English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ Ü ] / Üstünde

Üstünde traducir español

20,164 traducción paralela
Çim hokeyi oynuyorsanız sahanın üstünde değil alt tarafında bulunacaklardır.
Si estás en el campo de hockey, ellos van a estar en el campo inferior, no en el superior.
Bu destede üstünde adın yazılı bir kart var, değil mi?
Aquí hay una carta con tu nombre, ¿ sí?
Ve dolabın üstünde 20 dolar var.
Y hay $ 20 dólares en el refrigerador.
Fırlatma, sapma ve yuvarlama üstünde kontrol veriyor biraz.
Me da algo de control sobre inclinación, guiñada y balanceo.
- Yeni bir numara üstünde çalışıyorum.
Trabajar en el truco nuevo.
Yılın başlarında parçalanmış hayvanların üstünde vardı.
Fue en animales mutilados a principios de este año.
- Bardağın üstünde yazıyor. Daniel!
Está en la taza. "Daniel".
tacın üstünde güzel duruyor istersen alabilirsin
Tu anilla se te ve muy bien. Puedes quedártela si te gusta.
Seni seviyorum Alec ama hey heylerin hep üstünde.
Te quiero, Alec, pero tienes un interruptor que siempre está encendido.
"'Dennings kendinden geçerken Sharon'a dedi ki, burada sanki'bir yaratık pubik kılı var, içeceğimin üstünde yüzen'
"Dennings se remarca así, al pasar", dijo Sharon, "que parecía tener", cito : "Un extraño vello púbico flotando en mi ginebra".
Polis, Sıfır Noktası'nda üstünde ismi yazılı bir plak verdi.
La Policía le dio una placa en la Zona Cero con su puto nombre en ella.
Çevredeki binalar yıkılırken Molozların üstünde rakiplerle kapıştık
Pelamos con nuestros rivales en escombros. Mientras los edificios se derrumbaban.
Keçi üstünde gidersen 1600 km bile olabilir.
Equivale a mil si viajas en cabra.
O bölümün üstünde biraz da çalışmamız gerekebilir.
Quizá debamos trabajar un poco esa parte.
Eğer götünün bana hala borcu olmasaydı senin üstünde gerçek tabanca kullanabilirdim, beyaz çocuk.
Si no me debieran dinero, podría haber usado una pipa contigo, blanco.
Bu proje üstünde çalışan, orada olabilecek bir kadın görmemiz çok önemli.
Es importante que veamos que una mujer puede estar trabajando en el proyecto.
Tüm bunların üstünde miyiz? Nasıl olabiliriz?
¿ Acaso estamos por encima de esto?
Tanrım, aynı kıyafetle bir kütüğün üstünde mi onlar?
Dios mío, ¿ están en alguna secta de vaqueros iguales?
İş üstünde yakalanmışsın!
¡ Te pillaron tocándote!
â ™ ª Ağacın üstünde sallan bebeğim â ™ ª
Duérmete, bebé, en la copa del árbol
Halka açılmadan 10 milyar doların üstünde hisse yapmış bir şirketten bahsediyoruz.
Una empresa que vale más de $ 10.000 millones antes de salir al mercado.
- Bir gözün üstünde olsun işte öldürmemek anlamında.
Tú estate pendiente... al estilo no asesino.
Küçük bir gerçek üstünde diretiyor çünkü fiziksel olarak kanıtlanamaz, diyor ki " Pekala, o zaman bu her şeyi şüpheye düşürür.
Se apodera de un hecho minúsculo... y como no puede probarse físicamente, dice, " bueno, entonces eso pone todo en duda.
Yerlerde yuvarlanır, çimlerin üstünde yemek yer ve kareli battaniyenin üzerinde kestirirdik.
Paseábamos, comíamos en el pasto, dormíamos la siesta... Sobre la manta escocesa.
100 metreyi kız kardeşimin evinde izledim, yolun üstünde.
