Görüyorsunuz traducir francés
2,257 traducción paralela
Özellikle son dört yıldır okula gidiyorsanız şu, bodrumunda bitkileri sulayıp da inanılmaz paralar kazanan sıradan çocuğu görüyorsunuz.
C'est tentant quand on voit une personne normale, qui fait que d'arroser quelques plantes, gagner énormément d'argent.
Sizin neslin sorunu şu, bir velede el kaldırmayı istismarla bir görüyorsunuz.
Ta génération, vous pensez que gifler, c'est maltraiter un enfant.
Görüyorsunuz çocuklar, son teknolojiyi sunacağım.
Vous voyez, les enfants, je vais présenter la technologie de pointe.
Aşk için sabretmeye çalışıyorsunuz. Televizyonu açtığınızda sınırsızca bundan vazgeçmiş şarkıcıları ve aktrisleri görüyorsunuz.
Vous vous efforcez d'attendre l'amour, et lorsque vous allumez la télé vous voyez des chanteuses et des actrices en prodiguer gratuitement.
anlamanızın zor olduğunu anlıyorum siz astrolojiyi nedensel bir faktör olarak görüyorsunuz.
Je pense que c'est très difficile à voir. Je pense, si vous essayez de comprendre l'astrologie comme un agent causal.
Görüyorsunuz gerçek şu ki bana samimi olup olmadığınızı asla kanıtlayamayacaksınız.
Vous voyez, le fait que vous refusez me fait croire que, dans votre cœur, vous n'y croyez pas vraiment.
- Fazla geniş değil görüyorsunuz.
Même pas assez pour y passer un doigt.
Görüyorsunuz, Barney gibi her anlamda yozlaşmış biri bile tıkandıysa, benim ne şansım olur ki?
Vous voyez, si un dégénéré comme Barney a buggé, quelle chance j'avais?
Tabi ki görüyorsunuz! Fotoğrafçınız yola yatıp, kamerasını eteğinin altına doğrultuyor, külodunu görebilmek için!
Le photographe avait son appareil sous sa jupe!
Ne görüyorsunuz Doktor Zelinsky?
Dr Zelinsky, qu'est-ce que tu vois?
Görüyorsunuz, birinin kötü huyları dikkatinizi çektiği an görmezden gelmek çok zorlaşıyor.
C'est difficile d'ignorer l'habitude de quelqu'un quand on l'a remarquée.
Washington'ın nasıl çalıştığını görüyorsunuz.
Voici Washington au travail.
Ne kadar kalabalık olduğunu görüyorsunuz.
Vous voyez la foule...
- Çok değil. Ve burada da son buluşumuzu görüyorsunuz, Krelman.
Et voici notre dernière innovation, le Krelman.
"Durand" ı görüyorsunuz?
Il est écrit "Durand".
New York'lu Nuh'un gemisinin Memorial Köprüsü'ne gidişini görüyorsunuz.
Voici des images de l'arche du Noé de New York prise dans la tempête et se dirigeant vers le pont Memorial!
Sanırım siz, Bayan Austen, kendinizi cemiyetin üzerinde görüyorsunuz.
Je pense que vous, Mlle Austen, vous considérez supérieure aux autres invités.
Bayan Jovic, temizlik şirketinin ilanını görüyorsunuz ve şöyle düşünüyorsunuz : "Tam aradığım iş."
Mme Jowitsch, vous lisez une annonce et vous pensez que c'est un truc pour vous.
- Hayır, hayal görüyorsunuz!
- C'est une hallucination! - En avant, Destinée!
Gişe defterine ait bu sayfada ne görüyorsunuz?
Voyons si cette page - appartient au journal de Booth.
Görüyorsunuz ya, bazı kahramanlar büyük işler yapmak için doğar.
Certains sont, dès leur naissance, destinés à être des héros.
Orada, sağ tarafta trol gemilerini görüyorsunuz.
* A droite, vous pouvez voir des chalutiers. * Ce sont les bateaux là-bas.
Tanrım... Görüyorsunuz ya, ışıklarımız yeni ama tesisat eski.
Mon Dieu, l'équipement électrique est vieux.
