English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Z ] / Zorundaydim

Zorundaydim traducir español

33 traducción paralela
Denemek zorundaydim.
Tenia que intentarlo.
Oradan kaçmak zorundaydim.
Tenía que salir de allí.
Tanismak için yaniniza gelmek zorundaydim.
tenia que venir a conocerte.
Daha önce kalmani istedim çünkü kurallar gereği bunu yapmak zorundaydim.
Antes he hecho el discurso... ... porque es la regla. Me obligan a hacerlo.
Üzgünüm kaçmak zorundaydim.
Perdóname, pero necesito que te vayas.
Tesekkürler. Birakmak zorundaydim Anketlerde kaydirma yapiyordum.
Gracias.
Bir daha asistanimla yatmayacagina emin olmak için yapmak zorundaydim.
- Tuve que hacerlo. Para asegurarme de que no te tirarías a otra de mis ayudantes.
Yapmak zorundaydim.
Tengo que hacer esto.
Ama kendimi kontrol zorundaydim basarili olmak.
Pero para tener éxito tuve que controlarme.
Kitabi masaya koymak zorundaydim.
Tenía que poner el libro en la mesa.
Ve seni oradan cikarmak zorundaydim.
Tenía que sacarte de ese lugar.
Secmek zorundaydim. Oburturlu senin sevdigin sacma spor seylerini izleyecektik.
Tenía que hacerlo porque sino hubiéramos acabado viendo esas tonterías de deportes que tanto te gustan.
Tamam, dinle, Yapmak zorundaydim. Benim sevgilimle yatti ve o...
Mira, tenía derecho, se acostó con mi chico...
Seninle görüsmeyi kesmek zorundaydim.
Tenía que dejar de verte.
Kistirmak zorundaydim.
Tuve que culparle.
Hüküm giydirmek zorundaydim yoksa yoldan iyice çikardim.
Debla tener una condena, o no tendría trabajo.
Her sey, kazanmak zorundaydim.
Tenla que ganar a toda costa.
Böyle bir günde bir ara yemek yemek zorundaydim çünkü.
Con el día que llevo. Tenía que comer en algún momento.
Casey! Cece. Yeni gelismis Schmidt'i kontrol etmek zorundaydim.
Casey! Tengo que hechar un vistazo al nuevo Schmidt.
Bu benim hayalimdekinin bitik haliydi, ama kabul etmek zorundaydim, çok memnunum ( argo )...
No era el vehículo de mis sueños, pero debía admitir que estaba entusiasmada...
Bunu yapmak zorundaydim, tamam mi?
Tenía que hacerlo, ¿ vale?
Pekala, migdemde bir sorun var. Ve umumi wc leri kullanamadigim icin, eve gitmek zorundaydim.
Tengo problemas estomacales y no puedo usar baños públicos.
Ona burada oldugunu haber vermek zorundaydim.
No. Tengo que decirle que estuviste aquí.
Ailemi ve çocuklarimi korumak zorundaydim.
Tenía que proteger a mi familia.
Dolayli zararlarimiza gelince, kaybimizi azaltmak zorundaydim.
En cuanto a nuestro daño colateral,
Isimi yapmak zorundaydim.
Tuve que hacer mi trabajo.
Bunu burada söylemek zorundaydim.Çünkü beni duyduysa benden nefret etmeyi birakacagini biliyorum.
Yo sólo tenía que decir esto porque sé que si ella me escuchó que iba a dejar de odiarme.
Yardim etmek zorundaydim.
! Tenía que ayudar...
Bir sey yapmak zorundaydim.
Tenía algo que hacer.
Senin için bir seyler yapmak zorundaydim.
Tenía algo que hacer por ti.
Riskin farkindayim ama denemek zorundaydim.
Sabía el riesgo. Tuve que intentarlo.
Bunu kabullenmek zorundaydim.
Tuve que aceptarlo.
Herkesi hayatta tutabilmek icin bunu da kabullenmek zorundaydim.
También tuve que aceptarlo, para poder manteneros vivos a todos.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]