Bir içki traducir francés
8,356 traducción paralela
Otelden çıktım, bir içki içmek için Audry'nin Yeri'ne uğrayacağım.
Je sors de l'hôtel. Je vais boire un verre chez Audry.
Bir içki için, bira için bir cinayet mi?
Un assassinat, pour de la bière?
Bu iyi bir içki, Don.
C'est un bon coup, Don.
Belki de daha büyük bir içki almalıyım.
Ou juste prendre d'autres verres.
Size bir içki alabilir miyim?
Et si vous me laissiez vous offrir un verre?
Sana bir içki ısmarlamalıyım.
Je devrais vous payer un verre.
Barbie bebeğin ne olduğunu açıklayıp ona göre seni marizleyip marizlememeye karar vermeden önce neden bana bir içki ısmarlamıyorsun?
Prends moi un verre. et explique moi ce qu'est une poupée barbie, et si oui ou non, je dois te frapper pour m'appeler comme ça.
Bir içki de yeter.
Un verre fera l'affaire.
Bir içki daha ister misin?
Un autre verre? Ouais.
Tanıtımdan evvel kutlamak için Rutherford'da bir içki içelim.
Allons prendre un verre au Rutherford pour célébrer avant la soirée.
Bir içki içtikten sonra sor.
Demande-moi ça après que j'aie bu un verre.
Hâlâ sert bir içki gibi sersemletebiliyorsunuz.
Au moins vous êtes toujours aussi piquant.
Bana bir içki lazım.
J'ai besoin d'un verre.
- Sana bir içki doldur dedim!
J'ai dit sers-moi un verre!
Evet. Seninle bir içki içmek ile geceyi hapiste geçirmek arasında bir karar verdim.
Entre un verre avec toi et une nuit en prison.
Bir içki söyledim.
J'ai pris un cocktail.
Bana bir içki borçlu olduğunu söylediğinde bar, restoran ya da en azından sandalyesi olan bir yeri kast ettiğini sanmıştım.
Quand tu as dis que tu m'offrirais un verre, Je pensais que tu parlais dans un lieu comme un bar ou un restaurant ou autre avec, tu sais, des chaises.
Bana bir içki verdi.
Elle m'a offert un verre.
- Vardiyadan sonra bir içki ister misin?
Tu veux aller boire un verre après ta garde?
Hadi ama, sadece bir içki.
Aller... juste un verre.
Sevgiline söyle bu iş bittiğinde bana bir içki borcu olacak.
Dis à ta nana qu'elle me doit un verre quand ce sera fini.
Ben ayrılırken bir içki daha ısmarlıyordu.
Je me suis tiré dès qu'il a commandé des doses.
Ada, bir içki ister misin?
Ada, tu viens prendre un verre?
1709 Doğru Carson Caddesi, Northridge'deki bir içki dükkanının adresi. 17 yıl önce, Dante Gomez'in Ana Escobedo'yu öldürdüğü gece soyulmuş.
Le 1709 Est Carson Street est un caviste situé à Northridge, il s'est fait braquer il y a 17 ans la nuit où Gomez a tué Ana Escobedo.
Dante Gomez, Ana'yı öldürdüğünü iddia ettiğin akşam bir içki dükkanını soyuyor.
Dante Gomez cambriolait un caviste au moment où, d'après vous, il tuait Ana.
Brett sert bir içki hazırla.
Prépare moi un verre fort.
- Sevdiğim sert bir içki.
Je voudrais un verre fort.
Bu okkalı bir içki!
Non, je ne bois pas... C'est du bon!
Yalnızca bir içki, başka bir şey değil.
OK? Juste un verre, rien de plus.
Ve çocukların da var ben de kördüğüm olmaya çalışmıyorum,... ama seninle bir içki içmek istiyorum.
Je sais que vous êtes mariée. Et vous avez des enfants, et... et je ne cherche pas non plus à compliquer les choses, mais je veux toujours prendre un verre avec vous.
Yalnızca bir içki.
C'est un verre.
~ Ona bir içki ver, John.
~ Donne lui un verre, John.
Ama New York, Toronto ve Boston'daki zengin insanlar,... hala iyi bir içki için güzel para ödüyorlar.
