Diye sordu traducir francés
913 traducción paralela
Buradaki aptal görevli, bay Graham'le mi yoksa bayan Graham'le mi görüşeceksiniz diye sordu.
Cet idiot de réceptionniste me dit qu'il y a une Mme Graham.
Louie kıza kaç yaşındasın diye sordu, O da 23'üm dedi.
Louie lui a demandé son âge, elle a dit 23 ans.
Madam diğerlerine katılacak mısınız yoksa kahveleri burada mı alacaksınız diye sordu?
Madame demande si vous rejoignez les autres ou prenez le café ici?
Hâkim bana "O kürkü nereden buldun Toni?" diye sordu.
"Où avez-vous trouvé la fourrure, Toni?", m'a demandé le Juge.
'Ona olan aşkın tüm bu olanlara değdi mi'diye sordu.
Il lui a demandé si son amour pour lui valait tout cela.
Çocuk size niye "Afrika'daki gibi nefsi müdafaa mıydı?" diye sordu?
Pourquoi le garçon vous a-t-il demandé si c'était de la légitime défense comme en Afrique?
Ken cumartesi gecesi oynamak ister misin diye sordu ama benim o kadar param yok.
Ken voulait, samedi soir, mais j'ai pas assez de fric pour.
Catherine demin Elizabeth'e, Marian baş nedimem olur mu diye sordu.
Catherine vient de demander à Elizabeth d'avoir Marian comme fille d'honneur.
"Gazeteci misin, muhabir mi?" diye sordu.
"Es-tu journaliste ou reporter?"
Yardımcı olabilir miyim, diye sordu.
"Puis-je vous aider", dit-il.
Şey, bana neden diye sordu...
Il m'a demandé pourquoi...
Evet. Yine dansa mı gideceksin diye sordu.
Oui... "Encore à la salle de danse?"
Bana "Hey, Marty'im için tanıdığın güzel bir kız var mı?" diye sordu.
Elle m'a dit : "Vous connaissez une fille bien pour Marty?"
Filo yanaşınca denizciler ne sever, diye sordu.
Quand une flotte a débarqué... elle m'a demandé ce qui plairait aux marins.
"Cosette diye bir kızı tanıyor muyum, uslu biri mi?" diye sordu.
- Avec le repas, ça fera le compte. - C'est de la belle chaussette!
Güzel, çünkü yukarı çıkıp ona iyi geceler diler misiniz diye sordu.
Parfait, parce qu'il a demandé si vous vouliez lui dire bonne nuit.
Dostum bir içki alır mısın diye sordu.
A bientôt, Pat.
Sana bir içki alır mısın diye sordu. Alacak mısın yoksa almayacak mısın?
Allez, Joe, calme-toi.
"Neydi o?" diye sordu garsona.
"Qu'est-ce que c'est?" demanda-t-elle.
Adamın teki beni fark etti ve burada ne işin var diye sordu.
Commej'attendais dans la rue, il y a un type qui m'a remarqué.
Babasını tanıyor muyum diye sordu, ki tanırdım onu. - Çok zeki biriydi.
Il me demandait si j'avais connu son père.
Pekala, Herneyse. Babam en sonunda diğer misyonerlere ikici el bir oyuncak bebekleri varmı diye sordu.
Mon père a demande a la mission de lui envoyer une poupée usagée.
Her neyse, yaklaşık yedi ay önce bu avukat, Bay O'Shaughnessy, yalnız bir adamı teselli etmem karşılığında haftada bir yüzlüğü kabul eder miyim diye sordu.
Bref, il y a sept mois, ce prétendu avocat m'a demandé si j'aimerais réconforter un vieil homme et me faire 1 00 $ la semaine.
herhangi bir isteği var mı diye sordu.
Il paie tout. C'est une de nos meilleures chambres.
Ve diğer adam benimle dans edermisin diye sordu.
Et un autre garçon m'a invitée à danser.
Siz gidebilir misiniz diye sordu.
Il vous demande si vous pouvez venir.
Servetiniz var mı? Diye sordu, yok dedim.
"Avez-vous une grosse fortune?" "Non."
Haritam var mı diye sordu. Galiba kaybolmuş.
Il m'a demandé si j'avais une carte.