Vi los 100 metros en la casa de mi hermana, que queda arriba.
Genç bir adamsan ve yeteneğin yoksa ya da yeteneğin üstünde çalışmak istemiyorsan o zaman yapma.
Si eres un hombre joven y no tienes el talento o no quieres desarrollar tu talento, entonces no lo hagas.
Gözümü üstünde tutmaya çalışacağım.
Bueno, intentaré estar atenta.
Dixieville'de başımın üstünde yeriniz var diyorum.
Os digo que sois bienvenidos en Dixiville,
Michelle'in üstünü et kancasında değiştirmiştim, sen ve D.J. hoparlörlerin üstünde go-go dansı yapıp bütün gece dondurma ve pizza yemiştiniz.
Cambié a Michelle en un estante, y tú y D.J. bailaban go-go arriba de los amplificadores, y comieron helado y pizza toda la noche.
Gözüm üstünde, Popko.
Te estoy vigilando, Popko.
Hank, Sausalito'da su üstünde yaşıyor. Şirin bir...
Hank vive en el agua en Sausalito, en una linda...
Birinin mööleri üstünde.
Te veo un poco "muuustia".
Buradaki güçlü kuvvetler İş üstünde
Hay fuerzas poderosas funcionando aquí, y no intento jugar con ellas.
Burada çok fazla suçlularla karşılaşmıyoruz lakin feribot ne zaman buraya gelse istim üstünde hissediyordum.
Hay pocos crímenes aquí. Pocos matones. Siempre pensé que estábamos algo vulnerables... de cara a los que desembarcan del ferry.
Sanırım zengin ve ünlü olmak herkesin üstünde işe yaramıyor?
Ser millonario y famoso no funciona con todas.
- Barda yardım etmek istersen başımın üstünde yerin var demiştim.
Te dije que si querías ayudarme con el bar, eras más que bienvenida.
Dünyanın içinde miydim, üstünde mi, bilemiyordum.
No sabía si estaba adentro de la tierra o arriba.
Bazen üstünde yatıyordum.
A veces dormía encima.
Sizi duvarın üstünde kullanabilirler o halde.
Entonces os pueden utilizar en la muralla.
Hedefini gez dediğimiz şu ufak çıkıntının üstünde tut.
Tú coloca el blanco debajo de la muesca que lleva la mira.
Bir grup militan üstünde çalışıyorduk.
Sí, bueno, estábamos trabajando en una milicia.
VIP'in üstünde yüzeye çıktığında aktive olması gereken bir izleme cihazı varmış.
Hola. El VIP tenía un sistema de rastreo que debió activarse cuando salieron de los túneles.
İçki istiyorum, ve seni istiyorum güzelim, dizlerinin üstünde, eteğin havalara uçarken!
Requiero brandy y te requiero a ti, mi amor, de rodillas, ¡ con las faldas subidas hasta la cabeza!
Halkla İlişkiler bölümü deniz hayvanlarının korunması üstünde çalışıyor.
PR Department promueve la reserva natural de animales marinos.
Gelmiş geçmiş en büyük keşif olabilecek bir şeyin üstünde oturuyoruz şu an.
Estamos en posesión de lo que podría ser el mayor descubrimiento de todos los tiempos.
- Masanın üstünde.
- Jarvis, ¿ dónde está el teléfono?
SSR'ı kanunu uygulamaktan alıkoyacak meşru bir sebep yok. Kanunun üstünde olduğunu düşünen kişilerce bile.
No hay una razón legítima para detener a la Reserva Estratégica Científica de ejercer la ley, incluso para aquellos que creen que están por encima de ella.
Anahtar üstünde.
La lleva encima.
Neden ellerin kızın üstünde kardo?
Yo! , ¿ Por qué le pusiste las manos encima, bro?
Yapılacaklar listemin en üstünde.
Es mi prioridad número uno.
Umudunu üstünde tut.
Te mantienes en la esperanza.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]