Yazık ki traducir español
9,966 traducción paralela
- Ne yazık ki hasta.
- Y está enferma.
Ne yazık ki imkansız.
Bueno, es desafortunado.
O anlaşma ne yazık ki bitti.
Bueno, ese acuerdo se acabó.
- Ne yazık ki Sayın Başkan.
- Eso me temo, Sr. Presidente.
Ne yazık ki hayır efendim.
Desafortunadamente no, señor.
Ne yazık ki, Goliad diye bir şey kalmadı.
Directos al infierno. Ya no existe Goliad.
Ne yazık ki tek bir koltuk kaldı, o da birinci sınıfta.
Infortunadamente, solo queda un asiento, y es en primera clase.
- Ne yazık ki hayır. - Üzücü.
Y él quiere que usted tome más lecciones?
- Evet ama ne yazık ki...
- Lo hicimos, pero me temo
Ne yazık ki değil.
No, me temo que no.
Ne yazık ki senin hakkında bazı şikayetler geliyor.
Lamentablemente, hemos tenido algunas quejas en cuanto a su trabajo.
Ne yazık ki biz polis değiliz.
Demasiado malo para usted que no somos la policia.
Ne yazık ki anayasada başkan yardımcılarının rahatsızlanmasıyla ilgili bir açıklama yok. Bu yüzden iki seçeneğiniz var. İlki karıştığı suçlar nedeniyle onu suçlamanız.
Desafortunadamente, la constitución no cubre la incapacitación del vicepresidente, lo que le deja con dos opciones, la primera es la acusación de altos crímenes y delitos.
Evet, ne yazık ki öyle.
Temo que sí.
Zaman burada biraz önemli bir unsur. Tüm günümü hepinizi öldürerek geçirmeyi çok arzu etsem bile ne yazık ki devam etmeliyiz.
El tiempo es importante, y aunque me gustaría pasar el día asesinándolos a todos, me temo que debemos apurarnos.
Ne yazık ki.
Desgraciadamente.
Ne yazık ki Donatello sen yakında gelmezsen,
Me temo que si tú y Donatello no vienen pronto,
- Ben uyuşmuyorum ne yazık ki.
- Yo desafortunadamente no soy.
Ne yazık ki, bu 22 ekimde Doğu Almanyalı eylemciler olmadan el ele tutuşacağız demek oluyor.
Desgraciadamente, eso quiere decir que hay que mantener las manos unidas... sin los activistas de Alemania del este el 22 de octubre.
Ben uygun değilim ne yazık ki.
Soy incompatible. Por desgracia.
Ne yazık ki dünya üzerindeki hiçbir ağ aygıtında olmadığına karar verdi.
Lamentablemente, determinó que no está en la red de ningún dispositivo del mundo.
Ne yazık ki sinyal kısa süre sonra kaybolmuş. Ve yerini tespit edebilmek için başka bir yol yok.
Por desgracia, la señal se pierda poco después y no tengo otro medios de determinar su localización.
Ne yazık ki gençler bir gecede değişebiliyor.
Desafortunadamente, con adolescentes eso puede cambiar en un segundo.
Ne yazık ki tüm final sınavları ve ödevler bitti.
Bueno, por desgracia, todos los exámenes y trabajos han acabado.
Ne yazık ki, ışınlayıcısının enerjisi bitti.
Desafortunadamente, su teletransportador se quedó sin energía.
Ve bir de ne yazık ki, yaklaşık 50 android suikastçi tarafından takip ediliyordu.
Y también desafortunadamente, está siendo acosado por... digamos, unos 50 androides asesinos.
- Micah'ın durumu şimdilik kontrol altında. Fakat ne yazık ki yaraları düşündüğümüzden daha kötü.
- Micah está estable, pero me temo que su lesión es peor de lo que pensábamos.
Ne yazık ki geri tepti.
Todo se ha vuelto en nuestra contra.
