English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Ilgılı

Ilgılı traducir español

705 traducción paralela
Her nasıl olduysa o gece arkadaşlarını kaybetmeyi başardı. Üstüne üstlük Komançiler gidip atları almışlar bu yüzden çok açtı ve çılgına dönmüştü. Hiçliğin ortasındaki bir grup ağacın içinde o koruda böyle sürünmüş.
De alguna forma en la noche había perdido a sus amigos y aparte de todo los comanches les robaron los caballos estaba hambriento, delirante y se arrastraba en este lodo en un grupo de árboles en el medio de la nada metido en ese océano de mierda y ahí halló la religión.
Bir dahi, büyük aşkına karşılık alamazsa çılgına döner.
Cuando a un genio le niegan su gran amor, se vuelve loco.
Çılgın adamımız da Barelli'nin bıçağını kullanmadı. kullandığı kendi kılıcıydı.
Además, el loco no habría usado el cuchillo de Barelli... de haber tenido uno en su funda.
Myra, ikimiz de çılgın gibi başarılı olduk. - Dünyanın tepesindeyiz, değil mi? - Kendini iyi hissediyorsun, değil mi?
Myra, somos un par de brillantes triunfadoras sentadas en la cima del mundo, ¿ no te parece?
Özür dilerim. Bu size biraz çılgınca gelebilir ama nasıl başlayacağımı bilemiyorum.
Disculpe, esto puede parecer una locura.
- Aslına bakılırsa Washington Square'deki çok çılgın bir partiye gidiyordum.
- De hecho voy a una fiesta de locos en Washington Square.
Beş ya da altı yıl önce bir kaç kişiyi öldürdüğü yönünde çılgınca bir fikri var.
Tiene la manía de que mató a dos personas hace cinco o seis años.
Böyle çılgın fikirlere nereden kapılıyorsun?
¿ De dónde sacas esas ideas descabelladas?
Savcılık tarafından kesin olarak şunu ifade etme yetkisine sahibim : savcılığımızın görüşüne göre Wiecek'in lehine ileri sürülen olgular onun adaletin yanılgısının bir kurbanı olduğunu göstermemektedir.
Estoy autorizado por la procuraduría para afirmar categóricamente... que en nuestra opinión, los hechos presentados en defensa de Wiecek... no indican que fue víctima de un fallo injusto.
Hayır, bize nasıl geldiyse oradan başlayalım. O çılgın birinci günden.
Lo haremos desde el principio, empezaremos por el primer día.
Seni çılgın şeytan buraya nasıl çıkabildin?
Qué loco, ¿ cómo has subido?
Benim gibi çılgın bir kadın için nasıl dövüşürsün?
¡ No se batirá a duelo!
Her yerdeki çılgınlıklar yapılır.
Tan locos como en todos sitios.
Çılgınlık! Bütün tugayı Noel Gecesi buraya nasıl getireceksin?
De donde vas a sacar una division entera para Nochebuena?
- Nasıl mıyım? Çılgın.
Loca.
- Komutan buna nasıl tepki verdi? - Çılgına döndü.
- ¿ Cómo reaccionó el comandante?
Ben de çok çılgın bir yıl geçirdim.
Yo también he tenido un año loco.
1911 yılı, taç giyme töreni sabahı uyanıyorum ve çılgınca aşığım.
En este día de la coronación de 1911 estoy locamente enamorada de ti.
Cesaret ve çılgınlık genelde yanlış anlaşılır.
La valentía y la temeridad se suelen confundir.
O sadece paralı yolda pılı pırtı satan çılgın bir adam.
No es más que el viejo loco que vende trastos.
Hatırı sayılır tüm kibar çılgınlar için iyi bir yer değil.
En una de esas pocilgas locas.
Bu evde olup biten tüm bu çılgın şeylerin Nedenlerini nasıl bilebilirim ki?
¿ Cómo voy a saber las locuras que suceden en esta casa?
O da 2 yıl boyunca her gün çılgınlar gibi kıza mektup yazmış...
Y durante dos años, día tras día... le escribió frenéticamente desde las trincheras.
Nasıl böyle çılgınca atlayabiliyorlar.
Hay que estar loca para saltar de ese modo.
Nasıl başladığını veya nedenini bilmiyorum ancak bu olayı göz ardı etmek çılgınlık olur.
Tenemos un grave problema. No sé cómo ha empezado ni por qué, pero aquí está, y sería de locos ignorarlo.
Çılgın fikirlerinin haklılığını kanıtlamak için bizi kullanıyorsun, ama hiç yardımcı olmuyorsun. Evet! Hepimiz kıt akıllı yaratıklarız zaten!
Usted se mete con nosotros para probar sus ideas disparatadas... y no para ayudarnos. ¡ Total, somos animales sin ideas!
Hatta bu, Garibaldi'ye katılmak için ordudan kaçan şu çılgınların..... idam edilmeleri gibi sıkı ve bazen acılı tedbirler gerektirse bile.
Habrá que emplear más severidad, como fusilar a esos exaltados que han desertado para regresar con Garibaldi.
