Ölmeyeceksin traducir español
797 traducción paralela
Oh, hayır. Ölmeyeceksin.
No, no morirás.
Ölmeyeceksin. Ufacık bir yaran var.
Son sólo heridas pequeñas.
Tatlım, sen ölmeyeceksin.
Querida, no vas a morir.
Tabi ki ölmeyeceksin. böyle şeyler düşünmemelisin
Por supuesto que no va a morir. No debe pensar en ello.
Aciz bir hırsız gibi ölmeyeceksin. Sahip olduğun tüm onurla öleceksin.
No morirás como un humilde ladrón, sino con el honor que te mereces.
Ölmeyeceksin, baba.
No morirás, papá.
Hayır, ölmeyeceksin.
No, no vas a morir.
Ölmeyeceksin Joe.
No morirás, Joe.
- Hayır, ölmeyeceksin.
- Claro que no.
- Ölmeyeceksin.
- Moriré. - No morirás.
Ölmeyeceksin.
No morirás.
Ölmeyeceksin.
No vas a morir.
Ölmeyeceksin.
Usted no morirá.
Ölmeyeceksin, onunla savaşmak zorunda kalmayacaksın.
- No morirás. No tendrás que pelear.
Ölmeyeceksin yaşlı timsah.
No vas a morir, viejo cocodrilo.
Ölmeyeceksin.
No lo harás.
Merak etme, ölmeyeceksin.
No te preocupes, no vas a morir.
Ölmeyeceksin.
No te vas a morir.
ama ölmeyeceksin!
Pero Ud. no va a morirse.
Yaran ağır değil Bahar. Ölmeyeceksin...
No morirás.
Eğer bir açıklama yazarsan..... Shimazo Ölmeyecek... .. tabiiki sen de ölmeyeceksin.
Si escribes una declaración entonces Shimazo no tendrá que morir y tú tampoco.
Ama sen ölmeyeceksin.
Tú en cambio no.
Ölmeyeceksin, Pilar, söz veriyorum.
No vas a morir, Pilar, te lo prometo.
Ölmeyeceksin.
No vas a morirte.
Sen henüz, ölmeyeceksin.
No te mataré... todavía.
Tek başına ölmeyeceksin.
No morirá solo.
Hayır ölmeyeceksin, beni erkek yapacaksın.
No, no morirás, me harás un hombre.
- Ölmeyeceksin.
Una cosa, teniente :
Pekâlâ, hiç değilse bugün ölmeyeceksin.
Al menos no morirás hoy.
Sen ölmeyeceksin.
No te vas a morir.
- Akıllı ölmeyeceksin ama.
- No morirás de forma razonable.
Onun gibi ölmeyeceksin.
No morirás como él.
Hayır, ölmeyeceksin.
No, no morirás.
Sen sıcak yatağında ölmeyeceksin.
Oye, Lulú. Tú no te vas a morir en una cama, ¿ sabes?
- Ölecek miyim? - Hayır, ölmeyeceksin.
- ¿ Voy a morir?
Sen ölmeyeceksin. İnsanlar ölecek.
El pueblo muere, no ustedes.
Ölmeyeceksin değil mi?
No va a morir, ¿ verdad? Vete a casa, hijo.
Hem benim de ihtiyacım var, Roberto dönmeden ölmeyeceksin.
También necesito tu ayuda, no te morirás si no está Roberto.
Hayır yavrum, ölmeyeceksin.
No, hijo mío, no te vas a morir.
Tabii ki yavrum... ama ölmeyeceksin.
Pues claro que te irás al cielo... pero no te vas a morir.
Sanırım ölmeyeceksin.
Creo que vivirás.
Ama ölmeyeceksin kızım, buna söz veriyorum.
Pero no perecerás, muchacha, eso te lo aseguro.
Tam olarak ölmeyeceksin nasıIsa.
No morirás exactamente.
Pekala, ölmeyeceksin.
Está bien, no morirás.
- Sen ölmeyeceksin, dostum.
No morirás amigo.
Asla ölmeyeceksin.
No puedes morir.
- Sen ölmeyeceksin değil mi baba?
- Tú no te morirás, ¿ verdad, papà?
Sen öyle sıkıcı bir şekilde ölmeyeceksin.
Pero tú Marcauillou, tú no vas a tener una muerte aburrida.
Hayır, ölmeyeceksin.
No, no te va a pasar nada.
Anneciğim, hiç ölmeyeceksin, değil mi, anneciğim? - Ne tatlı.
Tenía a raya a todos los chicos del barrio, y adoraba el deporte.
Asla ölmeyeceksin.
No morirás.