Bilemezsiniz traducir francés
855 traducción paralela
En iyi arkadaşın günden güne erirken hiçbir şey yapamamak nasıldır bilemezsiniz.
Vous ne savez pas ce que c'est d'être assis à coté, impuissant alors que votre meilleure amie devient de plus en plus malade.
Neler olacak asla bilemezsiniz.
Qui sait ce qui peut arriver?
Neler yaşadığımı asla bilemezsiniz.
Oui, c'est ça!
- Harika! - Siz bunu bilemezsiniz.
Vous, vous n'en savez rien.
Benim gibi biri için o paranın ne anlama geldiğini bilemezsiniz.
Cet argument signifie tant pour moi!
Çalışmaya başlamak için ne kadar istekli olduğumu bilemezsiniz Bay Carson.
Vous n'imaginez pas comme j'ai envie de me mettre au travail, M. Carson.
Bunun benim için anlamını bilemezsiniz.
Cela représente tant pour moi.
O duygunun ne demek olduğunu bilemezsiniz. Vatan hasretinin acısını.
Alors, vous ne vous êtes jamais senti perdu ou nostalgique.
Aç kalmanın ne demek olduğunu, işsiz olmanın ne anlama geldiğini bilemezsiniz.
Vous ne savez pas ce quec'est d'avoir faim, ce que c'est d'être au chômage.
Adını kaybetmenin nasıl olduğunu bilemezsiniz.
Vous ne savez pas ce que c'est que de perdre son nom.
Güvenli ve makul bir Amerikan hayatı yaşamanın insanı nelerden mahrum bıraktırdığını bilemezsiniz bile.
Avec notre petite vie américaine tranquille, on passe à côté de tout.
Şey, bilemezsiniz efendim, yüzünüzün geri kalanı çökertilmişken bizim o kadar da gaddar olduğumuzu sanmıyorum, anlarsınız
Pas quand on a le visage en miettes. On n'a pas été jusque-là!
Aşık bir kızın hislerini bilemezsiniz.
Vous ignorez ce que ressent une amoureuse.
Sizi gördüğüme ne kadar sevindiğimi bilemezsiniz.
Je suis si ravie de vous voir.
Efendim, bunun beni ne kadar mutlu ettiğini bilemezsiniz.
Si vous saviez ma joie...
Ne kadar korkunçtu, bilemezsiniz.
C'était horrible.
Görmeden asla bilemezsiniz.
On ne sait jamais.
Ancak siz polisler bunu bilemezsiniz tabi. Ama sen biliyorsun.
Vous, les flics, ne pouvez pas comprendre.
Benim için ne kadar üzücüydü bilemezsiniz.
Vous ne pouvez pas imaginer ce que ça a été pour moi.
Gelin ve ateşin yanına oturun. Oğlumun davetini kabul ettiğiniz için ne kadar müteşekkir olduğumu bilemezsiniz.
Je suis enchantée que vous ayez pu venir.
Başçavuş, bu akşamı nasıl iple çektiğimi bilemezsiniz.
Si vous saviez comme j'attendais cette soirée...
Bunu kaç aptal polisten duydum bilemezsiniz.
Que de flics m'ont déjà dit cela!
Nasıl davranacağınızı bilemezsiniz.
Vous savez plus quoi faire de vous.
Ne zaman bir kaza olacağını asla bilemezsiniz.
Vous ne pouvez jamais dire quand un accident va arriver.
İşler nasıl tıkırında bilemezsiniz!
Tout se passe à merveille.
# Üçüz olmak ne büyük işkencedir bilemezsiniz.
Vous n'imaginez pas ce que c'est que d'être trois
- Nasıl memnun olduğumu bilemezsiniz.
Moi aussi, je suis vraiment ravi de vous rencontrer.
Ne kadar çok partiye katıldığımı bilemezsiniz.
Vous n'avez aucune idée du nombre de fêtes auxquelles je suis invité.
Hayatın ne kadar tekdüze olduğunu bilemezsiniz.
C'est surprenant de voir comme on s'y ennuie.
Nasıl bir gün geçirdiğimi bilemezsiniz.
Vous n'avez pas idée de ce que j'ai enduré.
Çok açıktım. Çocuklar insana nasıl güç veriyor bilemezsiniz.
Le mensonge, c'est le démon.
Ne kadar korktuğumu bilemezsiniz.
Vous imaginez pas à quel point.
Sizin gibi bir öğrencinin, öğretmen için anlamını bilemezsiniz.
Vous ignorez ce que ça signifie pour moi de trouver quelqu'un comme vous.
Bunu bilemezsiniz.
Eh bien ça, vous ne le saurez qu'après.
Palto için ne kadar üzgünüm, bilemezsiniz. Boşver.
Je suis désolée, pour le manteau.
Bu bizim için ne kadar önemli bilemezsiniz, sizin gibi bir insan bize iltifat ediyor.
Venant de vous, c'est très flatteur. Où est Tony?
Yaşıyormuşum, bilemezsiniz.
- Tais-toi! Toi aussi!
Bütün bu zoraki davranışlar beni nasıl sıkıyor, nasıl yoruyor, bilemezsiniz.
Incroyable comme on n'a plus envie de feindre à un certain stade.
İnsanın sırtında geçmiş yılların ağırlığını hissetmesi nasıl bir şeydir bilemezsiniz.
Tu ignores ce que signifie sentir le poids des années et ne plus comprendre.
Duvarlardan, özellikle bu odadan yayılan, barbarlığın iğrenç özü sinmiş bu şeytani havayı aylarca yıllarca, solumanın ne demek olduğunu siz bilemezsiniz.
Vous ignorez ce que c'est de vivre ici mois après mois, année après année, à respirer cet air infernal, à absorber le miasme de la barbarie qui imprègne ces murs, surtout cette salle.
Gerçekte ne düşündüğünü bilemezsiniz.
Allez savoir ce qu'il pense.
Kıçım! Güneşin nasıl bir şey olduğunu bilemezsiniz.
Vous savez pas ce que c'est, que le soleil.
Sabahtan beri arıyorum. Bilemezsiniz.
J'ai téléphoné toute la matinée.
Çok teşekkür ederim Bayan Karoudjian. Ne kadar yardımcı olduğunuzu bilemezsiniz.
Merci beaucoup, vous nous avez été très utile.
Ölümünün bizi - teşekkürler- ne kadar etkilediğini bilemezsiniz.
Je ne sais pas... Merci. ... Sa mort nous a fait une drôle d'impression.
Bunun benim için neler ifade ettiğini bilemezsiniz.
Si vous saviez!
Bu nasıl bişi bilemezsiniz. Namusuma leke sürüp beni ele güne rezil edicekler.
Ils vont me chercher des crosses, pour racolage qu'ils diront.
Bu pisliğin ne kadar ileri gideceğini bilemezsiniz.
Quand ces saloperies se déclarent, où s'arrêtent-elles?
- Bunu bilemezsiniz, büyümesi lazım.
Je ne peux pas dire, ça doit germer.
Bunu ne zamandır beklediğimi bilemezsiniz.
J'y vais directement.
Bu anı nasıl özlediğimi bilemezsiniz!
Comme j'ai attendu ce moment!
bilemem 161
bilemezsin 104
bilemedin 19
bilemiyorum ki 20
bilemedim 29
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25
bilemezsin 104
bilemedin 19
bilemiyorum ki 20
bilemedim 29
bilemiyorum 2041
bilemeyiz 20
bilemeyeceğim 25