Değişim traducir francés
2,469 traducción paralela
1 Ocak'ta Jody'nin hesabında yarım milyonluk bir değişim görülüyor.
Le 1er janvier, Le compte de Jody se monte à un demi-million et des poussières.
Temelde yapmak istediğin eski, ani ve şaşırtıcı bir değişim, tamam mı?
{ \ pos ( 192,230 ) } En gros, ce que tu veux faire, { \ pos ( 192,230 ) } c'est le coup du camouflage?
Evet, bakın şirkette köklü bir değişim oldu ve ben... Ben bunun iyi bir şekilde yürüyeceğinden emin değilim.
Écoutez, il y a du changement dans la société et je ne suis pas sûr que ça fonctionnera.
Buraya değişim yapmaya geldik Buraya düzenlemeye geldik
On est ici pour changer le monde Pour changer la vie
Bizce değişim yaratacak.
Transfigurant, selon nous.
Değişim dramatik olabilir.
Le changement sera radical.
Ayrıca rusyadan gelen değişim öğrencisi olduğunu duydum.
Mais, en fait, ce serait une Russe en programme d'échange.
Değişim, ve kaybetmek iki romanın da ortak konusu.
Le changement et la perte sont centraux dans les deux romans.
Bir şey sızacak olursa... Yurttaşlık Hakları Hareketi der ki : "Büyük çaptaki bir toplumsal değişim beraberinde kaçınılmaz olarak şiddeti ve kaosu getirir."
Si ça se sait, souviens-toi du Mouvement des droits civiques, les changements sociaux et leurs cortèges de violence, puis le chaos.
Değişim ayağımıza geldi.
Les changements arrivent de notre côté.
Gord, Kanadalı değişim öğrencimiz. Lunenburg, Nova Scotia'dan geldi. Somonu nefismiş diye duydum.
Gord est canadien et nous vient de Lunenburg, Nouvelle-Écosse, où le saumon est, paraît-il, délicieux.
- Değişmenin anlamını henüz bilmiyoruz diyebilirim, ama bir değişim olduğu kesin.
On ne sait pas encore, mais c'est un fait.
Öldürülen ortağına olan tepkinde de değişim olmadı.
La réaction pour votre collègue assassiné n'a pas changé non plus.
Ancak, bu özellikle ilginç olay yeri ve vurulduğun yere olan tepkin önemli bir değişim gösterdi.
Toutefois, et c'est le plus intéressant, votre réaction à la scène de crime, le lieu de votre agression, a considérablement changé.
Ama değişim oluyor.
Mais les choses changent.
Bu iyi. Değişim iyidir.
C'est très bien.
Valensiya İspanya'da olduğundan böyle bir değişim kralın da onayını almalı.
Puisque Valence est en Espagne un tel transfert doit être approuvé par le roi.
Babam insanlar için en zor olanın değişim olduğunu söylerdi.
Mon père avait l'habitude de dire que la chose la plus difficile pour les êtres humains est la transition.
- Bu sadece değişim.
C'est juste un changement.
Rider, o değişim zekiceydi.
Rider, bien vu le changement.
- Değişim tamamlandı, hamam böceği.
La métamorphose est complète, cafard.
Örnek olarak Montreal'de intihar kurbanlarıyla yapılan bir çalışmada kurbanların beyin otopsileri incelendi ve ortaya çıkan o ki, eğer bir intihar mağduru ( ki bunlar genellikle genç yaştaki yetişkinlerdir ) çocukluğunda istismara maruz kaldıysa, bu o kişinin beyninde genetik bir değişime yol açıyor bu değişim istismara uğramamış insanların beyninde görülmüyor.
Donc, par exemple : Une étude menée à Montréal auprès de victimes de suicides a examiné les autopsies du cerveau de ces personnes et il s'est avéré que, si une victime de suicide ( qui sont généralement de jeunes adultes ) a été maltraitée dans son enfance, l'abus a provoqué une modification génétique dans le cerveau qui est absente dans le cerveau des gens qui n'ont pas été maltraités.
Klasik piyasa ekonomisinin temelinde yatan şeyin şu anki sistemin işlemeye devam etmesini istiyorsak durmasına veya adamakıllı yavaşlamasına bile izin verilemeyen bir para değişim modeli... olduğunu görürüz.
Lorsque nous décomposons le fondement de l'économie de marché classique - on se retrouve avec un modèle d'échange monétaire qui ne peut tout simplement pas être autorisé à s'arrêter ou même sensiblement ralenti, si la société telle que nous la connaissons reste opérationnelle.
