English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Z ] / Zayıflıyor

Zayıflıyor traducir español

411 traducción paralela
Kaleden gelen ateş zayıflıyor!
¡ El fuego de la fortaleza se esta debilitando!
Zararı yok değil ama zayıflıyor. Üstesinden gelinebilecek kadar zayıflıyor!
No, ¡ pero bastante atenuado para que el sistema lo resista!
Gündüzleri radyo sinyali zayıflıyor.
No se sintoniza bien de día.
# Rengârenk tarlalarda # Batan güneş zayıflıyor
En los campos el sol se va escondiendo.
İyonizasyon, ana bölgede zayıflıyor.
Falla de ionización en el sector primario.
Ateş zayıflıyor.
El fuego se está apagando.
Zayıflıyor.
Se está debilitando.
Hakanın oteritesi gittikçe zayıflıyor.
El kan está más lento y anciano.
Sinyal zayıflıyor.
No hay eco.
Sinyal zayıflıyor kaptan.
Se desvanece, Herr Kapitän.
Çünkü o gittikçe zayıflıyor, bense gittikçe güçleniyorum.
Se está debilitando y yo me hago fuerte.
Temas zayıflıyor, efendim!
¡ Las hélices disminuyen, señor!
Andrey gittikçe zayıflıyor.
Andrey se está debilitando cada día.
Hafızam gün geçtikçe zayıflıyor.
Me da la impresión de olvidarme todos los días de algo.
Akım zayıflıyor.
La corriente se está debilitando.
Gelmesi gerek, gittikçe zayıflıyor.
Ella debe venir, está muy delgada.
Direncin her geçen gün zayıflıyor.
Tus esfuerzos se debilitan cada día.
Ey Denizler Tanrısı, rüzgar bizi terk ediyor. İnsanlarımız zayıflıyor ve ölüyorlar.
Dios de las Aguas, los vientos se van, los hombres se debilitan y mueren.
- Zayıflıyor.
Se está debilitando.
Lakin bu demek oluyor ki bedenim zayıflıyor.
Pero eso significa... que mi cuerpo se debilita.
Ama pazarlık durumum her geçen saniye daha da zayıflıyor!
pero mi posición de negociación está debilitándose cada segundo.
Deflektör ekranımız zayıflıyor.
El deflector pierde potencia, señor. No la podremos proteger más.
Sinyal zayıflıyor.
Su señal es cada vez más débil.
Olumsuz tarafım revirde kontrol altında. Kararsızlığım gitgide artıyor ve irade gücüm hızla zayıflıyor.
Mi yo negativo, atado en la enfermería mi propia indecisión, aumentando.
- Yörüngemiz zayıflıyor.
- La órbita está cayendo.
- Zayıflıyor kaptan.
- En declive, capitán.
Etkenler zayıflıyor.
Las variantes descienden.
Kalkanlar zayıflıyor.
Los escudos se debilitan.
Saptırıcılar dayanıyor ama zayıflıyorlar.
Los deflectores resisten, pero se están debilitando.
Mr. Spock yörüngemiz zayıflıyor.
Decae la órbita, señor Spock.
- Spock, yörünge durumumuz nedir? - Zayıflıyor kaptan.
Sr. Spock. ¿ Cómo está nuestra posición orbital?
Etkenler zayıflıyor.
Las variaciones desaparecen.
Dilityum kristalleri zayıflıyor.
Los cristales de dilitio se deterioran.
Kalkanlar dayanıyor ama zayıflıyor.
Los escudos están debilitados.
Okumalarımız enerjinizin çok azaldığını gösteriyor, kalkanlarınız da zayıflıyor.
Nuestras lecturas confirman que casi no tienen potencia ni escudos.
Bölgeye ne kadar ilerlersek, hayati fonksiyonlarımız o kadar zayıflıyor. Neden olduğuna dair hiç fikrim yok.
Mientras más nos adentramos en esta zona de tinieblas más se debilitan nuestra funciones vitales y no tengo idea de por qué.
Tereddüt etmiyorum kararlılığım zayıflıyor.
No cederé ni un ápice en mi propósito.
- Aktarım zayıflıyor.
- La transferencia se debilita.
Acele etseniz iyi olur, nişan alma kabiliyetim gitgide zayıflıyor.
Es el decisivo. Mi objetivo está cada vez más claro.
Gözlerim zayıflıyor mu acaba?
¿ Se han debilitado mis ojos de adulto?
Kederden gözlerimin feri sönüyor,.. ... zayıflıyor gözlerim düşmanlarım yüzünden.
Mi cuerpo se ha consumido en la aflicción... y ha envejecido a causa de todos mis temores.
Vurma sesleri zayıflıyor ama gidecek iki yön var gibi görünüyor.
El golpeteo se hace más débil, pero parecen haber dos direcciones a seguir.
Ana devrem patladı, ve her iki beslememde zayıflıyor.
Mi circuito principal está roto y han fallado los secundarios.
Devrelerim zayıflıyor.
Mis circuitos están fallando.
Sert kasların dokuları zayıflıyor pulluktaki kırlaşmış öküz gibi ve artık gece düştüğünde arkamda iki kanat ışıldamıyor.
Los tejidos de duros músculos debilitados... como el canoso buey en el arado. Cuando cae la noche ya no... brillan dos alas detrás de mí.
Vay, döğüşün zayıflıyor.
Bendecidme cobardón.
Yabancı düşman bizi yoketmeye çalışıyor bizim aptallıklarımız ve zayıflıklarımız sayesinde.
El enemigo extraterrestre quiere destruirnos con nuestra estupidez y debilidad.
İnsanlar bunu zayıflık işareti olarak algılıyor.
La gente lo toma como una señal de debilidad.
Bu hepimizi korkutuyor. Zayıflığımızı ortaya çıkarıyor.
Nos hace sentir asustados, vulnerables.
- Yörüngemiz zayıflıyor.
Estamos saliendo de órbita.
Bu yalnızca zayıflıktan kaynaklanıyor.
Es sólo debilidad.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]