Beyazlar traducir francés
1,747 traducción paralela
Anlıyor musunuz? Siyahlar, beyazlar Latinler, hepsi.
Le proprio a parlé d'une explosion d'un labo de meth.
Hayır, bu beyazların selamlaşma şekli!
C'est comme ça que les Blancs disent bonjour.
- Ne? Şimdi beyazlarımı nereden alacağım?
- Quoi, mais quand est que j'aurais mon fix?
Mahkemelerde beyazlar olduğu için tanrıya teşekkürler.
Que Dieu bénisse la justice des Blancs.
Nedir siz beyazların şu kırbaç takıntısı?
Vous êtes obsédés par les fouets, vous les blancs!
Tanrı'nın yazgısını gerçekleştirecek seçilmiş beyazlar olarak... daha soylu bir bakış açımız olmalı.
Si on élevait notre perspective, notre attitude, en tant qu'hommes blancs, serait interprétée comme une mise en scène de la "destinée manifeste".
Bu kampa adım attığım günden beri... beyazlar birbirlerini vurup bıçaklıyorlar... ama hâlâ ortalıkta dolaşabiliyorlar.
Depuis que je vis ici, je vois tous les jours des hommes blancs se poignarder ou se tirer dessus, et repartir comme si de rien n'était.
İlla birinden intikam alacaksan... canını yakanların koyu renkli beyazlar olduğunu unutma.
Si tu veux te venger un jour, souviens-toi de ça : ce sont des blancs à la peau foncée qui t'ont coupé.
Şu ikisi kavga edecek birazdan. Sioux'larla beyazlar gibi.
Il va y avoir une querelle entre ces deux-là, aussi inévitable que celle des Sioux contre les Blancs.
Eskiden hep beyazlar zengin sanardım.
J'avais l'habitude de penser que tous les blancs étaient riches.
Beyazlar ise yalnız döver.
Les blancs frappent seulement.
Sakın renklilerle beyazları karıştırma.
Alors, s'il te plaît, tu sépares la couleur et le blanc.
Dedim sana renklilerle beyazları karıştırma diye.
Je t'avais de ne pas mélanger la couleur et le blanc.
Ağabeyim renklilerle beyazları karıştırmış ve şimdi her şey pembe.
Mon frère a mis la couleur avec le blanc et maintenant tout est rose.
Rock'n roll gibi, okullara ateş etmek zenciler tarafından icat edilip beyazlar tarafından çalındı.
Comme le rock n roll, les fusillades scolaires ont été inventées par les noirs et volées par les blancs.
Annem beyazların okuluna gitmemin daha iyi bir eğitim alacağımı ve daha güvenli olacağımı düşünmüştü.
Ma mère pensait qu'aller dans une école de blancs voulait dire avoir une meilleure éducation et que je serais plus en sécurité.
Birkaç hastaya bu ilaçlardan veriliyor... 60 yıldır, beyazlar bana yalan söylüyor.
Ils donnent des médicaments à des patients... Des Blancs m'ont menti pendant 60 ans.
Eğer beyazları gerçekten mahvetmek istiyorsan... Emekli olup maaş alabilecek kadar uzun yaşayan siyahlardan biri ol.
Si vous voulez baiser les Blancs, soyez un des rares Noirs à vivre assez longtemps pour toucher la Sécu.
Ona beyazlar için olan ilaçlardan vermişsin.
Il dit que vous lui avez donné "le truc pour les Blancs".
Beyazlar için dedim, ama siyahlar için olanlardan verdim.
Je lui ai quand même donné le truc pour les Noirs.
Siyahlar, beyazlar Latinler, hepsi. Zenciler kirişlerde sallanıyor olur.
Y a des nègres qui pendent du toit.
Ne zaman Liposuction yapsanız, hele de böyle büyük... Siyah bir popoya, veya batıIı bir burun kırsanız. Bu insan daha faydalı oluyor, beyazların dünyasında.
Chaque fois que vous liposucez un gros cul noir ou que vous rasez la bosse d'un nez juif, vous rendez cette personne plus viable dans un monde blanc.
Beyazları ayrı yıkamak gerekiyormuş, kim bilebilirdi ki?