Buna da sosyo-ekonomik sağlık değişim ölçüsü denir.
quelque chose connu sous le nom de "gradient socio-économique de la santé".
Böylece şu büyük soru akıllara gelir neden böyle bir değişim ölçüsü var?
Donc, la grande question a été de savoir pourquoi ce gradient existe-t-il?
Bununla hiç bir alakası yok çünkü bu aynı değişim ölçüsünü evrensel sağlık hizmetleri ve sosyal sağlık kurumları olan ülkelerde de görürsünüz.
Ça n'a rien à voir avec ça parce que nous voyons ces mêmes gradients dans les pays possédant une couverture de santé universelle et une médecine socialisée.
Her şey kötü gitmeye başladığında ve ve insanlar seçtikleri liderlere olan güvenlerini kaybettiklerinde, değişim isteyecekler. İşleyiş süresince birbirimizi öldürmez ya da çevremizi yok etmezsek korkarım ki, geri dönüşü olmayacak bir noktada son bulacağız..
Et quand les choses deviendront si mauvaises que les gens perdront confiance en leurs dirigeants élus, il demanderont le changement... si nous ne nous entretuons pas dans le processus ou détruisons l'environnement.
Şu anda yüzleştiğimiz, son yüzyılda bilinen en esaslı en temel değişim.
Ce à quoi nous faisons face maintenant est ce changement fondamental de la vie que nous avons connue au cours du siècle passé.
Hiçbir değişim göstermedim ve altı aydır ölüyüm.
Je suis morte depuis 6 mois et il n'y a eu aucun changement.
Değişim zamanı.
Ça doit changer.
Unutma sakın. Öğleden sonra iğne değişim programına katılacaksın ve bu akşam yeni TV reklamımızı çekeceğiz.
Au fait, tu as l'échange de seringues, cet aprèm, et les nouveaux spots, ce soir.
- Harriet, değişim!
'Harriet, vas-y!
Ve şimdi Stewie Griffin ne zaman kızsa yada öfkelense, şaşırtıcı bir değişim geçiriyor.
Qui ça? - Enfin, ça commence.
Değişim! - Evet, değişeceğiz. - Evet!
Tu sais, au lieu de rester seul ici, si tu allais au cours de Quagmire?
Söylemeliyim ki, baban bu değişim olayından bahsettiğinde şüphelenmiştim ancak gerçekten iyi iş çıkarıyorsun.
J'essaie d'être l'erreur qu'elles ont faite au bar, hier soir. Quelle est la première chose à dire?
Senin için büyük bir değişim bu.
C'est un grand changement pour vous.
Değişim oldu.
Il a fait l'échange.
Geçen haftadan beri hatırlama konusunda herhangi bir değişim yaşadın mı?
Des changements cette semaine passée, côté mémoire?
"Değişim öfke veya buna benzer nabız yükseltici şeylerden kaynaklanır."
"Le transformation serait dû à la colère ou à toute accélération du pouls."
Korkarım biz evlenince, bu onun için büyük bir değişim olacak.
Ce sera un grand changement pour lui. Quand nous serons mariés.
Sonunda Daniel biraz değişim yakalamış olmalı.
Ça a dû faire un gros changement pour Daniel. Et toi!
O kadar erkek doğurduktan sonra, rahimdeki değişim bayağı sorunlu olmuştur, ha?
Après avoir pondu ses garçons, ça a dû être délicat pour un utérus de sortir une fille.
Böyle değişim göstermesi harika.
C'est incroyable, ce changement.
Her büyük olay, her değişim bizi yolumuzdan şaşırtabilir.
Chaque changement, chaque tour peut modifier notre trajectoire.
Değişim kabininde olması gerekiyordu ama bir sonraki çekime hazırlık için oradan oraya koşturuyordum o yüzden kesin bir şey söyleyemem.
- En théorie, dans la tente d'essayage, mais je courrais partout pour la suite, donc je suis pas sûre.
Jordan ile Alana yangın sırasında değişim çadırındaymış.
Jordan et Alana se changeaient au moment de l'incendie.
Arjantin'deki belirlenmiş değişim noktasına uçacaksın orası yaz mevsiminde şahanedir - şimdi burda da yaz mevsimi var, demek istediğim - göreceksin.
Tu iras sur le lieu de l'échange, en Argentine, un pays sublime en été, soit dit en passant. Mais nous sommes en été ici, donc... Tu verras.
İki müttefik, basit bir değişim.
Deux alliés, un échange simple.
Değişim iyi değildir.
- Je n'aime pas le changement.
Değişim mi oldu
Comment ça :
Pekâlâ millet değişim çadırına dönebilir miyiz lütfen?
Retournez aux essayages.