Gelmiyor traducir francés
11,476 traducción paralela
Kontrol altına alman, beni esirin yapmak anlamına gelmiyor.
"Dans cocher" ne signifie pas que vous arrivez à me garder comme prisonnier.
Kimse seni kurtarmaya gelmiyor.
Personne ne viendra vous sauvez.
Bak, tüm bunlar bana mantıklı gelmiyor.
Tu vois, je n'y comprends rien.
Ama başka kimsenin aklına daha iyi bir fikir gelmiyor.
Mais personne n'a de meilleure idée.
İnsanlara biryerde olacağını söylüyor ve gelmiyor
Pourquoi dire aux gens qu'il sera là mais ne pas venir?
Birlikte çalışmamamız birbirimizi görmeyeceğimiz anlamına gelmiyor.
On se reverra, même si on ne travaille plus ensemble.
Bu kadınları öldürmüş olabilirsin ya da ailelerinin ölümünde rol oynamış olabilirsin ama bunlar Amerikan mahkemesinde suçlu bulunacağın anlamına gelmiyor
Même si vous avez tué ces femmes et été complice de la mort de leurs familles, rien de tout ça ne comptera à coup sûr devant un tribunal américain.
Sen güçlerini kontrol etmeyi öğrendin diye herkesin yapabileceği anlamına gelmiyor.
Ce n'est pas parce que tu as appris à contrôler ton pouvoir que tout le monde pourra faire de même
Bu, orada insanlara değer verildiği anlamına gelmiyor Joe.
Cela ne veut pas dire que leur peuple y accorde de l'importance, Joe.
Ama adil gelmiyor... Paloma'yla o 18 yaşına gelene kadar görüşmemem adil değil.
Mais je trouve que c'est injuste, de m'interdire de rencontrer Paloma jusqu'à ses 18 ans.
Biliyorum adil gelmiyor ama...
Je sais que c'est injuste, mais...
Ben de davadan sorumlu olmadığım için elimden bir şey gelmiyor.
Je ne suis pas sur cette affaire, donc je ne peux rien faire.
Evet, benim de aklıma bir şey gelmiyor.
Moi non plus, je ne vois rien.
Neyse, bana... Kızgın. ve o gelmiyor.
Enfin, il est... en colère contre moi, et il ne vient pas.
Bu senin işine gelebilir ama benimkine gelmiyor.
Cela marche peut-être pour vous, mais pas pour moi.
Ben seninle gelmiyor muyum?
Je ne pars pas avec toi?
Bu gitmen gerektiğin anlamına gelmiyor ki.
Ça ne devait pas se passer comme ça.
Ordu gelmiyor.
Les militaires ne viendront pas.
Sammy, ordu yardıma gelmiyor.
Sammy, les militaires ne viendront pas.
Kimse gelmiyor derken, nasıl?
Que veux-tu dire personne ne vient?
- Hiç de delice gelmiyor, Emma.
Loin de là, Emma.
Başımıza ilk kez gelmiyor.
Ça ne nous a jamais arrêté avant.
Sırf bir ejderha gitti diye değerli bir eşyayı bakımsız halde bırakacağım anlamına gelmiyor.
C'est pas parce qu'il n'est plus là que je vais laisser du bon équipement à l'abandon.
Bu kulağa hiç iyi gelmiyor.
Je crains le pire.
Bu seninle olmak istemediğim anlamına gelmiyor.
Mais ça ne veut pas dire que je ne veux pas être avec toi.
Niklaus, lütfen korkunç arkadaşına bunu anlat çünkü sırf yakışıklı olması onun içini dışına çıkarıp geriye kalan parçalarını bir direğe asmayacağım anlamına gelmiyor.
Niklaus, s'il te plaît, dit à ton ami sinistre que ce n'est pas parce qu'il est séduisant que ça va m'empêcher de lui faire jaillir ses entrailles pour les suspendre à un poteau
Gülerdim ama biyolojik olarak elimden gelmiyor.
