English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Z ] / Zorlanmak

Zorlanmak traducir español

82 traducción paralela
Ona bunu siz mi yaptırdınız? Ben onu zorlar gibi yaptım, o da zorlanmak ister gibi yaptı.
Yo solo fingí que le obligaba y él que se sentía obligado.
Teşekkür ederim bayım. Ama izin verin şunu da ekleyeyim ben aynı zamanda ne istemediğimi de bilirim, ve acele karar vermeye zorlanmak istemiyorum.
Gracias, pero déjeme añadir que también sé lo que no quiero.
- Zorlanmak mı? Kaleyi mi kastediyorsun?
- Luchar contra el fuerte?
Parası önemli değil. Almaya zorlanmak istemiyorum, o kadar.
No me gustan que me vendan algo que no quiero.
Zorlanmak istemem. Toprağın yumuşak olduğu bir yer bulmalı.
Busquemos un sitio donde la tierra esté blanda.
Zorlanmak?
¿ Cómo?
Gonzo ve yozlaşmış yetkililerin arkasından neden gittiğini anlayabiliyorum... Ama bu adamın tek suçu Gonzo tarafından zorlanmak...
Puedo entender porque perseguía a Gonzo y a los oficiales corruptos pero el único crimen de este hombre es haber sido forzado por Gonzo...
Ama zorlanmak istemiyorum.
No quiero que me obligue a elegir.
Bir şeyler hissetmeye zorlanmak.
Coaccionados para sentir algo.
Zorlanmak hoşuna gitmiyor.
No te gusta que te presionen. Haz algo. ¡ Mándame a la mierda!
Sucuk pişirmeye zorlanmak beni delirtiyor.
Forzarme a hacer pollo pepperoni me vuelve loca.
Zorlanmak mı?
¿ Dificultad?
Bizler sizin topluluğunuza karışmaya zorlanmak istemiyoruz.
- No quieran imponer su sociedad.
Bu kadar zorlanmak için çok gençsin.
Es usted muy joven para ser tan testaruda.
Sizin için korkunç olmalı, onlardan biri haline gelmek, Yıldızfilosu hakkındaki engin bilginizi... Borg'lara yardım için kullanmaya zorlanmak.
Debió ser horrible para usted convertirse en uno de ellos verse obligado a usar sus vastos conocimientos sobre las operaciones de la Flota para ayudar a los borg.
"Katlanmaya zorlanmak" Risa.
Ah, "Obligado a quedarse".
kendi geçmişini silmeye zorlanmak... nasıl bir şey?
¿ Se imaginan lo que es verte forzado... a borrar tu propio pasado?
Gerçekten de aptalca giyinip, tam anlamıyla iğrenç bir müzik dinlemeye zorlanmak mı istiyorsun?
¿ Quieres arreglarte para que un idiota pervertido te manosee mientras bailas la música de una banda cuyo nombre es "perdedor"?
Ayrıca ölüm tehdidi altında Cappisade Polis Karakolu için güvenlik kulübesinde durmaya zorlanmak bana göre iyi vakit geçirmek değil.
Además, el ser amenazado de muerte para estar en la caseta, no es mi idea de diversión.
Zorlanmak bazen iyidir.
Es bueno para fortalecernos.
Gizlenmeye zorlanmak.
- Obligado a ocultarme.
Paylaşmak zorlanmak değildir.
Eso no significa tomarse el trabajo.
Bugün buraya Huckleberry Finn'i evlenmeye zorlanmak için toplandık.
Estamos reunidos aquí hoy para obligar a este hombre... Huckleberry Finn, a contraer matrimonio.
Ana eve geçmeye zorlanmak bir şey ama artık büyük ev minicik gelmeye başladı.
Una cosa es verse forzado a mudarse a la casa grande pero ahora la casa grande se siente muy chica. Mi abuela en todas partes.
Korunma karşılığında yiyecek ve barınak sağlamak ayrı bir şeydir ortada önceden böyle bir ilişki yokken, barınak sağlamaya zorlanmak ise apayrı bir şey. Kimi böcekler, bir bitkiyi kendilerine barınak olmaya zorlayabiliyor. Bunlar mazı yapıcılardır.
Es una cosa proveer comida y albergue a cambio de protección pero es muy diferente ser obligado a proveer un hogar donde antes no había ninguno pero algunos insectos tienen la habilidad de obligar a una planta a hacerlo
§ Bir hiçken, bu yerküreye imzamı bırakacak kadar yükseldim § § Böylece diğerleri zorlanmak zorunda kalmayacaktı § § Müziği kanal olarak kullandım §
De la nada, salí adelante para dejar mi huella en este planeta retribuyéndole a otros y evitando así que pasaran por lo que yo pasé usando la música como conducto.
benimle zorlanmak hakkında konuşmaya bile cüret etme, Buddy.
