Gideceğim traducir francés
12,213 traducción paralela
Fakat Gina'nın "yoluna git" fikriyle gideceğim.
Mais je suis d'accord avec l'idée de Gina "D'aller se faire cuire un œuf."
Bu kamyoneti alıp donmuş yoğurt almaya gideceğim.
Je vais prendre ce camion. Je vais prendre un peu de fro-yo.
İlk sana geldim, çünkü gelmemi isteyeceğini biliyordum. Ama sen yardım edemezsen anneme gideceğim.
Je suis venu vers toi parce que c'est ce que tu veux, mais si tu ne veux rien faire, j'irai voir maman.
Evet ama gideceğim yere kısa süre sonra varacağım.
Oui. Mais j'arriverai bien assez vite là où je dois aller.
Oteline gideceğim.
Je vais à son hôtel.
- Scott'ın kaldığı otele gideceğim.
Je vais à l'hôtel de Scott.
Çok komik. Pekala, tamam, gideceğim.
J'y vais.
Annemle öğle yemeğine gideceğim, hatırladın mı?
Je ne peux pas. Je déjeune avec ma mère.
Oğlum nereye giderse ben de peşinden gideceğim.
Je vais surveiller mon fils où qu'il aille.
Müzik konusunda Calvin'e gideceğim.
Je ferai venir Calvin pour qu'il s'occupe de la musique.
Onunla konuşmaya gideceğim.
Je repasserai vous prendre.
Uzay gemisinin yere indiği zamana geri gideceğim.
Je retourne dans le passé, quand ce vaisseau a atterri.
Ben, oyun kurucu olarak siz ve Maya ile gideceğim ve gerçek zamanlı ayarlamaları yapacağım.
Je monterais avec vous et Maya pour gérer et faire les ajustements en temps réel.
"Ben gideceğim ve arabayı da alıyorum."
mais, " Je m'en vais, je prend la voiture.
Ben doğuya, Moloka'i'ye gideceğim.
Et je prends le cap à l'est de Moloka'i.
Gideceğim yer bir prensese pek uygun bir yer değil.
- Ce ne serait pas prudent. Le quartier vers lequel je me dirige ne convient pas aux princesses.
Sanırım yalnız gideceğim.
Je vais probablement y aller tout seul.
FBI'a gideceğim. Onunla çalışıp hedef daraltacağım.
Je vais aller au FBI.
Göster ama sonra gideceğim.
Montre-moi, ensuite je m'en vais.
Tamam giyinip oraya gideceğim.
Je vais m'habiller et y retourner.
Lund'a bir görüşmem var, sonra da işe gideceğim.
J'ai une réunion à Lund, donc je vais travailler.
Yakında buradan gideceğim, neden umursuyorsun ki?
En quoi ça vous importe, puisque je vais bientôt partir?
Bu Darrin'le baloya gideceğim için sipariş ettiğim elbise.
C'est la robe que j'avais commandé pour aller au bal de promo avec Darrin.
Tam da kuyruğumu sıkıştırıp gideceğim anda, o anda... odaya iki adam daha girdi.
Au moment où j'allais prendre mes jambes à mon cou, alors... 2 autres mecs sont entrés.
Çünkü önümüzdeki hafta sonu galiba çöle gideceğim.
Le week-end prochain, je serai dans le désert.
Onunla konuşur konuşmaz gideceğim.
On se tire d'ici dès que je lui ai parlé.
Birkaç arkadaşla Wing Yee'ye gideceğim.
Je vais aller chez Wing Yee avec quelques amis.
Gideceğim yere biletim var.
J'ai mon billet pour le départ
Şu dediğimiz yere gideceğim.
Je vais chercher à manger.
- Onun yerine ben gideceğim.
- Non, j'y vais à sa place.
Sanırım Meksika gibi bir yere gideceğim.
Je sens que je vais aimer le Mexique.
Yarın bir cenazeye gideceğim.
Je dois aller à des funérailles demain.
Kaçak için yaptığımız aramaları geliştiriyoruz, ve ben de Amiens'e gideceğim, bir gelin adayı ile görüşmek için.
Nous étendons les recherches pour le fugitif, et je ferais un voyage jusqu'à Amiens, également, pour rencontrer une potentielle future femme.
Üniversiteye gideceğim ve yazmam gereken şeyler var ve yazdırman.
Je suis des cours, j'ai un devoir à écrire. Et à imprimer.
Ziyaretine gideceğim.
J'irai lui rendre visite.
Buradan çıkıp gideceğim.
Je sors d'ici.
Yangın kulesine gideceğim.
Je vais à la tour de surveillance.
Gideceğim buradan.
Je vais sortir de là.
Gideceğim sırada, Stash tamamen kendinden geçmişti.
Au moment où je pars, stash est complètement perdu.
Tamam. Eşyalarını almaya gideceğim.
Je vais récupérer nos affaires.
Uyumaya gideceğim.
Je vais aller me coucher.
Ben şu taraftan gideceğim.
Je rentre par ce chemin.
Bak, gideceğim.
Ecoutez, je vais aller.
Ben de onlarla gideceğim.
Je les accompagne.
Pekala, ben tuvalete gideceğim. İyice sıkıştım.
Je vais me refaire une beauté aux toilettes.
Beni tutacak bir şeyiniz yoksa yürüyüp gideceğim.
Maintenant, sauf si vous avez quelque chose contre moi, je vais me lever et je vais bouger mon gros cul d'ici.
- Ailemle yemeğe gideceğim. - Tamam, git.
J'emmène Tavde et sa copine au resto.
Artık bu şekilde gideceğim.
C'est mon truc.
- Taksi çağırıp okula gideceğim ben.
J'appelle une voiture et je vais à l'école.
Nereye gidiyorsun? Sanırım apartmanların oraya gideceğim.
Alors, tu vas aller où?
Geçmişe gideceğim.
On remonte le temps.