Ayak traducir francés
12,129 traducción paralela
Tek aslanın ayak izleri.
Les traces d'un seul lion.
Dedin ki, bir köye baskın yaptıklarında tek sıra halinde giriyorlarmış ve yalnızca tek ayak izi bırakıyorlarmış böylece kimse kaç kişiyle saldırdıklarını anlamıyormuş.
Tu m'as dit que lorsqu'ils faisaient un raid sur un village, ils y allaient en file indienne, pour ne laisser qu'une seule rangée d'empreinte de pas pour que personne ne puisse savoir combien d'entre-eux étaient présents lors de l'attaque.
Saçma sapan ayak işleri için gecenin bir yarısında çaylakları aramak, Vago'ların âdeti gibi bir şeydi.
Les appels tardifs pour des courses inutiles font partie du travail de prospect.
Şöyle söylüyor : " Zamanın kumlarında ayak izlerimi bırakmak istiyorum.
Ça dit : "Je veux laisser mes empreintes."
İçerken babanıza ayak uydurmak için çok uğraştınız.
Ce n'était pas facile de suivre le rythme de beuverie de papa.
Ne zaman karaya ayak basacağımı da bilmiyorum.
Je ne sais pas quand je vais toucher le fond. vache.
Beni ayak işlerine koşan bir çocuk gibi çağırmaya nasıl cüret edersin?
Comment osez-vous me convoquer comme une enfant?
Aileniz Hindistan'a ilk ayak bastığından bu yana ne kadar zaman geçti?
Depuis combien de temps votre famille vit-elle en Inde?
Çamaşır, öte beri, merhem, ayak pudrası üç günlük yolculuğumuzdaki çeşitli han ve konaklama yeri ve atımızın refakat bakımı giderleri. 20 şilin.
Linge et consorts, pommade, talc, auberges et logis sur notre route pour venir ici, et dépenses pour notre cheval. 20 shillings.
Peki bu şapka iki ayak üstünde duruyor ve sallanan da bir kara memesi var mı?
Ce chapeau marche-t-il sur deux jambes et a-t-il un mamelon noir?
Demek bunlar el ya da ayak parmaklarında kullanılabiliyor.
Ça s'utilise sur les pouces ou les orteils?
Şişme ayak banyosu, sarı pantolon. Anladın sen.
Bain de pieds gonflable, pantalon jaune, vous voyez.
Dünyaya ayak bastı mı?
Ma fille est née hier.
Eğer derdiniz ayak diretmekse, dilediğiniz gibi olsun.
Si vous voulez traîner des pieds, allez-y.
Erkekti doktorum. Ve domuz gibi sağlık olduğumu söyledi üç tane kaburga çatlağı ve kırık bir ayak parmağı dışında ki o parmak da kırık olan diğer ikisinin yanında olan.
Et il a dit que j'allais très bien, excepté les trois côtes cassées, un orteil fracturé situé juste à côté de deux autres orteils fracturés.
Sadece bu davayı çözmeye çalışıyorum ve herkes birkaç minik kaburga ayak bileği, el, ayak parmağı ve çene çatlağını o kadar büyütüyor ki.
J'essaye juste de résoudre cette affaire, et tout le monde en fait toute une histoire car j'ai quelques petites blessures aux côtes, à la cheville, à la main, aux orteils et à la mâchoire. - La mâchoire?
Kırık kaburgalar ve milyon tane kırık ayak parmağı yetmedi mi sana?
Des côtés cassées et un million d'orteils fracturés n'étaient pas suffisants pour toi?
Koca Ayak ve uzaylılar gibi mi yoksa...
Genre Bigfoot le yéti et les aliens, ou..
Bütün ayak işlerini yapmış, sadece noktaları birleştirememiş.
Elle a enquêté, mais n'a pas su faire le lien.
Bir şeyi unuttuğumu fark ettim. Bir ayak işi yapmam gerekiyor.
Je viens de me rappeler... j'ai une course à faire.
Sağ ayak sol kalçaya.
Le pied droit sur la cuisse gauche.
