinde eğitim görmüş - Bunları yazmak ister misin?
Entrenados con trimix... ¿ Quiere anotarlo?
Yukarı Doğu Yakası hakkındaki kitabı yazmak için senin sosyal kaosa olan tutkuna ihtiyacım var.
Necesito tu pasión por la convulsión social para que me ayudes a escribir mi libro sobre el Upper East Side.
Profil yazmak benim özel alanım.
Los perfiles son mi especialidad.
Belki de bu kadınları sadece bu kitabı yazmak ve satmak için öldürdü.
Tal vez él sólo mató a esas mujeres... para escribir y vender este libro.
Freddie Mercury adı altında çıkmış şarkılar yazmak istiyorum.
Yo quería escribir un par de canciones que se publicaran con el nombre de Freddie Mercury.
Benim için bir melodi yazmak ve yapı oluşturmak daha kolay. Ancak şarkı sözleri söz konusu olduğunda bir açıdan, şarkı sözleri yazmaktan nefret ediyorum.
Es más fácil para mi escribir una melodía y una estructura, pero en término de las líricas correspondientes
Ve Patsy Cline'ın ve insanlar tarih yazmak için oraya gider.
Y Patsy Cline, y la gente que va ahí a hacer historia.
- Benimle şarkı yazmak mı istiyorsun?
¿ Quieres escribir conmigo?
- Yarın, şarkı yazmak için müsait olup olmadığını öğrenmek istemiştim.
Quería ver si estabas disponible mañana, para escribir.
Ben tüm gücümü ve zamanımı "selam" yazmak için harcamışken, Cevap olarak tüm elime geçen küçük resimler mi yani?
¿ Todo lo que consigo de vuelta son imágenes pequeñitas, cuando gasté el tiempo y la energía para escribir "Hola"?
- Eğer bir grupta şarkı söylerse söz yazmak çok da kolay olmayacak.
Si ella lidera alguna banda, no sería fácil escribir.
Yine de beni düşündürdü seninle söz yazmak çok kolaydı ve bence bunu tekrarlamalıyız.
Me hizo pensar, que fue muy fácil escribir contigo... y creo que deberíamos volver a hacerlo.
Yani, diğer insanların mektuplarını toplamak ya da isimlerini duvara yazmak bir hatırlatıcı. Nihayetinde, son derece ve tamamen yalnız bırakıldık.
Así que juntar las cartas de otras personas o escribir sus nombres en una pared, es un recordatorio de que al final nos quedamos infinita y completamente solos.
Yazmak sadece bahane.
La escritura solo es una excusa.
Yazmak, fikirleri yaymayı hızlandırdı.
La escritura ayudó a aumentar la difusión de las ideas.
Yazmak veya çizmek ister misin? Ya da kilden şeklini yap?
¿ Quieres escribirlo, dibujarlo, moldearlo en arcilla?
- "Tüm kimyon" yazmak zorunda mısın?
¿ Tienes que escribir "comino entero"?
Bunu sana yazmak zorundaydım, Ms. Delavega.
Voy a tener que amonestarla, Srta. Delavega.
Dostlar, geçen gece annemin 87 yılına değecek bir konuşma yazmak için otururken imkansız bir görevle karşı karşıya olduğumu sandım tâki onun onaylamama yetkisinin allah vergisi olduğunu keşfedene kadar
Amigos, anoche cuando me senté a escribir un discurso digno de los 87 años de mi madre, pensé que enfrentaba una tarea imposible. Hasta que me di cuenta, que su desaprobación abrumadora y constante era un regalo.
Zaman yolculuğunu bu kadar iyi yazmak bence büyük beceri gerektiriyor.
Creo que hay una maestría real en las personas que pueden escribir bien los viajes en el tiempo.
Cinayet ve kargaşa hakkında yazmak benim mutlu olduğum bir alan ancak bunu şimdi Kevin Bacon, James Purefoy Annie Parisse, Shawn Ashmore ve Natalie Zea ile yapıyorum. Yani bunu yapabilmek benim için oldukça heyecan verici oldu ve sanırım insanlar buna bir şans verirse duygusal olarak bağlanacaklar.
Escribir sobre homicidios y violencia es algo que me gusta pero ahora estoy haciendo esto con Kevin Bacon James Purefoy, Annie Parisse, Shawn Ashmore y Natalie Zea por lo que va a ser muy emocionante mostrar mi capacidad y entonces pienso que si la gente llega a verlo, los va a atrapar.
Konuşmak, el kol hareketi, yazmak, işaret vermek, göz teması kurmak yok.
señalar o hacer contacto visual.
Hobisi, haiku denen memleketine özgü şiirlerden yazmak.
una forma de poesía de su tierra.
Neden erkene alındığını ben nereden bileyim? Demek ki yazar daha fazla yazmak istememiş.
No tengo la más absoluta idea de qué estás hablando ahora mismo.
Bütün hile, insanların konuştuğu gibi yazmak.
El truco es escribir como habla la gente.
Birisi sabah kalkıp yazmak zorunda.
Alguien tiene que levantarse mañana a escribir.
Senin resim çekişin gibi yazmak istiyorum.
Quiero escribir de la manera que tomas fotos.
Yazı yazmak kiliseye gitmek gibidir.
Escribir es como ir a misa.
Roman yazmak istemiyorum.
No quiero escribir una novela.
Bu dünyaya başyapıtımı yazmak için getirildim ve yazdım da!
Vine a este mundo a escribir mi obra maestra, ¡ y está escrita!
paki, yazmak icin birseyler?
¿ Una libreta para escribir?
Roman yazmak istiyorum.
Quiero escribir una novela.
Yeni kar için bir boklar yazmak zenginler içindir, sanat değildir.
Escribir una mierda de nieve... Para los ricos no es arte.
Hayatım boyunca onlardan şiir yazmak istiyorum.
Quiero mi vida entera a estar compuesta por ellos.
Hayır. Burada hiçbir şey yok. - Çünkü David senin yerine yazmak için burada değil.
No, aquí no hay nada porque David no está aquí para escribir por ti.
Hemen şimdi, bize güzel bir şeyler yazmak için sana ihtiyacım var.
Ahora mismo, yo sólo necesito que nos escriba algo hermoso.
Ve elbette bir gün bilimden vazgeçecek,... çok başarılı olacak bir roman yazmak için,... ki adıda "Bir Spiroket * olarak hayatım" olacak.
Y, por supuesto que no va a renunciar a escribir... Muy exitosa novela titulada : "Mi vida como una bactería."
Aslında bebeğine mektup yazmak için onu kullandığını söyleyen bir hastam vardı.
A decir verdad, he tenido una paciente que me dijo que ella le escribia cartas a su bebe.
- Bunların hepsini yazmak istiyorum.
Quiero sacar todo esto afuera.
Tek arzusunun bir iptila ile yazmak olduğunu söyledi.
Me dijo que todo lo que iba a hacer era escribir.
Salinger'ın yazmak istediği şeyin bu olmadığını düşünüyorum.
Y no estoy seguro de que esa fuera la forma en que Salinger realmente quería escribir.
Son yazdıklarında Seymour bizlere Buddy'nin yazmak için harika bir yer olduğunu söyler.
En la última pieza publicada, Seymour nos está diciendo que Buddy va a tener la habitación perfecta para escribir.