Yüzük traducir español
4,583 traducción paralela
Söz veriyorum, yüzük bir yerden çıkacak.
Te prometo que el anillo volverá.
Elektrik şoku testlerinden, yüzük için gerekli olan parayı çıkaramadım. Başka deneyler yapmam gerekti.
Oh, no conseguí suficiente dinero de las pruebas de choque para pagar el anillo, por lo que tengo que hacer más experimentos.
Sence, seninkine benzeyen bir yüzük alsak Burt farkı anlar mı?
¿ Crees que Burt se daría cuenta si tenemos un anillo que se parezca al tuyo?
Yani, sadece bir yüzük değil. O evliliğinizin simgesi.
Quiero decir, no es sólo un anillo ; es... la clase de cosas que representan tu matrimonio.
Çünkü yüzük istemiyorken, bu küçük şey yeterli olabilirdi.
porque cuando no quería un anillo, esta cosilla insignificante habría estado bien.
Ama şimdi bir yüzük istediğinden, bundan daha iyisini yapmalıyım.
Pero ahora que en realidad quiere un anillo, voy a tener que hacerlo mejor que esto.
Jimmy'ye, bir yüzük alması için ne yapması gerekiyorsa yapmasını söyledim.
Sólo le dije a Jimmy que hiciera lo que fuera para conseguir un anillo.
Masumiyetini sana geri kazandıramayacağım ama en azından yeni bir yüzük almak için para kazanmanda yardımcı olabilirim.
Nunca seré capaz de devolverte tu inocencia, pero al menos puedo ayudarte a conseguir el dinero para otro anillo.
Ve öyle zannediyorum ki Sabrina'nın istediği yüzük de tam olarak böyle bir şey.
Y sé que este es exactamente el tipo de anillo que Sabrina quiere.
Frank, yüzüğün nasıl sunulacağının, yüzük kadar önemli olduğu konusunda haklıydı.
Burt tenía razón en que la proposición es tan importante como el anillo.
Sen bana yüzük verecek misin?
¿ Tienes un anillo para mí?
Lily, yüzük olmadan düğün olmazdı.
Bueno, Lily, no sería una boda sin un anillo.
Vay, dostum, onun üzerine bir yüzük koydu.
Vaya, te puso un anillo.
Asla Ralphie amcam gibi bir parmağıma iki yüzük takmayacağıma söz veriyorum. - Benim için asla külfet olmadın.
Prometí que nunca llevaría dos anillos en el mismo dedo como el tío Ralphie.
- Yüzük bile yoktu.
- Sin anillo.
- Jack otomattan bir yüzük almıştı. - Gördün mü?
Jack me trajo un anillo de una máquina expendedora.
Senin parmağında yüzük var ama onunkinde yok.
Veo un anillo en tu dedo pero no el suyo.
Yüzük bayağı tuzlu gibi duruyor.
El anillo parece bastante caro.
- Yüzük ani oldu herhalde.
El anillo es un poco inesperado.
Yedinci oyunun 4. çeyreğinden bahsediyordum şampiyonluğu garantilemek istiyorsan soru "Deron'ı istiyor musun yoksa istemiyor musun?" değil "bir yüzük istiyor musun yoksa istemiyor musun?" olur.
Hablaba del cuarto cuarto del séptimo juego, cuando aspiras al campeonato, porque la pregunta no es "¿ quieres a Deron o no?" Es "¿ quieres un anillo o no?"
Ona bir yüzük verdin, ne oldu peki?
Le das un anillo, ¿ y qué?
Hangisi daha çok ilgini çekiyor : Saha mı yüzük mü?
Entonces, ¿ en qué estás más interesado las yardas o el anillo?
O çocuk daha büyük birine uygun yüzük takıyor.
Ese chico lleva un Claddagh para un hombre mucho más grande.
Yüzük babasının.
Es su padre.