Mais les riches à New York, à Toronto et à Boston paient encore une fortune pour la vraie marchandise.
İçki için erken bir saat değil mi John?
C'est un peu matinal pour un verre, non, John?
Sen, Amerikalı Birleşik Krallığın içki ve biraları arasında kendisini onaran nefes kesici geniş bir deneyime sahip olan kişi.
Vous, l'américain, dont l'expertise est si énorme qu'elle se propage elle-même sur les bières de l'Angleterre.
Bira, içki diye içtiğiniz çorbanız, Victoria'nın banyo suyu gibi ve bu iki pub işletmecisine de bundan zorla içirilmiş. Burada dikkate değer bir şey var.
La bière, cette soupe que vous décrivez vous-même comme de l'eau d'un bain de Victoria et qui a gavé deux de nos patrons de bars maintenant, il y a quelque chose à tirer au clair.
Böyle olunca da bir iki düzine içki içmeden kendime gelemiyordum.
Et quand ça arrivait, la seule chose qui me permettait de le supporter était deux douzaines de verres.
İçki üzerine şeylerin olduğu sağlam bir listem var :
J'ai toute une liste de raisons de recommencer à boire.
Ama bir arkadaşla içki içmek hissettirebilir.
Boire un verre avec un ami pourrait, par contre.
Bir de şöyle düşün, bütün bunlarda düşüneceğimiz en önemli şey hiç içki almamam.
Laisse moi te rappeler que ce qui est important à travers tout ça.... c'est que je n'ai jamais pris un verre.
Kaçak içki yapmak yasa dışı bir eylemdir.
Faire du Whisky maison est illégal.
- Sonra da döktüm kafamı dağıtmak için yürüyüşe çıktım ve sonrasında bir deliğe düştüm. Hem de ağzıma bir damla içki sürmemişken.
Donc je l'ai jetée, j'ai marché pour me vider l'esprit et je suis tombé dans un trou sobre et gelé.
- 4 hafta içki içmedin mi, bir kız için?
T'es vraiment rester 4 semaines sans boire... pour une fille?
Bu içki gibi, Hobbs Kaplıcaları da bir aile mirasıdır.
Comme cette infusion, Hobbs Springs, c'est la mémoire de cette famille.
Jenny bir gün çalışırdı. Herkes içki, single ve alkışla geçinemez.
Vous savez, tout le monde ne vit pas de gnôle, de singles et d'applaudissements.
Bir saniye, patlayacak kadar içki içebilir misin yani?
Peut-on boire assez d'alcool pour exploser?
Kadın, Tate'e, saldırının liman ziyareti sırasında onunla ve bazı başka subaylarla içki içtiği bir akşam gerçekleştiğini söylemiş.
Elle a dit que l'agression avait eu lieu après une nuit arrosée avec lui et d'autres enseignes durant une escale au port.
Dışarı çıkıp içki içmek ve dayak yemek yerine evrak işlerini halletmen için bir gün ayırmalısın.
Un jour pour finir ton papier, au lieu de sortir, de te soûler, et de te battre.
Yakınlarda bir yerde içki dükkanı veya market var mı acaba?
Y a t'il un supermarché dans les alentours?
Eğer bir adam ya da bir şempanze olsaydın da seninle içki içmek isterdim ya da...
J'aimerais prendre un verre avec vous même si vous étiez un homme, ou un chimpanzé, ou...
Bak, eğer yanında Shelby'lerden biri olmazsa siyah bir adama içki vermezler.
Ecoute, ils servent pas d'homme noir sans un Shelby à ses côtés.
bir içki ister misiniz 16
bir içki ister misin 77
bir içki daha 25
bir içkiye ihtiyacım var 44
bir içki iç 60
bir içki içelim 22
bir içki al 76
bir içkiye ne dersin 85
bir içki alır mısınız 20
bir içki alın 17
bir içki ister misin 77
bir içki daha 25
bir içkiye ihtiyacım var 44
bir içki iç 60
bir içki içelim 22
bir içki al 76
bir içkiye ne dersin 85
bir içki alır mısınız 20
bir içki alın 17