Bu o adam traducir francés
2,201 traducción paralela
¶ - Bu o adam.
- C'est le même type.
- Bu o adam.
- Je suis le type. - C'est le type.
O kadar. Bir adamı kendine yaklaştırmak için bu yetiyor.
Ça suffit pour qu'un homme saute le pas.
Bu arada o adam benim için öldü.
D'ailleurs, ce mec, je le hais.
Bana o MBA hergelelerinden birini mi getirdin yoksa bu gerçekten adam mı?
Tu m'as amené un jeune diplômé ou ce mec est un homme?
Bu yüzden o yenilmiş tatlı bir ölümü bekleyen evli adam ışığı yaymam lazım.
Je dois donner l'impression d'être un homme marié qui attend la délivrance de la mort.
O zaman belki bu adamı bulabilirsin...
Tu pourras trouver ce type, ce...
- Ne? O denli duyarlı bir adam, bu kadar iğrenç bir plan yapamaz.
Oh, sûrement aucun homme d'une telle sensibilité ne manigancerait un plan aussi odieux.
Eğer bu bir uyanış olacaksa, o zaman bunu adam gibi yapalım.
Si ça doit être une veillée, faisons ça correctement.
-... bu adamı tanıyorum. - O adamı tanımıyorsun.
Mais ça reste un homme, et je connais ce type.
anlaşılan o ki, bu adamın Parker'la bir sorunu var.
Apparemment, ce monsieur a un problème avec Parker.
Lynette, kızım bir makineye bağlı, onun hayatını karmaşıklaştıran adam- - varlığını bile bilmediğim bir adam, onu bu hale sokmuş olabilir. O yüzden adil olmamı bekleme.
Lynette, ma fille est branchée à une machine, et le gars qui complique sa vie... un garçon dont je n'ai même pas entendu parler... pourrait l'avoir mise là, donc je n'ai pas besoin d'être juste.
Bu adam İki gibi görünüyor olabilir ama onun İki olmadığını bilmelisin çünkü, o, İki değil.
Cet homme ressemble à Deux, Mais vous savez qu'il n'est pas Deux, Car il n'est pas Deux.
Peki, eğer bu adam hapishaneden korkmuyorsa, o zaman nasıl olacakta bize nakdin yerini söyleyecek?
Donc, si ce gars n'a pas peur de la prison, comment l'inciter à nous révéler où est l'argent?
Destekçi bu oyunda ki on ikinci adam. O hem sadık hem de zalimdir.
Le Supporter est le douzième athlète, à la fois fervent soutien et juge impitoyable.
Silah bu olabilir ama o adamın katil olup olmadığını bilmiyoruz.
C'est l'arme du crime, mais on ne connaît pas le coupable.
Sonra bu sabah, o adamın vurulup öldürüldüğünü görünce...
Et puis ce matin, voir cet homme ce faire tuer...
Ama eğer oraya gider ve o adamı 15 kişinin önünde tutar götürürsem bu sessiz sedasız iş halletme durumu biter.
Je l'ai accepté. Mais si je vais là-dedans traîner ce gars dehors devant 15 personnes... toute cette histoire "sous le radar" est terminée.
O yaşlı bir adam, başını indirmiş ağlıyor. - Bu benim anlaşmam ben söylediğimde birini vurursun, tamam mı? - Bu önemli değil.
Ce mec pleure de peur.
Sana söylüyorum dostum eğer bu araba gerçekten Little Bastard ise her şeyime bahse girerim ki o adamı bu araba öldürdü.
Je te le dis. Si... cette voiture est Little bastard, je te parie des beignets - que c'est ça qui l'a tué.
Bu ismi tanıyorum ama o adamın yüzünü tam hatırlamıyorum.
Ça me dit quelque chose, mais je ne le remets pas.
Bu, küçük Dorothy ve onun dostu bostan korkuluğu değilse o zaman teneke adam ve korkak aslan nerede?
Voilà la petite Dorothy et son épouvantail. Où sont l'homme de fer et le lion peureux?
O'Hara bu noktadan sen devralıyorsun. Sokaklar için adam tahsis edeceğim.
O'Hara, vous prenez les rênes.
Bu yüzden tutucu teyzenin kocasının, eşcinsel çocuğun sevgilisinin ve banliyölerden nefret eden adamın karısının o saatte nerede olduğunu bulmalıyız.
Alors, il faut trouver où le mari de la dévote, le petit ami du gai... et la femme de l'homme qui déteste la banlieue étaient à cette heure-là.
Ama hepsi bu. O adam için yaptıklarımın tamamı bu.
Mais c'est tout ce que j'ai fait pour ce type.
İşte, geçen geceki adam. Bu o mu?
C'était lui, hier soir?
Bu seni iyi yapmaz. Hele adam hiç yapmaz. O yüzden kes sesini.
Ça ne fait pas de vous un homme.
O nedenle insanlığın başarı veya başarısızlığını bu adamın omuzlarına yıkmamalıyız.
Nous ne devrions donc pas faire reposer sur ses épaules le succès ou l'échec de la civilisation humaine.
Bu o kadar büyük bir adam ki kıçının kendi posta kodu var.
Un mec si gros que son cul a son propre code postal.
O'na sapladın oğlumun tek şeyi dünyadaki.. bir tek şeyi... bu adam oğlumdan onu çaldı
Et quand la tête s'est cassée, vous l'avez poignardé. La seule chose que mon garçon ait en ce monde, la seule chose... cet homme lui a volé.