Neden onu sinemaya götürmüyorsun? " diye sordu.
Amène-le plutôt au cinéma ".
- Evet, doktor gördü. Hemen bu çocuk ne yedi diye sordu?
Il a demandé ce qu'il avait mangé.
Diye sordu Louisa May Hop-Hop-Hop-Fli-Anderson
Dit Louisa May Hop Hop Hop Fli Anderson.
" Dağa, neden evlenmiyorsun... diye sordu rüzgar.
"Pourquoi tu ne te maries pas?" Demande le vent au Mont Beskid.
En son gördüğümde bana,'Aç mısın? 'diye sordu.
A mon départ, il m'a demandé si j'avais mangé.
Gene'i arayarak, "Uhura adı mı soyadı mı?" diye sordu.
Ca commence. Quand va-t-on voir la Plume? C'est difficile à dire.
Dick, Bay Clutter zengin mi diye sordu, ben de dedim ki...
Dick m'a demandé si Clutter était riche.
"Uşağıma neden tehdit edici bir bakış fırlattın?" diye sordu.
"Pourquoi avez-vous effrayé mon serviteur de vos gestes?"
- "50 bin dolar kazanmak ister misin?" diye sordu.
"Vous voulez gagner 50000 dollars?"
Çok ilginç. Bay Albert ilk kez "bir şey içer misiniz" diye sordu.
Je ne sais pas ce qu'il lui a pris, c'est la première fois que M. Albert pousse à la consommation.
"Sorun nedir Bay McDevitt?" diye sordu. Ben de, "Paul, sanırım biraz olumsuz bakıyorsun." dedim.
Alors il s'est posé des questions et je lui ai dit que je le trouvais négatif.
"Davayla ilgisi ne?" diye sordu bilgili, sevimli Yargıç Maltravers.
"Est-ce bien pertinent?" demanda le bel et savant Juge Maltravers.
Derse gittim ve öğretmen bana "İngilizce biliyor musun?" diye sordu.
J'y suis allé. L'instructeur a dit : "Parlez-vous anglais?"
Ike, yok edilmeden önce gidip 101'inci Tümen'i kurtaracak biri var mı diye sordu.
Ike veut savoir si quelqu'un peut aller... renforcer la 1 01 ème avant qu'ils la détruisent.
Bilmiş bir şekilde "fotoğraf" diye sordu.
"La photo, hein?" Lui demanda-t-il d'un air entendu.
İstemediğim bir şey nasıl hoşuna gidebilir diye sordu.
- Et alors? Elle a dit que je n'y prendrais pas plaisir si ça ne lui plaisait pas. Oh, bon sang.
Wang Jianxin adında biriyle tanıştım! Kırbaç tekniğimi görünce bana seni sordu Hayalet Kırbaç Fang Chengtian'i tanıyorum mu diye sordu
Je sais maintenant que tu es très connu, que ton surnom est Fouet-divin.
"Ondan var mı?" diye sordu, hayır cevabı bekleyerek.
"En avez-vous?", demanda-t-il, s'attendant à entendre "non".
"Bu gülleri nereden buldun?" diye sordu?
Elle demande : "Où tu as eu ces roses?"
Mektupları açarken yakalandığımda... hakim beni 6 ay veya ingiliz jokeylerin tabiri ile... bir düzine 15 gün hapis cezası ile ödüllendirdi... ve bana kaç tane mektup açtın falan diye... bir sürü saçma sapan şey sordu.
Quand on m'a surprís à ouvrir les lettres et que e juge m'a condamné à six mois ou comme Iedisent es anglais a une douzaine de quinzaines, ii m'a posé des questions étranges comme le nombre de lettres que j'avais ouvertes, et cetera, et cetera, et cetera!
Demps diye sordu.
Il l'a cherché!
"Ganimeti eve götür" diye biri aradı. Scrooge'un ortağının adını sordu,... bir de Scrooge'un ön adını ve Minik Tim'in kaç kardeşi olduğunu?
Un producteur de radio demande le nom de l'acolyte de Scrooge, le prénom de Scrooge et le nombre de frères et sœurs du Petit Tim.
Benimki geçen bana "Ölsem yeniden evlenir miydin?" diye sordu.
Il m'a demandé si je me remarierais.