Gideceksin traducir francés
4,779 traducción paralela
Bu akşam Jenna'nın yemeğine gideceksin diye...
D'ailleurs, je savais que t'allais chez Jenna ce soir, alors...
- Gideceksin. Tilden'in hakkında yazdığı raporu okudun mu?
Tu as lu l'évaluation de Tilden?
Birazcık çalışıp gideceksin ve "Yüce İsa benim kurtarıcımdır." diyeceksin.
Tu potasses juste un peu, tu te lèves et tu dis : "Le Seigneur est mon sauveur"
- Sonrasında eve gideceksin.
Après vous rentrez à la maison.
Sana kaşık getireceğim sonra da yatağına gideceksin, oldu mu?
Je vais te prendre une cuiller et après tu vas au lit, okay?
O yerinize Lou amcayla mı gideceksin?
Tu vas à cette chose avec Oncle Lou?
Bakalım nereye gideceksin o. çocuğu.
On va voir où tu vas, fils de pute.
Şimdi onlarla birlikte yanıp gideceksin!
Maintenant vous allez brûler avec eux!
Çünkü ben yarın Detroit'te olacağım ve sen onunla Manischewitz'e gideceksin.
Parce que demain, tu l'emmènes chez Manischewitz.
Ne yani, sen mi gideceksin?
Alors quoi, tu t'infiltres?
Nereye gideceksin? Nasıl?
Je vais quitter cet endroit.
Başka nasıl Mobile'deki sinemaya gideceksin?
Comment tu veux aller au ciné à Mobile sinon?
- Buluşmaya gideceksin değil mi?
Tu vas le rencontrer, n'est-ce pas?
- Hemen eve mi gideceksin?
- Tu rentres chez toi?
Duruşmadan duruşmaya, ifadeden ifadeye gideceksin.
Ce procà ¨ s sera long. Vous enchaà ® nerez audition sur audition, déposition sur déposition.
- Efendim? - Sana ceza verirse nereye gideceksin?
S'il te condamne, où vas-tu aller?
- Ha, alıp gideceksin.
- Oh, tu veux l'emporter.
Nereye gideceksin?
Où irais-tu?
İki saat sonra gideceksin.
Tu pars dans deux heures.
- Yani programa böyle mi gideceksin? - Evet, April.
Donc, tu vas vraiment le faire?
Gideceksin ve onların tarihi değiştirmesini durduracak kimse kalmayacak.
Tu pars et il n'y a plus personne ici pour stopper les autres dans leur volonté de changer l'histoire.
Oradan kurtaracağım. Kızılderili bölgesinden tek başına geçerek Mormon kalesine mi gideceksin?
Tu pars seul à travers le territoire indien vers un fort Mormon?
Peki. İyi de başka nereye gideceksin?
D'accord, mais où vas-tu aller?
Oraya gideceksin- - Bana bak.
donne-leur l'argent,
Parayı vereceksin. Amanda'yı geri alıp, oradan defolup gideceksin.
Prend Amanda en échange, et sort!
Uh, sen Kensi ile gideceksin,
Vous irez avec Kensi,
Okula ve kiliseye gideceksin, burnunu da temiz tutacaksın.
Tu vas aller à l'école, à l'église, garder ton nez propre.
Buradan maraton koşmaya mı gideceksin?
Quoi, tu gardes tes Louboutin pour plus tard?
Haven Herald'a gideceksin.
Ces vieilles chouettes seraient folles de ne pas te donner un job.
Çekip gideceksin şimdi.
Arrache-toi.
Ve mücadele etmen gerektiğini anladığın zaman, zaten kan kaybından ölüme gideceksin.
Et le temps que tu réalises que tu devrais te battre en retour, tu seras déjà entrain de mourir.
Elbette önce annene gideceksin.
Va voir ta mère d'abord.
Eldo, nereye gideceksin?
- Protégez Eren!
Hop, hop, bekle biraz, Vale'nin peşinden mi gideceksin?
Attends. Tu vas le poursuivre?
Nereye gideceksin?
Où irez-vous?
Annie'nin çok fazla sikinti çekecegi dogru ama hiçbir sey yapmadan beklersek Merkezdekilerin kaprislerine kurban gideceksin.
Mais si on ne fait rien, tu seras le bouc émissaire des types de la capitale. Vous êtes fous de soupçonner Annie.
Oraya gideceksin.
Tu iras.
Birkaç adam alıp White Horse Yolu'na gideceksin.
Emmène des hommes sur la White Horse Pike.
- Yani, sende öylece gideceksin?
- Donc tu vas juste partir alors?
O nereye giderse, sen de gideceksin.
Où qu'il aille, tu y vas.
Nereye gideceksin?
Où iras-tu?
Bir dahakine nereye gideceksin?
Où iras-tu la prochaine fois?
Bu arada sen de You-Knee-Ah'a gideceksin.
En attendant, va au You-Knee-Ah.
Nereye gideceksin?
Où vas-tu?
Bu bilgiyle mezarına gideceksin.
Et tu les emporteras avec toi dans ta tombe.
Cidden bak, bir gün şort giyip bir Çin lokantasına gideceksin oradaki çalışanların hepsi gülmekten yerlere yatacak.
Tu sors acheter de la bouffe chinoise en short, et tout le personnel à rire à s'en pisser dessus.
Gideceksin ambulans annen ile, tamam, Ryan?
Tu vas aller dans l'ambulance avec ta maman.
Beslenme uzmanı olarak oraya sen gideceksin.
Vous irez là-bas en tant que nutritionniste.
- Hendrick's. - Eve nasıl gideceksin?
Hendrick's. Et comment tu rentres chez toi?
- Eve nasıl gideceksin?
- Comment tu vas rentrer?
Nereye gideceksin?
Où ça?