English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ B ] / Bilemezsin

Bilemezsin traducir francés

4,919 traducción paralela
Bilemezsin... Böyle bir şeyi bilemezsin.
Une chose pareille.
Ama kime satman gerektiğini bilemezsin.
Mais tu ne peux pas savoir à qui c'est le mieux de vendre.
Tanrım, bunu ne kadar istediğimi bilemezsin.
T'imagines pas à quel point je le veux.
Bunu bilemezsin.
Tu n'en sais rien.
Doğru, bilemezsin.
- Vous avez raison.
Birine aşık olmanın nasıl bir şey olduğunu bilemezsin. Sevdiklerinle birlikte olamamanın da.
Tu ne sais pas ce que c'est d'aimer quelqu'un et de ne pas pouvoir être avec.
Beni terk ederek bana nasıl bir iyilik yaptın bilemezsin.
Tu n'as pas idée ce que ton départ m'a fait.
Weldon'la konuşmadan bunu bilemezsin.
Mais vous n'en savez rien tant que vous n'avez pas vu Waldon.
46 olana kadar bilemezsin - ki ben 46'yım - 31'in ne kadar genç olduğunu.
Tu ne le sais avant d'avoir 46 ans, qui est l'âge que j'ai, à quel point 31 ans est jeune.
Bilemezsin.
On ne peut pas savoir.
- Bunu bilemezsin.
Tu n'en sais rien.
- Evet! Ne zaman saldıracaklarını bilemezsin.
On ne sait jamais quand ils vont attaquer.
- Bunu bilemezsin Mamere.
Non, tu ne sais pas.
- Benim ne istediğimi bilemezsin.
- T'en sais rien.
- Bunu bilemezsin.
- T'en sais rien.
Bilemezsin.
T'en sais rien!
Ama sen bunları bilemezsin değil mi?
Mais tu ne peux pas le savoir, n'est-ce pas?
Kendi işini düşürken bunu asla bilemezsin.
Tu n'as jamais su quand t'occuper de tes affaires.
Ve sende kıçının üstünde otururken bunu bilemezsin.
Et tu n'as jamais su quand lever ton cul.
- Bilemezsin.
On sait jamais.
- Hiç bilemezsin.
- On sait jamais.
Hayır. Bunu hiç bilemezsin, çünkü George, Caroline'nin kocası, psikanalist, kendisinin de halan için dua ettiğini söyledi.
Non, vous ne le saurez jamais car George, le mari de Caroline, le psychanalyste, m'a dit que lui aussi avait prié.
- Denemeden bilemezsin.
- Qui ne tente rien
Bunları hiç bilemezsin, haberin olsun diye düşündüm. Bilmiyorum.
Tu n'as jamais su, donc j'ai pensé que peut-être tu devrais savoir.
Hiç bilemezsin hem.
Et vous n'en saurez rien.
- Ne kadar pişman olduğumu bilemezsin.
Vous savez pas comme je regrette.
Ne kadar harap olduklarını bilemezsin çünkü o aşüfteyle gününü gün ettin.
Tu sais pas parce que t'étais trop occupé avec ta nouvelle.
Şef, neler çektik bilemezsin.
Chef, vous n'avez pas idée de ce que nous avons traversé.
Bunu tam olarak bilemezsin.
Tu ne sais pas si ça va arriver.
Dostum, bilemezsin.
Vous ne comprenez pas.
- Bilemezsin orasını.
- Tu n'en sais rien.
- Bilemezsin nine.
- Vous n'en savez rien, Grand-mère.
Bilemezsin.
Vous n'en savez rien.
İçinde böyle bir şeyin olmasının ne demek olduğunu bilemezsin.
Vous ne savez pas ce que c'est que d'avoir cette chose en moi.
Bu şeyle nasıl mücadele ettiğimi bilemezsin. Ama o kadar sarsılmaz ki.
Vous ignorez comment je me bats avec cette chose, mais c'est... dur. ( comme le diamant )
İçinde böyle bir şeyin olmasının ne demek olduğunu bilemezsin.
Vous ne savez pas ce que c'est d'avoir cette chose à l'intérieur de moi.
Evet. O ordudan nasıl korunacağını asla bilemezsin.
Ouais, qui va te protéger de l'armée, par exemple.
Bunu bilemezsin.
Vous ne pouvez pas savoir.
- Bilemezsin.
- Vous n'en savez rien.
Çünkü asla geleceğin ne getireceğini bilemezsin. Şu Japonları öpmek zorunda değiliz. Sonunda hep ezilen biz oluyoruz.
Car... on ne sait jamais ce que l'avenir nous réserve. c'est toujours nous qui subissons.
- Bunu bilemezsin. Önünde sonunda Denise'den yılardı.
Tu n'en sais rien, il aurait pu s'en lasser.
- Bilemezsin. - Felç onu bitirmiş cidden.
Je pense que l'attaque l'a grillé.
Doktor değilsin sen, bilemezsin.
Tu n'es pas docteur.
Seni ne kadar özledim bilemezsin.
Tu ne sais pas à quel point tu m'as manqué.
- Ne iyi hissettiriyor bilemezsin.
Tu serais surprise du bien que ça fait.
Seni üzdüğüm için ne kadar pişmanım bilemezsin.
Tu ne sais pas à quel point je regrette de t'avoir blessée.
Kimin nasıl bir anne veya baba olacağını çocukları olmadan bilemezsin.
On ne peut jamais savoir qui va être un bon parent jusqu'à ce qu'il soit temps pour eux de faire le travail.
Ben gidiyorum. - Asla bilemezsin?
Tu devineras jamais.
- Bunu bilemezsin tamam mı?
Qu'est-ce que t'en sais?
- Bilemezsin.
- On sait jamais.
- Bunu bilemezsin, Ollie.
- Tu n'en sais rien.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]