English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → español / [ I ] / Işınla

Işınla traducir español

3,349 traducción paralela
Tamam. Bizi eve ışınla Henry.
Sí. ¡ Llévanos a casa, Henry!
Newhall'daki mağazada aynı tornadan çıkmış bir sarışınla tanıştın mı?
¿ Conociste alguna rubia con problemas de fábrica en el oulet de Newhall?
Bu bir şeyi kanıtlamaz ki. Bu kart ona ulaşana kadar kaç kişinin elinden geçiyor biliyor musun? - Özel ışınla bak o zaman.
Eso no va a probar nada. ¿ Sabes cuánta gente ha tocado esta postal hasta llegar aquí?
Ya tabii dev bir kukla elindeki gerçek boyutlu bir sarışınla binadan düşüyor?
Una marioneta gigante cayendo de un edificio con una rubia de tamaño natural en su mano?
Geçen gün inanılmaz bir sarışınla zaman geçirdim.
Pasé un tiempo con una rubia absolutamente hermosa el otro día.
Gururdan doğmuş olan bir laneti alçak gönüllü davranışınla yok ettin.
Rompiste la maldición nacida del orgullo con un acto de humildad.
Çünkü ben hastayım ama sen antrenman takıntın... ve aptal yemek saçmalığınla mı sağlıklısın?
- O no saludable, pero... No, porque estoy enfermo, y tú, tú estás sana ¿ con tu ejercicio compulsivo y tu loca comida de mierda?
En son ne zaman, sınırlarını zorlayan,... onu acımasızca becerebileceğin,... bir kadınla beraber oldun?
¿ Cuándo fue la última vez que estuviste con una mujer... que fuera tan lejos como fuera posible, una mujer que te dejara cogértela sin piedad?
Adamın peşine düştüm. San Antonio'nun dışında küçük bir motelde buldum O'nu. orada başka bir kadınla birlikteydi.
Lo perseguí lo encontré en un motel en las afueras de San Antonio con otra mujer.
Ama işaret parmağı ile yapılmış, senin parmağınla.
Pero dibujada con un dedo índice, su dedo.
Malzeme odasında pek fazla kadınla yalnız kalmış olmayabilirim ama solunum cihazlarından anlarım ve bu gayet düzgün çalışıyor. - Kahretsin.
Quizá no esté solo con muchas mujeres en salas de suministros, pero yo conozco mis ventiladores y esta está haciendo todo bien.
Yanıbaşımdaki sıcaklığınla uykuya dalabilirdim.
Podría conciliar el sueño... con tu calidez, tan cerca de mí.
Kartları mı oynuyoruz yoksa bu bir "basınla tanış" mı?
¿ Jugamos a las cartas, o esto es "conoce al periodista"?
Ama bir "IV. Henry" gibi bir tür iskelet ya da his gibi yani içinde Flastaff mantığı var bütün arkadaşlarınla batının sarhoş âlemi bağımlılığı var bilirsin işte, yani yapım sırasında bir sığır otlağına kurulurum.
Pero es como un... como un Enrique IV una especie de ambiente o estructura, así que hay un asunto de Falstaff, con todos tus amigos adictos al alcoholizado jolgorio
Adamlarınla nasıl sırt sırta cesurca savaştığını anlattı.
Cómo estuviste al lado de tus hombres y peleaste valientemente.
Anlatmadığın hikâye, neden beni Ludovico Sforza'nın saldırısı konusunda uyarmadığınla alakalıdır.
Lo que no dices es por qué decidiste no advertirme del ataque de Ludovico Sforza.
Neden onlara benimle, en büyük hayranınla bu delikte sıkışıp kalmanın ne kadar hoş olduğunu söylemiyorsun?
¿ Por qué no les dices cuán encantador es estar atrapada en un hoyo con tu mayor admiradora?
Kendi bıçağınla kendi kendine yapmış olabileceğin bir yaran vardı.
Con tu propio cuchillo, una herida que pudo ser autoinfligida.
Will, çok çalışıyorsun, çocuklarınla ilgileniyorsun.
Will, amigo, trabajaste duro, te hiciste cargo de tus chicos.
Tutkulu buluşmalarınla onun gönlünü almış olmalısın.
Con laca Colosal su pelo luce espectacular. Debes haberlo perdido en uno de sus encuentros apasionados.
Yalanlarınla Mom'ı kandırmış olabilirsin ama ben yemem.
Mamá puede haber caído por tus mentiras, pero no por mí.
Bir mazeret üretebilmek için, arkadaşlarınla bir arada olmalısın.
Debería juntarse con sus amigos, y establecer una coartada.
Takım kaptanınla ortalığın anasını sikmeye hazır mısınız?
¡ Estáis listos para pasarlo en grande con el líder del equipo?
Yığınla 12 yaşında kız fanlarım, sayısız takipçilerim, öyle olduğum binlerce rüya oldu. Ama gerçekten öyle olabilir miyim bilmiyorum.
He tenido montones de fans de 12 años, incontables acosadoras, miles de sueños en los que lo era, pero no sé si podría convertirme en una.
Bunu söylüyorum çünkü en yakın arkadaşlarından biriyim ve haddimi aşmak istemiyorum, ama hayatınla ilgili verdiğin bütün kararlar, akıl almayacak kadar yanlış.
Voy a decir esto porque soy una de tus mejores amigas, y no quiero meterme, pero todas las elecciones que haces en tu vida sobre cualquier cosa son totalmente erróneas.
