English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Isımız

Isımız traducir español

83,965 traducción paralela
Başta seni bilet satışı için düşünmüştüm ama sonra dedim ki birkaç köpürtme dersinden sonra kapuçino standımızı idare edebilirsin.
Inicialmente, había apuntado que venta de entradas, pero se me ocurre, con algunas lecciones en el arte de la espuma, podría muy bien al hombre... perdón... la mujer arriba destacan nuestra capuchino. ¿ Qué piensas?
- Hazır mısınız?
Muy bien, chicos. ¿ Estás listo?
Barry demişti ki, Flashpoint'te ikimiz abla-kardeş suçla mücadele takımıymışız.
Barry dijo que en Flashpoint, tú y yo éramos un equipo hermano-hermana de lucha contra el crimen.
Burası yarışımızın başlangıç noktası.
Este es el punto de partida para nuestra carrera.
Ben bununla ilgilenirim, siz de dokunamadığımız birini nasıl yakalayabileceğimizi bulmaya çalışın.
Me encargaré. Chicos, quédense aquí e intenten averiguar cómo podemos atrapar a alguien que no podemos tocar.
- Birkaç mıknatısı birleştirip bir kask yapacağız.
Juntar algunos magnetos y hacer un casco con ellos.
Çocuklar, bakın, çok teşekkürler ama siz burada kalmalısınız, tamam mı?
Chicos, no, miren, lo aprecio, pero necesito que se queden aquí, ¿ de acuerdo?
Anladığımız kadarıyla bu parça, sürekli akış halindeki sürtünmesi sıfıra yakın bir maddeden yapılmış.
Hasta donde podemos decir, la esquirla está hecha de material sin fricción que está en un estado constante de flujo.
Bilin bakalım, gözü kara Jesse Quick'imiz bu sözde Hız Tanrısı ile son karşılaşmasında kimin acı hissettiğini ortaya çıkardı?
Así que, dato curioso... descubierto por nuestra intrépida Jesse Quick, en su última bronca con el llamado "Dios de la Velocidad", adivinen quién siente dolor.
Bu sırada umarım gırtlaklarınızın pasını silmeye hazırsınızdır.
Mientras tanto, espero que estéis listos para ejercitar esos pulmones.
Bunu benim için yapar mısınız?
Entonces, ¿ vais a hacerlo por mí?
Hazır mısınız?
¿ Estáis preparados?
Şu an biz de sevdiğimiz birinin zarar görmesine engel olmaya çalışıyoruz ama bunu senin yardımın olmadan yapamayız.
Precisamente ahora estamos intentando prevenir que algunos que queremos salgan heridos, pero no podemos hacerlo sin tu ayuda.
Flash Takımı'nın yeniden kötüleri haklamasına hazır mısınız?
¿ Están listos para que el Equipo Flash acabe con los chicos malos de nuevo?
Hız Gücü Roketatarı'ndan bir adım uzaklaşmalısın.
Tienes que retroceder... de la Bazuca de la Fuerza de la Velocidad.
Hız Gücü Roketatarı'ndan bir adım uzaklaşmalısın.
Necesitas retroceder un paso... de la Bazuca de la Fuerza de Velocidad.
Ben bilgisayarlarına biraz daha sızıp kesin olarak öğrenmeye çalışayım.
Voy a seguir hackeando y salir de dudas.
Yani tek yapmanız gereken nerede saklandığını bulup, ve yaptığımın aynısını yapmak.
Así que, todo lo que tenéis que hacer es descubrir dónde se esconde ahí y hacer exactamente lo mismo.
Diyorum ki aradığım vampir benim kendi kızımmış.
Diría que el vampiro que he estado buscando es mi propia hija.
Kendi çıkarı için sırrımızı söylemiş, ve şimdi de Cade onu istiyor.
Tenía un as en la manga y ahora Cade también lo quiere.
Anne bizim kendi ekipmanlarımız var ve iyi çalışıyor.
Mamá, tenemos nuestro propio kit de herramientas y nos funciona bien.
Pierce Alton Morehead ile tanış, ARGE departmanımızın lideri. Silah geliştirmek ve büyü işleri ondan sorulur.
Pierce te presento a Alton Morehad, dirige Investigación y Desarrollo... desarrollo de armas, trabajo de hechizos, ese tipo de cosas.
Gerçek şu ki şu an annen hariç en iyi Amerikan avcılarını toplamakta biraz sıkıntımız var.