Ne yazık ki kullan-at telefonlardan kullandığı için konuştuğu kişiye ulaşamadım.
Por desgracia, hablaba por un teléfono prepago... y también la persona con la que hablaba.
Ne yazık ki özel hayatıma zaman ayıramadım.
Pero no tuve mucho tiempo para la vida personal.
Fakat etkiyi yok edemezsek ne yazık ki- -
Y si no, entonces me temo...
Ne yazık ki gitmek zorundasın.
Ahora te tienes que ir.
Ne yazık ki insan standartları oldukça düşük.
Qué pena que los entándares humanos sean tan bajos.
Yazık ki onu egonu kontrol altına alması için ayarlayamadım.
Qué mal que no pude programarlo para contener tu ego.
İsmini de "Ne Yazık ki Kadın Cesetti" koyarım.
La llamaré... "Lástima que ella sea un cadáver".
Ne yazık ki seni veya ırkının diğer üyelerini yanımda çalıştırmak gibi bir düşüncem yok.
Pero me temo, desafortunadamente, que no tengo intención de emplearlo, a Ud., o a cualquiera de su raza, nunca más.
Ne yazık ki yine bunun doğruluğunu görüyoruz.
Por desgracia, esto se ve aquí de nuevo.
Ne yazık ki artık aramızda değil. Hem de bu resme bakıp sadece dolar işareti gören biri yüzünden.
Y ahora ya no está con nosotros... porque alguien vio ese cuadro y solo vio el símbolo del dólar.
- Ne yazık ki Mockingbird'ün önceki yalanından cayması aleyhine olan fiziksel kanıtların üstesinden gelmek için yeterli değil.
- Desafortunadamente, la retractación del'ruiseñor'no es suficiente para superar las pruebas físicas contra usted.
Ne yazık ki Ajan Branch için Erroll "Species" White grubun suçlarının hafif suçlardan daha fazlası olmayacağından emindi.
Desafortunadamente para la Agente Branch, Errol Species White se aseguró que los crímenes colectivos no fueran considerados más que como crímenes menores.
Ne yazık ki, kubbe yok olduğunda kasabanın çoğu ölmüştü ve yalnızca bir kaç tane kurtulan vardı.
Trágicamente, la mayor parte del pueblo murió cuando apareció el domo, dejando solo unos pocos sobrevivientes. "
Ne yazık ki artık hizmetinize ihtiyacımız kalmadı Bay Castle.
Así que, desafortunadamente, ya no necesitaremos sus servicios, Señor Castle.
Buna odaklanmanızı sağlamak zorundalar, çünkü morris Black'in ölüm şekline dair meşru müdafaa, kaza ne yazık ki ispat zorunluluğunu yerine getirmediler.
Quieren que se centren en eso por cómo murió Morris Black... Defensa propia, un accidente... Lamentablemente han fracasado en cumplir su misión.
Ne yazık ki gemidekiler patlama yüzünden öldüler.
Los otros en la nave, por otro lado, murieron por exposición.
Ne yazık ki bu o kadar basit değil.
Desafortunadamente, no es tan sencillo.
Yazık ki çocuk hastaymış ve yakında ölecekmiş.
Trágicamente... el chico era un enfermo terminal y pronto moriría.
Anormal hiçbir şey çıkmadı ne yazık ki.
Me temo que nada fuera de lo normal.
Ne yazık ki, Tom ve ben bazı arzuları paylaşıyoruz.
Desgraciadamente, Tom y yo compartimos algunas tendencias.
Ne yazık ki, nakliyata Bundespolizei tarafından el konuldu.
Desgraciadamente, ese cargamento fue confiscado recientemente por la policía alemana.
- Ne yazık ki Cora bugün gelemedi. - Neden?
- Sólo quería que lo pongan en la imagen.
Kocan için olan endişelerinin gerçek olduğundan bir şüphem yok. Ama yazık ki aynı şeyi sevgilin için de söyleyebilirim.
Esa ha sido una buena representación.