English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Z ] / Zayıftır

Zayıftır traducir español

261 traducción paralela
Midem biraz zayıftır.
Tengo un estómago delicado.
Şimdiden söyleyeyim, şurada duran Ruby'nin sinirleri biraz zayıftır.
Os aviso de que Ruby, el de la pistola se pone muy nervioso.
- Evet, bayım. Katırım zayıftır başına da böyle birşey geldi işte ve benim kesinlikle bir katıra ihtiyacım var.
Así es, mi mula es muy sentimental y me echará mucho de menos.
Bazı kahramanlar zayıftır.
Sigfrido tenía su punto débil en la espalda.
Kendisi güçlü ama beyni zayıftır
De fornida espalda pero de débil cerebro
Abim çok zayıftır.
Mi hermano mayor está demasiado débil.
Biliyorsunuz babasının sinirleri biraz zayıftır.
Te diré otra cosa. Su padre tiene los nervios muy sensibles.
Kadınlar doğuştan zayıftır.
Las mujeres son débiles por naturaleza.
Çünkü insanoğlu zayıftır.
Porque los hombres son débiles.
- Damak zevki zayıftır.
Tiene poco sabor.
O da benim gibi zayıftır.
Es flaca como yo.
Kanatları gelişmiş olmasına rağmen uçuş kabiliyeti zayıftır ancak çok hızlı koşabilir.
A pesar del desarrollo de sus alas, apenas puede volar pero corre muy rápido.
Hafızam zayıftır, ama son derece önemli konular için değil.
Me falla la memoria, pero no para temas de suma importancia.
İnsanın kararı ne kadar zayıftır, özel olarak dişininki.
Qué frágil es la mente humana, sobre todo la femenina.
Şunu aklından çıkarma, Bob. Toplumun hafızası zayıftır.
Recuérdelo, Bob, el público tiene mala memoria.
İsim hafızam biraz zayıftır.
Soy muy malo para recordar nombres.
Ayrıca seyircinin de hafızası zayıftır, onun gibi yükselen bir yıldıza rağmen.
Y además, el público se olvida muy pronto de los que suben como él.
Çocuklar zayıftır, ama İsa güçlüdür.
Ellos son débiles, pero Él es fuerte.
Bu ayılar koku almakta çok zayıftır... fakat gözleri bir şahin gibidir.
Esto toma mal olor pero los ojos de un halcón
Ve parayı seven biri her zaman zayıftır.
Y por tanto es vulnerable.
Buşmanlar oldukça ufaktır, ve silahları zayıftır.
Los habitantes de esta área son pequeños, y sus armas son muy débiles.
- Hafızam zayıftır.
Mi mente olvidar.
"ama küçük bir nesne iseniz ufak bir gezegen..." "... yer çekimi zayıftır... " "... ve küreden farklı bir şekil ortaya çıkabilir. "
Pero con un objeto pequeño, un mundo diminuto la gravedad es baja y podría ser distinto de una esfera.
Kızınız ise, bana öyle geliyor ki... Şöyle diyeyim, öbür bilim dalında da biraz zayıftır.
Con su hija, tengo la sospecha que es realmente... déjeme decir, un poco débil en todo.
Cajunların hafızaları zayıftır.
La memoria de los inmigrantes es corta.
Bağışlayın, hafızam zayıftır.
Perdone, me falla la memoria.
Benim yetiştirildiğim yerde suçlular... suçlular çok zayıftır.. .. dürüstçe davranmak için çok zayıftır.
Me educaron para creer que los criminales eran demasiado débiles para vivir honradamente.
Vücudum, zayıftır.
Mi cuerpo es débil.
- İnsan karşısında zayıftır
Vamos, Malloy.
Korkma, görme yetisi zayıftır ve gözlük kullanmaz.
No temas ; su vista es defectuosa y no lleva gafas
Bir çok kişi, kabul ediyorum, zayıftır.
Mucha de esta gente, lo admito, es falsa.
Kan bağı, paradan daha zayıftır.
Los lazos de sangre son menos fuertes que los del dinero.
Pat'in bünyesi zayıftır.
Pat es de constitución débil.
Beş dakikadan ne çıkar ki. Zaten zayıftır, bir makineli tüfeğin üstüne oturur.
Por 5 minutos no nos moriremos ella está flaca y cabrá atrás con esas ametralladoras.
İnsan güçlü ya da zayıftır.
Los hombres son fuertes o débiles.
Çok zayıftır. Şakaydı.
Es muy pequeñito, así que, ya sabe, es una broma.
Bazı görüşlerin aksine, diğer gece yaratıkları gibi vampirler de gündüz hareket edebilir ancak doğal vakitleri olmadığı için güçleri zayıftır.
El vampiro, como toda criatura de la noche puede moverse durante el día, pero sus poderes se debilitan.
İnsan bedeni içinde zayıftır.
Así que es vulnerable a las debilidades humanas.
Çocuklar zayıftır. - Bu çocuk değil.
, es un niño indefenso.
Neye baksa hor görür. Aklı dersen, kendini dev aynasında görür. Kendi dışında zayıftır herkes.
Desprecia lo que ve y cotiza tan alto su ingenio, que para ella, lo demás no cuenta.
Tüm erkekler zayıftır.
Todos los hombres son débiles.
Sevgiye karşı çıkanlar, zayıftır. Bunu biliyorum.
Aquéllos que se oponen al amor, son débiles.
Zayıftır.
Es débil.
Bir Yahudi zayıftır.
El judío es débil.
Din bilgim biraz zayıftır.
No entiendo mucho de religión.
İtalyanlar zayıftır.
Los italianos eran débiles.
Zayıf bir boksör içki içse de içmese de zayıftır.
¡ Un mal boxeador será malo beba o no beba!
- Annesi zayıftır.
- Su madre es delgada.
Her ne kadar ruhumuz razı gelse de bedenimiz zayıftır.
Asi que el alma puede, pero la carne es débil.
Onun kondisyonu zayıftır.
Está fuera de forma.
Hafızamız zayıftır.
Nuestra memoria es breve.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]