Sen arkadaşlarınla yatar mısın?
¿ Te coges a tus amigas?
Sınavınla mı alakalı bu?
¿ Esto es por tu examen?
Bir ev bakıcısı gibi davranmana ihtiyacım var. Yarınki Chronicle'da bir ilan yayınla.
Necesito que actúe cómo haría un ama de llaves, y ponga un anuncio en el Chronicle de mañana.
Ya birisi bilgi sızdırıyor, ya da katil basınla iletişimde, şekerim.
O tenemos una fuga o el asesino está hablando con la prensa.
Kurbanınla tanış.
Conoce a tu víctima.
Kızlık adınla otelin resepsiyonuna kayıt yaptırdığın kadar sıklıkla olmasa gerek.
Probablemente no será tan a menudo como las que te registras en el hotel con tu nombre de soltera.
Şimdi sadık askerlerinin cesur komutanlarına verdiği tabağınla bir savaş kahramanısın.
Eso fué hace mucho tiempo. Pero ahora sos un héroe de guerra, con tu plato!
Müdür ve yardımcısının yolları iki kadınla kesişiyor. Tam Jack'in sahnenin köşesinde olduğu anda. Bunu sadece bir saniyeliğine görüyorsunuz.
Y el gerente y su asistente se cruzan con dos mujeres, y en la esquina de la pantalla, por un segundo, ves que una de las mujeres está usando un suéter con el número 13.
Sırf kız arkadaşınla konuşabilmek için akademik geleceğinden vazgeçemezsin.
No puedes escatimar tu educación... sólo para que puedas hablar con tu novia. No puedo hablar.
Namussuzluğu kanıtlanmış böyle bir kadınla evlenmem.
Que no me casaré, no uniré mi alma a una mujer promiscua.
Ray dinle, ben sacede bu konuda meraklanmıyorum, aynı zamanda Charlie'nin ölümünün seni ne kadar etkilediğini bulmaya çalışıyorum, özellikle senin ne derece etkili bi lider olacağınla ilgiliyken.
Escucha, Ray, no solo yo estoy interesado, sino que tengo un interés creado en cómo llevas la muerte de Charlie, específicamente en cómo afecta a tu efectividad como líder que serás.
Raylan, ölmüş ağabeyinin dul eşi ve katili olan kadınla yatan bir adamla konuşuyorsun. Bu konuda seni ayıplayacak birini arıyorsan sanırım yanlış günahkârı seçtin.
Bueno, Raylan, estás hablando con un hombre que se acuesta con la viuda y asesina de su hermano muerto así que si estás buscando a alguien que te critique elegiste a la persona equivocada.
Bu imajınla hala ortalığı yakıyorsun.
Sigues con ese estilo de la revista Gentlemen's Quarterly, colega.
Onun buradan alış veriş etmesini istemediğimi ve bunu senin aracılığınla da yapamayacağını söyle ona.
¿ Podrías decirle que no quiero que compre aquí más?
Alt düzey bir analist olan ortalama yakışıklılıkta bir adam nasıl oluyor da bu kadar güzel kadınla birlikte oluyor?
¿ Cómo logró un tipo promedio, con un trabajo de analista, - salir con todas estas hermosuras?
Beni bir kadınla tanıştırttı. Güya muhtemel bir yatırımcıymış. Ama sanırım ona finansal tavsiyeden çok daha fazlasını vaat etmiş.
Me ha hecho reunirme con esa mujer, supuestamente una potencial inversora, pero creo que le prometió mucho más que un consejo financiero.
Su ısıtıcınla iyi şanslar.
Buena suerte con tu calentador de agua.
Bir yanlış adımınla, suratının ortasına patlayabilir.
Un paso en falso, y te explota en la cara.
Arkadaşınla konuşmalısın.
Oye, necesitas hablar con tu amigo.
Üç gün boyunca hislerin ve korkularınla ilgili sızlanmalarını dinlemeye değmez.
No vale la pena pasarme tres días escuchándote quejarte de tus sentimientos y temores.
Berbat bir şey olmalı biricik Debbie'nizin nişanlı olduğu ve evleneceği adamı ofiste sevdiğiniz kadınla sevişirken hatta muhtemelen aynı masanın üstüne yakalamış olmanız çok acı vermiş olmalı.
Debe haber sido horrible, encontrar al hombre con el que está comprometida tu hija, con el que tu preciosa Debbie se va a casar, teniendo sexo con la mujer que aún amas en la oficina donde lo has hecho con ella, posiblemente sobre el mismo escritorio.
Karmakarışık saçlarınla bile.
Incluso despeinada.
Kendi insanlarınla olmalısın, onlar da güneydeki çöldeler yavrum.
Debes estar con tu gente... tu gente del High Desert, cariño.
Farkında mısın adamlarınla muhatap olduğum her dakika işler sarpa sarıyor?
¿ Te das cuenta que cada vez que trato con tu equipo las cosas salen mal?
- Geceyi yaşlı bir kadının evinde geçirmiş. Kadınla tanıştım. Ertesi gün de erkenden yola çıkmış.
- Pasó la noche en casa de una mujer que conocí, y se marchó al día siguiente.
Genelde tarçınla tereyağı ama bunun tereyağı fazla kaçmış.
Aguardiente de canela y mantequilla... -... pero ahora tiene demasiada manteca.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]