Kendine pırlanta yüzük alıp sağ eline takarsın kendinden başkasına ihtiyacın olmadığını söylersin.
Te comprarás un anillo de diamantes para ti misma, lo llevarás en tu mano derecha, y te dirás a ti misma que tú eres todo lo que necesitas.
- Yüzük kimde? - Bende.
¿ Quién tiene el anillo?
Dosyasını tekrar inceledim yüzük parmağı kırılmış ama ne üstünde ne de cinayet mahallinde hiç yüzük bulamadık.
He revisado el informe del caso. Era su dedo anular, pero no encontramos un anillo en su cuerpo ni en la escena del crimen.
Sonra da arkadaşların, ondan sonra da kendime bir yüzük aldırırım.
Y después tus amigos, y después voy a hacer que me compres un anillo.
Hepiniz yüzük takmışsınız!
¡ Todas teníais anillos puestos!
Yüzük üreticisi ile görüştük.
Hablé con el fabricante del anillo.
Yüzük sende mi?
¿ Tienes el anillo?
Ve çiçek yaprakları, şampanya ve yüzük?
¡ ¿ Y los pétalos de rosa y el champán y el anillo?
- Yüzük yüzünden, Robin.
Es el anillo, Robin.
Bir kadın nişan yüzüğü taktığında The Hobbit'teki Bilbo Baggins'in Yüzük'ü takması gibi olur.
Cuando una mujer se pone un anillo de compromiso, es como cuando Bilbo Bolsón lleva El Anillo en El Hobbit.
Yüzük seni görünmez yapıyor.
El anillo... te hace invisible.
Parmağında yüzük görüyor musun?
¿ Ves algún anillo en ese dedo?
Kahretsin yüzük!
¡ Maldito anillo!
Barney'yi seviyorum ama bu yüzük işi iğrenç.
¿ Sabéis qué? Quiero a Barney, pero esto del anillo es una mierda.
Edison bana yüzük verdi ve evlenme teklif etti.
Edison me pidió que me casara con él. Me dio un anillo.
İşimiz biter bitmez bu yüzük çıkacak.
Tan pronto acabemos con esto me lo sacaré.
Çılgınları uzak tutmak için yüzük takıyor.
- No. Usa un anillo de bodas para espantar a las locas.
Sana aldığı bu yüzük, nereden aldı? Denny's'deki kıskaç aletinden mi?
El anillo que te regaló, ¿ de dónde lo sacó... de una de esas máquinas con un gancho de Denny's?
Dosyasını tekrar inceledim yüzük parmağı kırılmış ama ne üstünde ne de cinayet mahallinde hiç yüzük bulamadık.
Revisé el expediente. Era el dedo anular pero nunca hallamos el anillo ni en su cuerpo ni en la escena del crimen.
Sonra da arkadaşların, ondan sonra da kendime bir yüzük aldırırım.
Después tus amigos, al final me vas a dar un anillo.
Sanırım katil ondan da bir hatıra aldı, bir yüzük.
Creo que su asesino cogió un trofeo, un anillo, también.
Ama aynı polis baskının üzerinde, Sahtesi yapılmış bir yüzük buldum. Ve kerhanede seri bir katil yakaladım.
Pero descubrí una red de falsificación y capturé a un asesino en un burdel.
Ona bir kilo çikolata ile romantik bir akşam yemeği sunmuştum ve 3 çeyrek karatlık bir yüzük sundum.
Me presenté en nuestra cena romántica con dos libras de cajas de chocolates y un anillo de compromiso de tres cuartos de quilates.
Yüzük takmadığından dolayı fark ettim.
Sí, me he dado cuenta de que no lleva anillo.
Tek önem verdiğim o yüzük.
El anillo es lo único que me importa.
Ve, ah, iki altın yüzük.
Y, dos anillos de oro.
- Yüzük değildir o.
Está mirando un anillo. Déjame ver. ¿ Crees que Edison le ha pedido que se case con él? No puede ser.