Sessizce, suyla, oda sıcaklığında. Görüyorsunuz değil mi?
Silencieusement, dans de l'eau, à température ambiante.
Bu gece ne görüyorsunuz etrafınızda?
Qu'avez-vous vu ce soir? Autour de vous.
Ne görüyorsunuz?
Que voyez-vous?
Zaten bütün resimleri görüyorsunuz.
Tes gars ont vu toutes les photos.
Görüyorsunuz, bu günlerde savaşta cephede İskoçya var.
L'Ecosse est maintenant la ligne de front dans la guerre.
Görüyorsunuz, bunlar, sizin güvenliğiniz için.
Tout ceci est pour votre protection.
Nate'i görüyorsunuz, değil mi? Ha?
Alors, tu as vu Nate, là-bas?
Siz sınırın öteki tarafında baktığınızda sadece kendinizi görüyorsunuz.
Quand on retraverse la frontière, on se voit soi-même.
Ollie'yi gerçekten baş şüphelilerden biri olarak mı görüyorsunuz?
Ollie est vraiment votre suspect n ° 1?
Bir fikir edinmeniz maksadıyla buraya iki tane ön cephe yerleştirildiğini görüyorsunuz.
Nous allons mettre deux facades ici pour faire illusion.
Görüyorsunuz, burada, sizin geldiğiniz kamplardakilerin aksine farklı bir üslup hakim.
Vous notez des différences d'attitudes par rapport aux camps dont vous venez.
Anlaşılan tek şef olarak kendinizi görüyorsunuz.
J'imagine que vous êtes alors le seul chef, hein?
İşte görüyorsunuz, bu yanlış bir hareket tatlım.
Et voilà... Tu vois, ça, c'est mal, ma chérie!
Görüyorsunuz ya, kadınlar böyle şeyleri bilirler.
Une femme sait ces choses-là.
Ben gerçekmiş gibi kalmasını severim, ama sonra, görüyorsunuz, düşerim.
J'aime quand c'est réaliste, mais ensuite, je fais un faux pas.
Bu resimde ne görüyorsunuz?
Vous voyez quoi dans ce tableau?
Görüyorsunuz, Amelia oluyorum ama Anhalt'ı, hocamı, oynayacak kimse yok.
Je suis prête à être Amelia mais il n'y a personne pour Anhalt, mon tuteur.
Nasıl olduğunu görüyorsunuz.
Vous avez vu, Miss Price.
Görüyorsunuz, sizi unutmamışım Fanny.
Vous voyez que je ne vous ai pas oubliée.
Tomar tomar kâğıdı görüyorsunuz.
Vous voyez ces papiers?
Etraftaki cehennem zebanilerini... ve büyük yıldızın alevlerini görüyorsunuz!
Les monstres de l'Enfer on été libérés et l'étoile Absinthe resplendit!
Kendinizi "yahudilerin koruyucusu" olarak mı görüyorsunuz?
Vous vous voyez comme un protecteur des Juifs?
Ne görüyorsunuz?
Qu'y a-t-il?
Sayın Başkan, gördüğümü sizde görüyorsunuz.
Vous voyez ce que nous voyons?
# Kaç parmak görüyorsunuz? #
Combien de doigts voyez-vous?
Görüyorsunuz, şey kalmamasıdır komik kitaplar olmak istiyorum.
Le problème, c'est que je ne veux pas figurer dans vos drôles de bouquins.
- Görüyorsunuz ya.
- Tu vois.
Görüyorsunuz çocuklar, buradaki bütün garsonların çirkin köpek olduğunu söylemiştim.
jolie caisse.
görüyorsunuz ya 100
görüyorsunuz ki 17
görüyorum 679
görüyorsun 561
görüyor musun 747
görüyor musunuz 176
görüyorsun ya 140
görüyormusun 34
görüyoruz 16
görüyorsun işte 24
görüyorsunuz ki 17
görüyorum 679
görüyorsun 561
görüyor musun 747
görüyor musunuz 176
görüyorsun ya 140
görüyormusun 34
görüyoruz 16
görüyorsun işte 24