Yeter ki traducir español
1,943 traducción paralela
İyi olacaksın... Yeter ki güç alanı büyümesin.
Vas a estar bien mientras el campo de fuerza no crezca.
Yani mahkeme masum bir insana idam cezası verirse versin yeter ki benim ibadetimi engellemesin mi diyorsunuz?
Entonces estás diciendo que Un tribunal puede otorgar condena a muerte a un inocente pero no debe interrumpir tus oraciones!
Bulaşıkları da yıkarım, yeter ki sen rahatla, sakin ol.
Yo lavo los platos, pero, uh, tú relájate. Tómatelo con calma.
İstersen şarkı olarak da söyleyebilirsin, yeter ki tüm kelimeleri eksiksiz söyle.
Puedes cantárselos si quieres. Mientras digas las palabras correctamente.
Nasıl yaparsanız yapın yeter ki yapın.
No me importa cómo lo hagan. Háganle como puedan.
Yeter ki oraya olsun.
Quiero ir allí.
% 50 indirim yapıyorum, yeter ki bu gece yalnız kalmayım.
Te lo dejaré en la mitad, pero no me dejes aquí solo.
Bedavaya tamir ediyorum, yeter ki bu gece mala vurayım.
Te lo dejaré gratis, sólo déjame follar esta noche.
Eski moda yöntemde iyiydim, şimdi de iyi olurum. Yeter ki zevzeklik yapma da düşünebileyim.
Lo hacía bien a la manera antigua, y lo haría bien ahora si pudiera pensar sin tu continuo parloteo.
Yeter ki kaynakların güvenilir olsun.
- Prométeme que comprobarás tus fuentes.
Lütfen sen yeter ki ağlama.
Solo no llores más, por favor.
Bu da tabi milyonlarca oy eder, değil mi? Yeter ki adaylardan biri bu şekilde ortaya çıkmaya cesaret etsin.
Lo que significa millones de votos al primer candidato que tenga los cojones de apoyar esto.
Bana ne istersen yap. Yeter ki onları bırak.
Haz lo que quieras conmigo pero déjalos ir.
Yeter ki... Bir şey söyleme, olur mu?
Oye, no digas nada, ¿ vale?
Yeter ki gıdıklamayın.
Te dire de mi plan de ataque con tal de que no me hagas mas cosquillas.
Evet ama ben sizden ona başka bir iş bulmanızı rica ediyorum, herhangi bir iş, yeter ki uzaklarda bir yerde olsun.
Sí, pero le pido que le halle otro empleo... cualquier empleo, en tanto sea lejos de aquí.
Tanrım, sana 60 dolarlık çek yazarım, yeter ki düş yakamdan.
Por Dios, te haré un cheque por $ 60 si me dejas en paz.
Yeter ki istesin.
Si quiere.
Yemek şirketinden bir eleman alın, ya da nakliyeden, yeter ki devam edin.
Consigue que un proveedor lo haga... tal vez alguien de transporte, solo hazlo.
Umurumda değil, yeter ki seni bir daha yakalamayayım.
No me importa, pero que no te pille haciéndolo otra vez.
Yeter ki ne zaman köprüyü geçip Jersey'e gitse biri onu vuracak diye endişelenmeyeyim.
No quiero preocuparme de que cuando pase por el puente a Jersey le vuelvan a disparar.
Yeter ki iste, seni buradan götürürüm.
Sólo da la orden, y te saco de aquí.
Yeter ki siz ona inanın, yeter ki sözlerime inanın. Ona dayandığınızı mutlaka gösterin.
Deben alabarlo, bendecir su nombre... deben decirle : "Todavía estoy esperando."
Her sevilmeyen, nefret dolu bücür dünyayı ele geçirebilir, yeter ki...
Cada dosis de odio puede gobernar el mundo cuando millones de...
Aslında, hayatının nasıl olacağı umrumda bile değil yeter ki başka bir yerde olsun.