Bütün devriyeler bu adamı arıyor ama artık o bunu biliyor.
Tous les agents disponibles recherchent ce gars, mais il le sait maintenant.
Pekala, o bu adam, o bu adam.
C'est lui.
O kafalardan birinin bu adam olduğunu mu söylüyorsun?
Vous essayez de nous dire qu'il est l'une des têtes volées?
O şey adamımı bu hale getirdi.
Cette substance a transformée un de mes hommes en ceci.
Savaştayken zor kararlar vermek zorundasınız ben de bu yüzden o adamı vurdum ama yüzünü asla unutmayacağım.
En guerre, il faut faire des choix difficiles, donc j'ai tué le mec, mais... J'oublierai jamais son visage.
O zaman bu Tek denen adam uyuşturucu satıcısı.
Donc, ce Tek était un dealer.
Sence bu Tek denen adam o haliyle nereye kaçmış olabilir?
Donc, où crois-tu que ce Tek, s'il a eu la frousse, est allé se réfugier?
Vaktimiz yok Bobby. Bana kalsa bu adamın pasaportuna basardım damgayı o da defolur giderdi.
Si ça dépendait de moi, je lui tamponnais son passeport et il sortait d'ici.
Kral kelebeğinin bu olağanüstü olayı 30 yıl önce keşfedilmişti ve bir adam o zamandan beri her yıl onları gözlemliyordu,... Profesör Lincoln Brower.
Le phénomène des monarques n'a été découvert qu'il y a 30 ans. Depuis, un homme l'étudie tous les ans, le professeur Lincoln Brower.
Adamım, o orospu çocuğunu sikeyim, doğrudan James'e gideriz çünkü bu civarda asıl para James'tedir.
On va entuber cet enculé, c'est lui qui a le blé.
Tamam öyleyse, o zaman cesaretini topla ve bu işi adam gibi yap.
Fouillez dans votre pantalon, ramassez-vous une poignée de couilles, d'accord?
Adam birden yıkıldı, tuttu "Bu ülke lanetlenmiş, boktan" demeye başladı, ben de "Yok yahu o kadar kötü değil, sizin kumlu götlerinizi özgürleştirdik" dedim.
Mais le gars, il devient comme déprimé, et ajoute : "Ce pays, c'est de la merde. On est damnés."
Bir kaç yıl önce, Erica Harmon'un kocasına Erika'nın bir aşk macerası yaşadığını söylemiş çünkü her sabah o evden ayrılır ayrılmaz bu adamın evlerine gizlice girdiğini görüyormuş.
Un jour, Mme Cutter a dit au mari qu'Erica avait un amant. Elle voyait un gars entrer chez eux, le matin après le départ du mari.
- Komşunun başına gelen tuhaf... - Evet. ... ortada bir aileyi öldüren, bir adam var ve David'in kendi kızının adını karıştırdığını düşünüyorsun bu yüzden ailesini öldüren adamın o olduğunu mu düşünüyorsun?
Ia foldingue voit à la télé un type qui tue sa famille, et tu crois que David oublie le prénom de sa fille, donc, c'est lui qui a tué sa famille?
O adamı öldürmelisin, tek yolu bu.
C'est le seul moyen, il faut aller le chercher.
Hikayedeki bu adama sen sahipsin, ve o adam her şeyi ele geçirmek, yok etmek istiyor.
Il y a cet homme dans l'histoire, et il est... il veut tout contrôler, tout dévorer.
Doktor, bu adamı, o sizi bulmadan bulmalıyız.
Docteur, nous devons coincer cet homme avant qu'il ne vous trouve.
Bu adam bize o iblisi yok edeceğine dair bir söz verdi. Seninle birlikte savaşmak için buradayız!
Ce garçon nous a promis que vous détruirais ce mal Et nous sommes là pour nous battre avec vous.
"O adam bu" mu?
"C'est le type"?
Bu adamın o kadar basit bir hayatı var ki bir şişe Coca Cola mutlu olmasına yetiyor.
Ce type a une vie si simple qu'une bouteille de Coca suffit à son bonheur.
Peki, bu fotoğraftaki adam o gün binaya giriş çıkış yaptı mı?
Cet homme est-il entré ou sorti de l'immeuble ce jour-là?
bu o 1223
bu olabilir 58
bu olmayacak 50
bu oda 25
bu olsun 16
bu olacak 24
bu olmaz 67
bu olur 45
bu olay 48
bu olamaz 268
bu olabilir 58
bu olmayacak 50
bu oda 25
bu olsun 16
bu olacak 24
bu olmaz 67
bu olur 45
bu olay 48
bu olamaz 268
bu olur mu 39
bu odada 30
bu onun sorunu 17
bu o mu 242
bu olayda 16
bu onun 40
bu oldu 16
bu olabilir mi 19
bu önemli değil 131
bu olmamalıydı 17
bu odada 30
bu onun sorunu 17
bu o mu 242
bu olayda 16
bu onun 40
bu oldu 16
bu olabilir mi 19
bu önemli değil 131
bu olmamalıydı 17
bu olağanüstü 52
bu onlardan biri 29
bu olmalı 51
bu olduğunda 20
bu olanaksız 43
bu önemli 208
bu önemli mi 29
bu onun işi 28
bu onun arabası 16
bu o değil 91
bu onlardan biri 29
bu olmalı 51
bu olduğunda 20
bu olanaksız 43
bu önemli 208
bu önemli mi 29
bu onun işi 28
bu onun arabası 16
bu o değil 91