Ni te atrevas a hablarme sobre ser forzado, Buddy.
Evlilik, hayatın boyunca hep aynı kadınla sevişmeye zorlanmak anlamına gelmiyor mu?
El amor no es cuando se te obligada a tener sexo Con la misma mujer por el resto de tus dias?
Ve Japon sömürgecilere yemek yapmaya zorlanmak istemediğinden,... kendi elini bu bıçakla kesti.
Para impedir que lo obligaran a cocinar para los colonizadores japoneses Se cortó su propia mano.
CIA'in tahminlerine göre, her yıI elli bin ile yüz bin arası kız ya da erkek çocuk ve kadın satıImak veya seks işçiliğine zorlanmak için Amerika'ya kaçırıImakta.
LA CIA CALCULA QUE ENTRE 50,000 Y 10,000 JOVENCITAS, JOVENCITOS Y MUJERES AL AÑO SE TRAFICAN A LOS EE.UU.
En azından biraz zorlanmak herkes için iyi olurdu, onlara bir kaç şey öğretirdim.
Hubiera cavado un pequeño agujero para meterlos, el desierto me enseñó esa treta también...
Sınırlar zorlanmak için vardır.
Lo límites existen para ponerlos a prueba.
- Gerçekten korktuğun ne? Küçük bir odada tıkılıp kalmak ve zaman dolana kadar gevezeliklerini dinlemeye zorlanmak.
A estar atascado en una pequeña habitación y ser obligado a escucharte cotorrear hasta el fin de los tiempos.
Arkadaşlarınızı vurmaya zorlanmak istemezsiniz, değil mi?
No se quieren ver forzados a dispararles a sus amigos, ¿ o sí?
İstediğim şey, birşeylerin merkezinde olmak zorlanmak ve ilham almak.
Lo único que quiero es estar en el centro de las cosas. Ser competitiva e inspirada.
Anbu Black Ops'a katılmanın bir sürü kötü görev yapmaya zorlanmak anlamına geldiğini biliyoruz.
Entendemos que el haberte unido a los Anbu significa tener que cumplir con todo tipo de tareas pesadas.
8 saat boyunca fizikmen zorlanmak yok.
No coacciones físicas Por las proximas ocho horas
Yapmak istemedigin bir seyi yapmaya zorlanmak? Denileni yapmazsan, sevdigin birinin aci cekecegini bedel odeyecegini bilmek?
Ser forzado a hacer algo que no quiere hacer sabiendo que si no lo hace alguien que quiere va a sufrir.
Bazen insanlar biraz zorlanmak isterler.
Bueno, a veces la gente quiere que se la presione un poco.
Küçük Suzy Sona artık zorlanmak zorunda değil.
La pequeña Suzy Sona no jugaba tan duro por nada.
Zorlanmak mı?
¿ Mal?
- Zorlanmak mı?
- ¿ Problemas?
Beni yanlış anlama hala bunun için dövüşmek istiyorum ama ana maça geçmeden bu kadar zorlanmak istemezdim.
No me malinterpretes. Aun así opondré resistencia, pero podríamos haber ido a algún casino antes del evento principal ¿ sabes a lo que me refiero?
Bu onları feci kızdıryor, değilmi? - Ordan dökülmeye zorlanmak?
Que las vuelques ahí también las enfurecerá, ¿ no?
Düşmanının hayatını kurtarmaya zorlanmak zor olmalı.
Debe ser difícil verse forzado a salvar la vida de su enemigo.
Loker, Torres'in demek istediği biraz zorlanmak ve kamçılanmak istediği. Deneyimle.
Torres dice que ella necesita sentirse estimulada y desafiada por la experiencia.
Beni zorlamasına bile gerek olmadı, çünkü zorlanmak da ayrı bir zevkti.
ni siquiera me estaba lanzando... sino disfrutar de ser lanzado.
Gölgelerde yaşamaya zorlanmak.
Forzado a vivir la vida en las sombras.
Ayrılmak ve ayrılmaya zorlanmak farklı şeyler.
Dejar y ser empujado son dos cosas diferentes.
Sana kanun hakkında bir şey söyleyeyim. Kanun zorlanmak için yapılır.
Las leyes deben ser desafiadas.
Korunma karşılığında yiyecek ve barınak sağlamak ayrı bir şeydir ortada önceden böyle bir ilişki yokken, barınak sağlamaya zorlanmak ise apayrı bir şey.
Y a estos primeros enredos verdes vinieron los animales en busca de comida.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]