Buz gibi traducir francés
1,683 traducción paralela
Bir yol daha var, dar derin vadilerden, buz gibi çöllerden senin bilmediğin yüksek geçitlerden geçen bir yol.
Il y a une autre route, à travers de profonds ravins, des déserts de glace, des cols que vous ne connaissez pas.
Buz gibi balık kafası isteyen var mı?
Qui en veut?
Buz gibi.
Ils sont glacés.
Binlerce mil kuzeyde, British Columbia sındaki buz gibi sularda gerçekten deniz canavarı olan Bir ahtapot yaşamakta.
À 1 600 km de là, dans les eaux glaciales de British Columbia, vit une pieuvre qui est vraiment un monstre marin.
Dünyanın diğer ucuna gidip, buz gibi kışları olan, soğuk bir şehirde yaşayabilir misin?
Seras-tu capable d'aller de l'autre côté de la terre, de vivre dans une ville froide où l'hiver est glacial?
Dışarısı buz gibi.
Il fait un froid, aujourd'hui!
Metni, önce şu buz gibi havasından kurtarmak lâzım!
Tu voudras peut-être gratter le givre d'abord.
İşlediği suç ortaya çıktığında çıIgına dönen köy halkı, çiftliğe yürümüş. Sürükleyerek evden çıkarmışlar, ellerini bağlamışlar ve şelalenin oraya götürmüşler. Buz gibi sularında, ortadan kaybolduğu nehrin kenarına.
Une fois les meurtres découverts, les habitants révoltés se rendirent à la ferme, enlevèrent le garçon, lui ligotèrent les mains et le traînèrent jusqu'à la cascade sur les bords de la rivière Nellis où il disparut dans les eaux glacées.
Dışarısı buz gibi.
Il fait froid. Désolé.
Buz gibi. YALNlZ ZİNCİRLİ ARAÇ - Zincirimiz yok.
Ceci était le contrat de location.
Buz gibi soğuk gazoz!
J'ai des boissons gazeuses bien froides!
Buz gibi soğuk.
Il gèle.
Dışarısı buz gibi ve...
Il fait un froid de canard, et...
Buz gibi bir adam gördüm.
J'ai vu le Sasquatch.
- Buz gibi oldular.
- Ou plutôt frigide.
Deli misin, su buz gibi olmalı
Tu es folle. L'eau est glacée.
Buz gibi, tamam mi?
Glac ‚, O.K.?
Buz gibi.
Elle est glacée.
Dışarısı buz gibi!
Il gèle dehors!
Hava buz gibi soğuk. Zatürre olacaksın.
On gèle, tu vas choper une pneumonie.
Burası buz gibi.
Il gèle ici.
- Burası buz gibi.
- Il gèle ici.
Hava buz gibi!
Il fait trop froid! Caitlin, c'est le but.
Buz gibi soğuk, dondurulmuş şekerli sudan alın.
Venez prendre votre sirop givré.
"Buz gibi soğuk" diyerek beni cezbettin.
Tu m'as eu sur "givré".
Ayakların buz gibi.
Tes pieds sont gelés.
Burası buz gibi.
Il gèle.
İçerisi buz gibi.
Il gèle là-dedans.
Dışarısı buz gibi.
On se les gèle ici.
Buz gibi bira, nektartini ve zencefilli gazoz.
OK, une bière glacée, un Nectarini et une limonade.
Dünyada uzun bir günün ardından buz gibi biradan alınan ilk yudum gibisi yok.
Il n'y a rien de mieux au monde qu'une bonne bière fraîche après une longue journée.
Bu buz gibi sulardaki tek büyük avcılar onlardır.
Il s'agit de l'unique prédateur de taille importante dans ces eaux glacées.
Bu yanın dünyaya buz gibi bakıyor.
La partie qui regarde le monde d'un œil glacial.
Biliyor musun, bazen damarlarında buz gibi su var diyorum ama bazen de saf bir öğretmen olduğunu düşünüyorum.
Vous savez, Des fois je me dis que vous avez de la glace dans les veines et des fois je pense que vous n'êtes qu'une petite institutrice naïve.
Kilimanjero Dağı'ndayız, dünyanın en yüksek dağlarından biri ve buz gibi.
On était sur le Mont Kilimanjaro, une des plus hautes montagnes du monde et on était gelé.
Tanrim, ellerin sanki buz gibi havuzdan yeni çikmis gibi.
Tes mains sont toutes moites.
Ben dönene kadar buz gibi olacaktır. Teşekkürler.
Ce sera complètement froid quand j'aurai terminé.
Evleri buz gibi.
Le gèle des maisons des Roumains.
- Buz gibi.
- Glaciale.
- Hava buz gibi.
Ça nous fera du bien.
Hava buz gibi.
Je veux que tu voies quelque chose.
İsa'yı bir artistik patinajcı gibi hayal etmek istiyorum. Beyaz bir kıyafet içinde ve benim hayatımı yorumlayan buz dansları yaparken.
J'aime imaginer Jésus en patineur vêtu d'un costume blanc, et dont les mouvements de danse dévoilent les mystères de ma vie.
Buz üstünde boks yapmak gibi.
De la boxe sur glace!
Aynı sandalyede 20 yıl boyunca oturacaksın ve "Neden Izzy ile bu şansı kullanmadım. " Neden Mendota gölünde buz altında balık tutmak "gibi eğlenceli bir hayatı seçmedim?" diye dövüneceksin.
Dans 20 ans, tu seras toujours dans ce fauteuil, à te demander pourquoi tu ne m'as pas suivi, pourquoi tu n'as pas fait un truc excitant au lieu d'aller pêcher sous la glace.
Burası buz gibi soğuk.
On se les gèle ici.
Buz gibi.
On gèle.
Birleşik Devletler'in, Cleveland, Detroit, New York ve kuzey hattı gibi modern şehirlerin bulunduğu bölgelerinde bu, güzel bir gün ile kafanızın üzerinde, bir millik buz olması arasındaki farktır.
Pour la partie des États-Unis où sont les grandes villes, Cleveland, Detroit, New York, dans le nord du pays, cet écart équivaut à la différence entre une belle journée et une accumulation de glace de plus de 1,5 km d'épaisseur.
- Büyük bir buz kıracagı gibi.
Comme un pic à glace géant.
Bardağı veya plastik buz kabı gibi bir şeyi dolduruyorum.
Calme toi enfoiré, je te donnerai un centime! Mon dieu! Bye!
Bildiğiniz gibi buz hokeyi sahasının gece bekçisi kayıp.
Comme vous le savez tous, un veilleur de nuit de la patinoire de hockey a disparu.
Buz Kamyonlu Katil, silahını onun sırtına doğrultmuş gibi.
Quelqu'un comme le tueur au camion frigorifique pointant un putain de flingue sur son dos.