Mettre le blanc à part? Qui sait ce genre de choses?
Beyazlar ve Hintliler.
Blanc et Indien.
Çok yakında burada beyazlar ve siyahlar birbirlerine girecekler.
Les blancs et les noirs vont se mettre dessus très bientôt.
Beyazlar seni istemiyor, Siyahlar seni istemiyor.
Les blancs ne veulent pas toi, les noirs non plus.
Beyazlar seni istemiyor, siyahlar seni istemiyor.
Les blancs ne veulent pas de toi, les noirs ne veulent pas de toi.
Kendimi pis beyazların belediye başkanı gibi hissettim.
- J'ai l'impression d'être maire!
Bir yerde okumuştum.Beyazlar hepimizin birbirimize benzediğini sanıyormuş.
- J'ai lu ça. Pour les Blancs, on se ressemble tous.
Kanlılarla beyazlar her zaman ayrı yıkanır göt herif!
Toujours séparer ton linge ensanglanté du linge délicat!
Zaten beyazların yasası ödeme yapıyor.
C'est pour ça qu'on les paie.
Tüm bu ırkçı beyazlar onun tarzını bilmiş olsaydı, Laverneous patlardı.
Laverneous serait furax de voir ces Blancs autour de sa caisse.
Kendilerine seçkin diyenlere göre buradaki insanlar fakir beyazlar, cahiller.
Je m'adresse ici, aux élites bien pensantes. Les blancs d'ici sont considérés comme des détritus, des consanguins, des rustres.
Fakir beyazlar, herkesin güldüğü bir avuç geri kafalı beyaz.
Des déchets, des consanguins dont tout le monde se moque.
Ben beyazları rahatsız ederken, bu şeylerle ilgilenecek birilerine ihtiyacım var.
Donc, j'ai besoin de quelqu'un pour gérer mes affaires pendant que je mets ces blancs mal à l'aise.
Beyazlar gazoz baloncuğu, zenciler kurşun alıyorlar.
Les blancs se prennent du soda, les noirs se prennent des balles.
Beyazlar da çalar.
Les blancs volent.
Babası beyazların üstünlüğüne ilişkin bir protesto sırasında bir polis tarafından öldürülmüş.
Son père a été tué par un policier dans une manif de suprématie blanche. Terry hait la police.
- Bu beyazların problemi senin değil.
- C'est pas ton problème.
Çifte vardiya çalışmamanın sebebi beyazların senin kara kıçından korkması, adamım.
Tu travailles pas en horaires decalés car Whitey a peur de ton gros cul mec.
Beyazlar seni sakinleştirmeye çalışmıyorlar, Miguel.
Les blancs n'essaient pas de te nuir, Miguel.
Beyazlar sadece bir köşeye itilmekten hoşlanmaz.
C'est juste que les blancs n'aiment pas être mis de côté.
Çay yaşlı beyazlar içindir.
Le Thé c'est pour les vieux blancs.
Bölünmeler, ister siyah ve beyazlar arasında olsun, ister zengin ve fakir ya da yaş grupları arasında olsun. Ya da Vietnam'daki savaş hakkında.
les divisions, la violence, les désillusions dans notre Société, les divisions, qu'elles soient entre les noirs et les blancs, entre les pauvres et les riches, ou encore entre les groupes d'âges, ou sur la guerre du Vietnam.
Beyazların nefret suçları
Crimes de racistes blancs
Sürekli karşında seni tehdit eden beyazlar yok.
Vous n'avez pas à affronter les gros racistes.
Sen ve Lee günün beyazlarısınız. Umarım tezahüratı beğendiniz.
Vous et Lee etes les hommes du moment, alors profitez de votre ovation.
Savaş sayesinde beyazlar, Amerikan Yerlileri'ni çok daha iyi anlayacak.
Avec la guerre, les hommes blancs comprendront bien mieux les indiens.
Beyazlar arkadaşın olur tabii...
L'homme blanc peut être notre...
Annem renklilerle, beyazları karıştırmayın demedi mi?
Maman n'avait pas dit de ne pas mélanger le blanc et les couleurs?
Sadece beyazlar ırkçı olabilir.
Seuls les Blancs sont racistes?