Je me marre, mais j'en suis biologiquement incapable
Buradaki birçok kişinin dışarı çıkmaya can atması şüpheli gelmiyor mu kimseye?
Personne ici ne pense que c'est bizarre? qu'il y ai un tas de gens ici qui n'attendent que de sortir de là?
Hamile değil, uyuşturucu kullanmıyor, eve geç gelmiyor.
Elle tombe pas enceinte, ne prends pas de drogue et ne manque pas le couvre-feu S'il-vous-plaît aidez-moi.
Bak, hiçbirisi mantıklı gelmiyor ve sen de benimle konuşmuyorsun.
Rien de tout ça n'a de sens, et vous ne me parlez pas.
Umursamadığım anlamına gelmiyor. Sadece şu şeyi yapacağım.
Je me fiche pas de vous, y a juste ce truc.
Şehrin içindeki şu kamerasız bölgeye giriyor ve bir daha geri gelmiyor.
Il entre dans cet angle mort de la caméra et n'est jamais ressorti.
Hiçbir şey gelmiyor mu?
Quelque chose?
Ve benim elimden hiçbir şey gelmiyor.
Et je ne peux rien faire.
Bunların hiçbiri gerçek gibi gelmiyor.
Rien de tout ça ne semble réel.
Kulağa çok şaşırtıcı gelmiyor.
Ne sois pas trop surpris.
Geliyor musun gelmiyor musun?
Tu viens ou pas?
Vegeta eğitim yaptığı için gelmiyor muymuş?
Végéta ne vient pas car il s'entraîne!
- Siz? - Sen gelmiyor musun?
Tu ne viens pas?
Aklıma başka bir fikir gelmiyor. - Öne sunduğun her şeyi denedik.
Je suis à court d'idées, et nous avons essayé tout ce que vous avez suggéré.
- Sesin iyi gelmiyor.
- On dirait pas.
Çok iyi birisiyle tanıştım. Bu bile gerçek gelmiyor bana. Ne kadar sinirli olduğumu öğrenecek diye ödüm kopuyor.
et j'ai rencontré ce garçon génial, et cela ne me semble pas vraiment réel et j'ai peur qu'il découvre à quel point je suis en colère.
Bu dünyadaki hiçbir şey bana tanıdık gelmiyor sen de.
Rien de ce monde ne m'est familier..
Bilemiyorum. Joe'yu bir başına bırakmak bana pek doğru gelmiyor.
Ça me fait mal au coeur de le laisser dans cet état.
Joe'yu devlet bakımevinde bırakmak o kadar kötü gelmiyor.
L'hôpital où on a laissé Joe n'a pas l'air si mal. Il doit être bien.
Dağınıklık çağrımız, keşmekeş hayatımdır kulağa fena gelmiyor.
Vous savez à quoi ça me fait penser, une vie désordonnée c'est ce que nous appelons l'encombrement.
Caka satma anlamına gelmiyor mu?
Pas destiné à laver les dents?
Bunların hiçbiri mantıklı gelmiyor, Tony.
Rien n'est logique, Tony.
Şu anda cezaevine geri dönmek, olması gerektiği kadar büyük bir iş gibi gelmiyor. - Sylvester yapamayız.
La maintenant, retourner dans la prison ne semble pas aussi dur que ce que ça devrait.
Kurtarman gereken biri olduğu anlamına gelmiyor.
Avec du feu... cela ne veut pas dire que c'est quelqu'un que nous devons sauver.
Bu kulağa basit gelmiyor.
Ça ne sonne pas simple.
gelmiyorsun 22
gelmiyor musun 122
gelmiyorum 79
gelmiyor musunuz 16
gelmiyor mu 21
gelmiyorlar 18
gelmiş 30
gelmişsin 38
gelmiyor musun 122
gelmiyorum 79
gelmiyor musunuz 16
gelmiyor mu 21
gelmiyorlar 18
gelmiş 30
gelmişsin 38