İlk günden itibaren, Westgroup ağınızda küresel bir büyümeye ön ayak olacak.
Westgroup se lancera aussitôt dans l'extension du réseau.
Doğruca Çeçen isyancı pususuna ayak bastılar.
Ils sont tombés droit dans une embuscade rebelle tchétchène.
Ayak uçlarımızı dokundurduk.
Nos chaussures se sont touchées.
O saatler arasında yaşananları öğrenmek için adamların ayak izlerini takip etmeliyiz.
Eh bien nous avons besoin de revenir sur leurs pas, pour trouver ce qu'il s'est passé entre eux.
Avlanacak, o uyurken ayak işlerini yapacaksın.
Chassant, faisant des courses pendant qu'il dort.
Baharın ayak sesleri kapıda.
Le premier baiser du printemps.
- Ayak izlerinden tüm dünyanın haberi olsun istiyor.
Il voulait que le monde connaisse ses empreintes.
Eğer Süperman'e ayak uydurabilecek birisi varsa o sensin.
Si quelqu'un peut remplir le rôle de Superman... C'est toi.
Çetin ve dürüst Doktor Jekyll şimdi karaya ayak bastı.
Le docteur Jekyll coincé, fraîchement débarqué du bateau.
Ya bizimle dur ya da ayak altından çekil.
Bats-toi avec nous ou pousse-toi du chemin.
İki hafta çölde kaldıktan sonra olan ayak kokusunu getiriyor.
Vous apportez l'odeur des pieds qui ont traversé le désert.
Her ne kadar karanlıkta başıboş olmaktan keyif alsam da, tekrar iki ayak üzerine basmak güzel.
Si j'apprécie flotter dans les ténèbres, il est bon d'avoir deux pieds à nouveau.
Ben size ayak bağı olmam.
Je ne vous gênerai pas.
70 yıl sonra, ay üzerinde ayak izlerimiz vardı.
70 ans plus tard, on marchait sur la lune.
Zed'e engel olma böylece ayak işlerini yapacak birine sahip olabilirsin.
Ne coupe pas ses ailes pour pouvoir le garder avec toi.
Aya ayak bastık mı? Tabii ki hayır.
Est-ce qu'on a été sur la Lune?
Ayak uydurma çalış.
Essaie de suivre.
Ayak bileğini oynatma, tamam mı?
Votre cheville doit rester immobile.
Kuzen Marie'n ne ayak?
Et ta cousine Marie?
Artık tüm market alışverişlerini ve ayak işlerini ben yapmak zorundayım.
Maintenant, je dois faire toutes les courses, toutes les commissions.
Benim de karbon ayak izim yok. Buna ne diyeceksin!
Je n'ai pas d'empreinte carbone, alors ferme-là!
Ben olsam fazla düşünmezdim. Burası cennet gibi. Sen de 18 yıldır toprağa ayak basmamışken şimdi mahsul toplamaktan, domuz bakmaktan bahsediyorsun.
c'est le paradis ici. c'est moissons et cochons.
- Evet bana ayak uydurmalısın.
- C'est ça, essaye de suivre.
Ayak uydurabilirim.
J-J'arrive à suivre.
Gerçek şu ki, baban Ed'le annene ayak uyduramayıp bunu annen ölünce onun çalışmasının övgüsünü almakla telafi etti.
La vérité c'est que ton père ne pouvait pas continuer avec Ed et ta mère, Et a compensé en prenant le crédit pour son travail après qu'elle soit morte.
- Ormanda yalın ayak gezen bir kadın.
- Une femme seule dans les bois, pieds - nus.
- Birçok pilot karısı yarış pistine ayak basmamıştır.
Les épouses sont rarement présentes. Les épouses?
Bugün yalın ayak o güvercini ezdiğini gördüm.
Je t'ai vue écraser un pigeon pieds nus, aujourd'hui.
Aptalca ayak işlerini bundan böyle yapmayacağım.
Je fais plus tes putains de corvées!
Clarks'ta ayak ölçmek kariyer değildir Christine.
- n'est pas une carrière.