En realidad, no me interesa que vida tengas sólo vivela con otra persona.
- Söz veriyorum, yeter ki çekil.
Te lo prometo, pero quítate.
Yeter ki evden çıkayım.
Cualquier excusa para salir de mi casa.
Git gebert kendini, yeter ki beni ve Howard'ı bu işten uzak tut.
Pues ve a suicidarte y déjanos a mí y a Howard fuera de esto.
Parayı alabilirsin, yeter ki bizi çöz.
Llévate el dinero, sólo desátanos.
"Sen yeter ki bir söz söyle ve ben iyileşeyim."
"Di una palabra y estaré curado."
Yeter ki büyük ve iyi bir şey yap ve kendini yerine koyma.
Sólo hazlo algo grande, bueno y que no sea tú mismo.
Yeter ki şartlarda anlaşalım.
Es cuestión de ponernos de acuerdo.
Yeter ki sonu iyi bitsin.
Todo lo que termina bien está bien.
İnan bana unutacağım. Yeter ki çocuğu aldır.
Lo siento, lo siento.
Ne istersen, yeter ki gel.
Lo que quieras, si vienes.
Belki hanımınızın sevdiği bir şey olur. İsterseniz eve bakın. Yeter ki Bertha Mae'yle benim için özel olan bir şey olmasın.
Puede ver la casa a ver si encuentra algo que le interese a su señora, mientras no sea algo personal nuestro.
Müvekkilim suçlamaları kabul edecek. Yeter ki can güvenliği sağlansın.
Mi cliente aceptará los nuevos cargos siempre que garanticen su seguridad.
Allah ne buyurursa yerine getirmeye hazırdı, yeter ki Jimmy tekrar yürüsün.
Pagaría el precio que Dios quisiera, si permitía que Jimmy volviera a andar.
Evet, ama doğru kişiyi eğitmeye gönüllü olduğunu söyledi. Yeter ki ilk olarak kadın olmalı ve...
Bueno sí, pero dijo que quería entrenar a la persona adecuada siempre que fuera, a : una chica y...
Dükkandaki istediğin yoğurdu alabilirsin yeter ki bu şeyi yanında götür!
Te daré cualquier yogurt del mercado sólo llevate esa cosa cuando te vayas.
"Yeter ki özgür bırak beni."
Si me dejas ser libre
Bak görüyorsun, insan yeter ki yapmak istesin.
Mira, si hay voluntad, hay un camino.
Yeter ki seni aradığında orada ol.
Con tal de que estés allí cuando él llama.
Yeter ki geldiğinde sen orada ol.
Que estés allí cuando él aparece.
Yeter ki bu kelepçeleri aç. Kendimi iyi hissetmem için küçük bir miktar almama izin ver. Sonra ben düzelirim ve sonra konuşabiliriz.
Sólo..... sólo quítame estas esposas.
Oh, bana ne istersen yapabilirsin, yeter ki beni uyandırma.
Oh, haz lo que quieras conmigo, pero no me despiertes.
Yeter ki şu çatlak, sıyırmış teröristi Baltimore Bulvarı'nda bir nükleer bomba patlatmadan önce bulalım. Anlaştık mı?
Detengamos a este loco terrorista antes que detone una bomba nuclear en Wilshire Boulevard. ¿ De acuerdo?
Yeter ki eve yaklaşmayın.
Permanezca lejos de la casa. Volveré a llamarla.
Dedin ki... bir kişi yeter.
Has dicho... que con uno es suficiente.
Her gün, Pazartesiden Cumaya gece ikiden, ertesi gün öğleye kadar denizde kalıyorlar ta ki patron yeter diyene kadar.
Salen en viajes de un día, de lunes a viernes, desde las dos de la madrugada a media tarde, hasta que el jefe dice que es suficiente.
Anlamalısınız ki Tanrı'nın her şeye gücü yeter, O her yerdedir.
Debe entender que el amor de Dios está en todas partes, en todo.