Claro, verás, la verdad es, que exceptuando a tu madre, nos hemos esforzado para atraer a los... mejores cazadores norteamericanos.
Sonra beni bırakacak mısınız?
¿ Y me soltaras?
Kana ihtiyacımız var, taze kan. Onu ısıran kurt adamın kanı.
Necesitamos sangre, sangre viva, del hombre lobo que la mordió.
Eğer dönüşür ve beslenirse başarı şansımız sıfıra iner.
Y si se convierte y se alimenta, nuestra jovial tasa de éxito cae a cero.
Kendimi Winchester zırvalıklarından kurtardım. Ortada liseli kızlar gibi sızlanıyordunuz.
Solo para ahorrarme el Festival de Dolor de los Winchester... llorando como un puñado de niñitas.
Sen ve Mick uzun süredir arkadaş mısınız?
Así que Mick y tú... ¿ sois amigos hace mucho?
Bizim sınırımız oldukça yüksektir.
Sí y ese límite... es muy alto.
Sanırım Dagon'u bulamayacağımızı anladım ve Nephilim ile ilgili şeyler okuyup ne kadar zamanımız kaldı bulmaya çalışıyorum.
Supongo que acabo de averiguar que no podemos rastrear exactamente a Dagon, por lo que he estado leyendo sobre los nephilim, intentando averiguar cuanto tiempo tenemos antes de que...
Siz bir cadı tarafından büyütüldünüz ama avcı mısınız?
Así que fuisteis criados por una bruja, pero sois cazadores.
Bayan Bevell silahlarını alır mısınız?
Lady Bevell, ¿ le importaría desarmarlos?
Bize ne olduğunu anlatacak mısınız?
¿ Vais a decirnos lo que hacemos aquí o qué?
Evet, Eva, buradan baktığımız dünya dışı bir medeniyetin gelişi.
Sí, Eva, lo que estamos viendo aquí... es la llegada... de una civilización extraterrestre.
Dış kasabadan gelen küçük arkadaşımız için ne planladığımı görene kadar bekle.
Espera hasta que veas lo que he planeado... para nuestro pequeño amigo de fuera de la ciudad.
Zamanımız kısıtlı farkıında mısın?
El tiempo apremia. ¿ Verdad?
- Balık tutar mısınız?
- ¿ Pesca?
Yapabileceklerimizin sınırını kesinlikle hastalarımız belirler.
Lo que hago está completamente dirigido por el cliente.
Yanlış yaptığımız kısım.
Y es cómo nos equivocamos.
O mesajı kimin gönderdiğini bulmak birinci önceliğimiz. Neden derseniz... a, gerçek bir tehdit mi, b, saldırgan tarafından mı gönderildi, anlamış olacağız.
Encontrar quién envió ese mensaje es una prioridad, para establecer... a ) si es una amenaza seria
Kızım ölümüne çalışırken ben de onun evinde uyuyorum.
Estoy durmiendo en el cuarto de mi hija mientras trabaja hasta la muerte.
- Alkol almamış mıydınız?
¿ No estaba bebiendo?
Ama sesin kime ait olduğunu anlamamış mıydınız?
¿ Pero no reconoció de quién era?
- Çay almaz mısınız?
- ¿ Quieres una taza de té? - Sí.
Bölgedeki tüm mekanları tek tek sayacak mısınız?
¿ Me va a sacar una lista de los lugares de la zona?
Bizi rahat bırakamaz mısınız artık?
¿ No pueden dejarnos en paz?
O hâlde kışın bu zavallıların beslenmesi için öncelikle tahılı emniyette tutmanızı ve Bebbanburg Lordu Aelfric'e şu anda her zamankinden çok ihtiyacımız var derdim.
Entonces diría que primero tenemos que asegurar suficiente grano para alimentar a estos desdichados por el invierno. Y ahora más que nunca, necesitamos al señor Aelfric de Bebbanburg.
Kuzey sınırımız boyunca hep aynı kaderden muzdaripiz.
Sufrimos el mismo destino a lo largo de nuestra frontera norte.
Bir bardak su alır mısınız?
¿ Una copa de agua?
Çünkü ona bir saniyeliğine bile olsa sırtımızı dönemeyiz.
Porque no podemos bajar la guardia ni por un momento.
Kardeşim sizi pek anlamadığımızı ifade etmeye çalışıyor.
Lo que mi hermana dice es que no estamos seguros de entender.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]