English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Isırmaz

Isırmaz traducir español

498 traducción paralela
Korkma ısırmaz.
No muerde.
Korkma. Kimse ısırmaz seni.
Vamos, que no muerden.
Havlayan köpek ısırmaz.
Lo que puedas hacer y nada es lo mismo.
Utanmana gerek yok, Hugo! Bayan seni ısırmaz!
¡ Esta dama no muerde!
Yaklaş kıza, Charlie, seni ısırmaz!
Acércate a la chica, no te pegará.
Senin evinde kimseyi ısırmaz.
No morderá a nadie en tu casa.
Kimse seni ısırmaz.
Nadie te va a comer.
Korkmayın, ısırmaz.
No se preocupe, el no muerde.
Korkma, seni ısırmaz.
No tengas miedo. No te va a morder.
- Gel hadi. Seni ısırmaz.
Ven, no te va a morder.
Bu durumda bir kongre üyesini bile ısırmaz.
En este estado, ni siquiera mordería a un congresista.
Tip beni ısırmaz.
Tip no me mordería.
Ceket altından bile belli oluyor! Dokunun isterseniz, ısırmaz.
¡ Toque, linda, que no muerde!
Bay Hilliard, Pugsley ısırmaz.
Sr. Hilliard, Pugsley no muerde.
Seni ısırmaz.
¿ Por qué?
Korkmayın, ısırmaz
Tranquilo, no muerde.
Oh, hayır, o asla ısırmaz
No, ella nunca muerde.
- Korkma. Seni ısırmaz.
- No tengas miedo.
Gelin o halde, ısırmaz, inanın.
Suba entonces. No la morderá, se lo aseguro.
Ölüler sizi ısırmaz!
¡ Los muertos no muerden!
Ağzına bir anahtar koyalım, bu sayede dilini ısırmaz.
Colócale una llave en la boca, así no se morderá la lengua.
- Hayır, ısırmaz.
- No, no muerde.
Seni ısırmaz.
No muerde.
Korkmayın, ısırmaz.
No se preocupe, no le morderá.
Seni ısırmaz.
No te morderá.
Onun gibileri çok gördüğümden dolayı aldırmaz bir havada gene de ondan memnun ve etkilenmiş olarak mutabık kalmış bir suç ortağı gibi ona belli belirsiz gülümsedim ve çarkı döndürdüm.
Sin ninguna compasión, ya había visto muchas de su clase... pero intrigado y seducido por su mirada... le dirigí una sonrisa cómplice... y lancé la bola.
Ayışığı ve bir nefes taze hava seni canlandırmaz mı?
¿ La luz de la luna y el aire puro te refrescarían?
Şu şehir dışında olduğunu söylediğim arkadaşım... eminim arabasını ödünç almama aldırmaz.
A mi amigo, el que está fuera, no le importará que le tome prestado el coche.
Amiralin karısı şişeyi kırar kırmaz buna basacağım.
Prepárate para cuando arranque.
Treni kaçırmaz mısın?
¿ No perderás el tren?
- Kaçırmaz mısın?
- ¿ De veras?
- Sızdırmaz, değil mi?
- No entra el agua, ¿ no?
Eşlik ederek bizi onurlandırmaz mısınız?
- ¿ Nos hará el honor de acompañarnos?
"Napoleon bedeninde 100 yıl içinde açılacak " sızdırmaz bir biçimde mühürlenmiş "bir kapsül taşıyacak".
En eI interior de su cuerpo habrá... una cápsula hermética que se abrirá dentro de 100 años ".
Eminim Bay Kaplan birkaç kırışığa aldırmaz.
No creo que al Sr. Kaplan le importen las arrugas.
Ama sonunda, verilen emeklerin karşılığı alınmak üzereyken, artık kuleye kimse kabul edilmez olmuştu. Ressam, yaptığı işin tutkusuyla öyle vahşileşmişti ki, gözlerini tuvalden, karısının yüzüne bakmak için bile ayırmaz hale gelmişti.
Pero a la larga, al acercarse el trabajo a su conclusión, nadie fue admitido en el torreón, pues el pintor había enloquecido con el ardor de su trabajo, y raramente apartaba sus ojos de la tela, ni siquiera para mirar el semblante de su esposa.
Bu kuruluş başarısızlığı kaldırmaz.
Esta organización no tolera errores.
Bunun yapısı o kadar baskıyı kaldırmaz.
Su estructura no soporta tanta tensión.
Hiç taşırmaz mısın?
¿ Ganas a menudo a ese juego?
Lâhit hava sızdırmaz.
El sarcófago es hermético.
Sızdırmaz kapılar, pencerelerde parmaklıklar, yeni bölmeler. Bir dahaki sefere, o kadar kolay giremeyecekler.
Puertas blindadas, contraventanas, mamparas nuevas no entrarán tan fácilmente la próxima vez.
Sızdırmaz kabın bunu yapmaması gerekirdi.
Una fiambrera hermética no debería abrirse sola, ¿ no?
Yani, Monterey'e gitmezsek aldırmaz mısın?
O sea, ¿ no te importa si no vamos a Monterey?
Şu lanet dergileri kaldırmaz mısın şuradan?
¿ No puedes deshacerte de esas malditas revistas?
Garsonların üstüne düşemez... masanın altına sıkışamaz... hırsız alarmını çalıştırmaz... yanan odalara insanları kilitlemez... yangın söndürücüyü kendi suratına açmaz... ama bence otel birkaç gün... böyle başa çıkmalar olmadan da yapabilir.
No tropieza con mas camareros, ni acciona alarmas contra robos, ni encierra a nadie en habitaciones incendiadas. Creo que el hotel funcionará aunque no lo haga.
Şairler dışında siyasetçiler onları hiç heyecanlandırmaz.
Necesidades que nunca despertaron los políticos, sino sólo los poetas.
Sızdırmaz bir tren denize mi atılacak?
¿ Tirarlo al mar, con todos nosotros dentro?
Bahse girerim hem su sızdırmaz hem de çarpmaya dayanıklıdır.
Seguro que es sumergible y antigolpes.
Bu küp kapatılıp, sürgülenip zincirlendiğinde, Büyük Santini içinde olduğu halde su ve hava sızdırmaz bir biçimde mühürlenecektir.
Cuando se cierre esta caja con cadenas y candados, quedara hermeticamente sellada con el Gran Santini dentro.
Adamlarıma söyleyeceğim. Steiner bu savaşı kazandırmaz ama barış hakkında görüşmeye başlayabilirler.
Lo consultaré con mis hombres. pero podría hacerles pensar en una paz negociada.
Şaka kaldırmaz mısın canına yandığım?
¿ No aceptas una broma?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]