English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ G ] / Gittikçe kötüleşiyor

Gittikçe kötüleşiyor traducir francés

257 traducción paralela
Baraj ateşi gittikçe kötüleşiyor.
Le barrage s'intensifie.
Gittikçe kötüleşiyor.
C'est de pire en pire.
Mekan gittikçe kötüleşiyor. Çok düşük seviyeden insanlara hizmet ediyorlar.
Cet endroit s'est dégradé, il est très mal fréquenté.
Gittikçe kötüleşiyor.
Ça empire.
- Durumun gittikçe kötüleşiyor.
- Tu es incorrigible.
Gittikçe kötüleşiyor.
Tu es de plus en plus dur! Moi?
Gittikçe kötüleşiyor!
Ça empire.
Yazım gittikçe kötüleşiyor!
Mon écriture est de pire en pire.
Zaman kötü, amigo'm çünkü Diaz'ın baskısı gittikçe kötüleşiyor.
En ce moment aussi, c'est dur. La répression de Diaz est violente.
Kaybımız çok büyük ve gittikçe kötüleşiyor.
On a perdu beaucoup d'énergie et ça continue.
Gittikçe kötüleşiyor. Ouma. Ana Bilgisayarın her bilgiyle devamlı güncellenmesini istiyorum.
Ouma, je veux une constante mise à jour de l'ordinateur.
Gittikçe kötüleşiyor...
Toute la journée à traîner dehors...
Başımın ağrısı gittikçe kötüleşiyor.
Mon mal de crâne empire...
Çünkü zaman kötü ve gittikçe kötüleşiyor. Zaman kötü olunca şov dünyası iyiye gider.
Quand l'industrie du spectacle prospère... les temps sont durs.
Dr. Wilbur, gittikçe kötüleşiyor.
Quoi? Dr Wilbur, ça empire.
Yuan gittikçe kötüleşiyor
Yuan perd la tête avec l'âge.
Bu şehrin trafiği gittikçe kötüleşiyor.
La circulation est de pire en pire dans cette ville!
Gittikçe kötüleşiyor.
Cela devient pire.
Gittikçe kötüleşiyor.
C'est plus grave encore...
Gittikçe kötüleşiyor.
Ça ne fait qu'empirer.
Evet, gittikçe kötüleşiyor.
Oui, ça empire.
Neden işler gittikçe kötüleşiyor?
Tout va de mal en pis.
Kaç yıldır hasta ve gittikçe kötüleşiyor.
Il est malade depuis longtemps, et ça empire.
- Ebediyen mi? - Ve gittikçe kötüleşiyor.
Il y a pire.
Damak tadım gittikçe kötüleşiyor.
Je perds mes papilles gustatives.
Yemekleri gittikçe kötüleşiyor son zamanlarda.
Il devient de plus en plus mauvais.
Gittikçe kötüleşiyor.
Ça devient de pire en pire!
Gittikçe kötüleşiyor.
Elles empirent.
Bak, gittikçe kötüleşiyor.
Écoute. Ça empire.
Beni onlara götüren şu iki adam şimdi sadece çamurda birer lekeler ve işler gittikçe kötüleşiyor.
Les deux hommes qui m'ont livrée ne sont plus que deux taches de sang dans la terre. Et ça ne fera qu'empirer.
John, tatlım, gittikçe kötüleşiyor.
John, chéri, ça ne fait qu'empirer.
Sızıntı gittikçe kötüleşiyor Dougal.
Cette fuite est de pire en pire, Dougal.
Hormon tedavisine verdiği tepki çok zayıf sağlığı gittikçe kötüleşiyor.
Il réagit très faiblement à sa thérapie hormonale et son état se détériore progressivement.
Hava gittikçe kötüleşiyor.
Le temps se dégrade.
Galiba gittikçe kötüleşiyor.
Et ça empire.
Evet ve gittikçe kötüleşiyor.
Oui, et ils empirent.
Biliyorum gittikçe kötüleşiyor.
Ouais, je sais. C'est de pire en pire.
Gittikçe kötüleşiyor.
Et ça ne s'arrange pas.
Ve gittikçe kötüleşiyor.
Et ça s'empire.
Çocuk kasabada kimseyi tanımıyor. Anneleri de gittikçe kötüleşiyor.
Il ne connaît personne... et leur mère va de plus en plus mal.
Durumun gittikçe kötüleşiyor.
Ça fait désordre.
Hava saldırıları gittikçe kötüleşiyor.
Les raíds devenaíent plus durs.
Bu olay, çocukların önünde hiç olmamıştı. Fakat her şey gittikçe daha da kötüleşiyor.
Ça ne m'était jamais arrivé devant les enfants, mais les choses ont empiré dernièrement.
Ve gittikçe daha da kötüleşiyor.
Ça empire de plus en plus.
Gittikçe daha da kötüleşiyor, değil mi?
Le vrai cauchemar, hein?
Gittikçe daha da kötüleşiyor, değil mi?
Bon Dieu!
Gittikçe kötüleşiyor.
Au procès, j'ai avoué.
Sırtım gittikçe kötüleşiyor.
J'ai mal au dos.
Büyük adam gittikçe yaşlanıyor ve kötüleşiyor.
Ton grand prend racine.
Gittikçe daha da kötüleşiyor.
C'est pire de jour en jour.
Uyuyamazsınız, yiyemezsiniz beyniniz oksijen eksikliğinden ölüyor, vücudunuz kötüleşiyor ve kaslarınız gittikçe zayıflıyor.
Manger, dormir devient difficile, et le cerveau manque d'oxygène. Le corps se détériore et les muscles vous lâchent.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]