Aldığımız habere nasıl çılgınlar gibi sevindik anlatamam.
No tengo palabras para expresarle lo contentos que estamos.
Nasıl bir çılgın hareketti o?
Qué locura ha sido eso?
Bu büyük yanılgıda başarılı olmak için refleksleri bile Amerikan olmalı.
Para que este engaño prospere, hasta sus reflejos deben ser americanos.
Çılgın arkadaşın bugün nasıl?
¿ Cómo está su amiguito loco hoy?
Benim kılıcım da kötü ruhlu bir kadının tutkusuyla çılgına dönmüş gibiydi.
Mi espada, a su vez, parecía poseída, obsesionada por una mujer malvada.
Yeni yılı da içine almış yaz festivali kadar çılgın!
Esto es tan escandaloso como el festival de verano y el Año Nuevo a la vez.
Bu çılgınlığın da ötesinde, ancak bir akıl hastasının yapacağı bir şey.
Porque para eso habría que estar más que loco.
Ama Paulo Martin'in çılgınlığına nasıl da teslim olacağını nereden bilebilirdim ki?
Pero no pensó que tú entregarías todo a la locura de P. Martins.
Seyahat için çılgınca bir yol. insanın molekülleri her yere dağılıyor.
Vaya una manera de viajar. Esparcir las moléculas de alguien por el universo.
Bilirsin, bu danslar... Bu vahşi, çılgın danslar... Bence bunlar bilimin başarısız olduğu noktada başarılı oldular.
Sabes que esos bailes tan locos... tienen éxito donde la ciencia fracasa.
Açılış öncesi çılgınlığı gibi bir şey.
Oh, bueno, no tenía idea.
Jürinin son olaylardan ya da mahkemenin çılgınca soytarılıklarından etkilenip etkilenmediğini test edelim.
Sugiero que se compruebe al jurado... para ver si le han afectado los recientes sucesos... y la conducta insensata del tribunal.
Körü körüne bağlılıklarıyla mantıksızlıklarıyla kadınlar dünya üzerindeki her türden ideolojik yanılgıyı benimserler.
Con su obediencia ciega, su irracionalidad, las mujeres apoyan cada sueño ideológico en la tierra.
Hayır, asıl çılgınlık birlikte yaşadığın kişiyi seviyormuş gibi yapmaktır.
No, la locura es pretender amar a alguien con quien vives.
Onun eline kılıç verme çılgınlığını destekleyemem ama kılıcıyla kötülüğe kafa tutmaya yönelten soylu ruhunu sevebilirim.
No puedo favorecer una locura armada con una espada pero puedo amar el gentil espíritu que lo conmueve a medir la maldad con su espada.
Çılgın Janie, bu yıl Watkins Glen'deki deneme sürüşlerinin birincisi 1998 yılının ikincisi ve geçen sene ikinci turda vites problemi yaşayana kadar yarış lideriydi.
Zany Janie, ganadora de las pruebas de este año en Watkins Glen... quedó en 2o lugar en 1998... y el año pasado iba ganando en la 2a vuelta... hasta que se retiró por problemas del motor.
Süzülerek uçuşan şekiller fırıl fırıl döner belli belirsiz bir çılgınlık sarar insanı.
Una luz vaga de delirio, se arrastra para arriba en mí.
Fakat mantıksal kesinliğin limitleri olduğunu ispat eden adam akıl hastanesindeyken, dışarıda daha büyük bir çılgınlık ortaya çıkıyordu. Bir ulus kendisini kesinlik vâât eden bir adamın kollarına atıyordu.
Pero mientras el hombre que había demostrado que había un límite a la certidumbre racional estaba en el sanatorio, en el exterior, una locura mayor se estaba desencadenando mientras una nación se lanzaba a los brazos de un demagogo
Modernizmle bağlantılı bulunan bir çeşit çılgınlık. Öyle bir çılgınlık ki sadece akılcılıkla alakalı değil, aynı zamanda kendini bilmekten neşet eden tüm paradokslarla alakalı.
El tipo de locura que se suele asociar con el modernismo es el tipo de locura que está vinculada, no sólo a la racionalidad, sino a todas las paradojas que surgen de esta consciencia de uno mismo.
İkimiz, Kaptan Mükemmel ve Çılgın Doktor yıldızlara gitmekten bahsediyorduk barmen bize bakıp "daha fazla içmeseniz iyi olur" demişti 16 yıl.
Los dos, el "Capitán Tremendo" y el "Doctor Loco", hablando de llegar a las estrellas y el camarero diciéndonos que habíamos bebido demasiado. Dieciséis años.
Başkaları beni meraklı bir sapık sanarken arkadaşlarımsa, çılgın ve takıntılı buluyordu.
Mis amigos creyeron que yo estaba obsesionado, loco. Otros decían que yo era un fanático desorbitado.
Nasıl da çılgın ruhlu ama!
" ¿ Qué hay, espíritu loco?
Nasıl olsa o çılgın deliyle uçmayacağım.
No volaré con ese idiota loco.
Çılgın partilere bayılıyorum.
Me encanta llegar sin invitación.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]