Hani şu traducir francés
2,427 traducción paralela
Hani şu adam,.. ... Adli İnceleme'nin ikinci katında boncuk gözlü, makas elli...
Le type du 2ème, des sciences de l'ingénieur aux yeux perçants et aux drôles de mains...
Oh, hani şu gri Mustang mi, ön taraftaki... plakası...
Est-ce la Mustang grise qui est garée devant? Plaque GC6-J27?
Jimmy Stewart filleri gibi, hani şu ağladığı?
- qui pleure. - Qui pleure?
Hani şu yemek pişirdiğin çocuk?
Le mec que j'ai vu et pour qui tu as fait à dîner?
Söylemek istediğim cevap kağıdını şu makinenin içine koydu hani şu diğer tarafından çıkan.
Donc... Il fait passer les copies dans des machines.
O seninle... Ona şu işi anlatsana, Hani şu, El Salvador'da kurtardığın Denizci arkadaşını
Raconte-lui de la fois où tu as sauvé ton ami des marines au El Salvador.
Hani şu banka soymak için tutulan kişilerin soyduğu bankadaki kişisel kasadaki kaset.
Tous des agents embauchés pour dévaliser une banque... Un coffret de sûreté.
Hani şu bizim... 20 saat var ya?
Tu sais les 20 heures que nous avions?
Senden bir iyilik isteyecektim. Arkadaşım Sherri'nin, hani şu bahçe satışındaki kızarıklıkları var.
J'ai besoin de toi. elle a une... eczéma.
Aslında söylemem gerek şu an dizlerimizin üzerinde duruyor gibiyiz... -... hani şu paramıza olanlar yüzünden.
Je dois dire que l'histoire avec notre argent nous rend les choses difficiles.
Senin gibi kadınların bulunduğu bir tıp fakültesine gittim hani şu hemcinslerinden hoşlanmayan kişiler.
J'étais en médecine avec des femmes qui n'aiment pas les autres femmes.
Hani şu senden hoşlanmayan kadınlardan biriyim.
Je suis une de ces femmes qui ne vous apprécie pas.
Hani şu konuşan tavşan bana büyülü bir bilezik vermişti ya.
Le lapin qui parle? Il m'a filé un bracelet magique.
Tamam, gelen en son e - postayı hatırladın mı? Hani şu gizli simgelerin olduğu.
Tu te souviens du mail avec les hiéroglyphes?
Hani şu aşağıdaki kabinde tuttuğun... -... süper kahraman zamazingon var ya...
Tu sais, ta figurine de super-héros, en bas?
- Hani şu aptal olanınız.
- Le crétin.
Hani şu ziyaretçi, ölümüne taraftar.
Fan de longue date.
Venüs mü? Hani şu sütyen markası gibi mi?
Ça doit être une bande qui aime le cul.
Listeden mi bahsediyorsun? Hani şu, sen ve saz arkadaşlarının kimlik bilgilerinin yer aldığı liste?
Tu parles de la liste de coordonnées de toi et de tes complices?
İstedim, ama Kevin Costner'ın Box Set'ini buldum ve The Bodyguard aklımı aldı. Hani şu özel ses yorumunu Whitney Houston'ın gerçek korumasının yaptığı.
J'allais le faire, mais il était dans un coffret Kevin Costner, et j'ai été distrait par Bodyguard avec commentaires audio d'un vrai garde du corps de Whitney Houston.
- Hani şu- -
- Avec les...
Hani şu kavga ettiğiniz April olmasın?
Vous devez penser à April, celle avec qui vous vous êtes battu.
Onları alıyor ve şu kahve öğütücüleriyle öğütüyor. Hani şu espresso makinesinelerinde kullanılanlardan.
- Elle les enfonce et elle les tasse avec le truc de la machine à expresso.
O para var ya, hani şu Maliye'nin bankada aradığı para.
Et vous savez, cet argent, que le fisc recherche dans cette banque?
Hani şu hiç espri anlayışı olmayan.
Celle qui n'a aucun sens de l'humour.
Net de hani şu... - Bir dakika.
Le WEB, c'est...
Hani şu kız / erkek kardeş çiftlerini bilirsin?
Tu sais ces binômes de danseurs frère / sœur?
Tony'i tanırsın, İnsan Kaynakları'ndan hani şu karısını siparişle getiren adam.
Tu sais, Tony, le mec des RH, avec sa mariée par correspondance?
Pekala, ben denemeye devam edeceğim çünkü bana sanki zor bir çevrede yetiştiğinden dolayı kendini savunmaya alıyormuşsun gibi geldi. Hani şu siyahi...
Je continuer à essayer, parce que je vous sens sur la défensive et que vous êtes d'un quartier difficile.
Öğle saatiyle akşam 5 : 00 arasındaki saatlerden mi bahsediyorsun? Hani şu benim araba kullandığım, senin de sürekli uyuduğun saatler?
Si tu veux dire entre midi et 17 h, quand je conduis et que tu dors?
Hani şu Kanal 4'teki?
Liz Ciani, de TV4?
Hani şu elini katil arılarla dolu kovana sokmanı söyleyen içgüdülerin mi?
Est-ce que c'est le même instinct qui t'a amené à coller ta main dans un nid d'abeilles tueuses?
Şu HPD'deki herifler hani şu sana destek olacakları konusunda bel bağladıkların...
Tu sais, les policiers dont tu dépends comme renfort?
Hani şu ingiltere kraliçesini koruyanlar adamlar gibi.
Comme les mecs qui gardent la reine d'Angleterre.
Hani şu uzun dilli hindistanlı olan?
L'Indienne aux longs orteils.
Ama Sang Min'i hatırlıyor musun? Hani şu yakaladığımız şu insan kaçakçısı?
Tu te souviens de S. Min qui faisait du trafic humain, qu'on a arrêté?
Hani şu bir yıl önce çalınan ve o yüzden bisiklete binmeye başladığım araba!
On me l'a volée il y a un an, c'est pour ça que je suis en vélo.
Olan biten şu. Hani herhangi biriniz duyduysa diye.
Voilà les nouvelles, histoire de faire taire les rumeurs.
Hani, şu bilgisayarlarda kullanılanlardan 50,000 tane Piyasa değeri - 5 milyon dolar
Tu sais, les trucs qu'on met dans les ordinateurs. 50,000 unités. Une valeur de 5 millions.
Şu, çocukların hayatını kurtaran ilk yardım elemanı hani?
L'ambulancier qui a sauvé tous ces gamins?
Dinle, şu gelenek vardı ya hani Gordon bunu kişisel bir sürprize dönüştürmüş...
Écoute... Cette tradition... qui vient de Gordon, est devenue un truc
Mrs. Devin hastaneye dönse pek fena olmaz hani. Anlaştık. Ve şu andan itibaren saygılı bir birey olmayı öğrenmeye başlayacaksın.
Je pense que Mme Devin voudrait revenir à l'hôpital. on est associés.
- Su Dünyası gibi olan Su Parkları hani.
Tu sais, un Sea World.
Hani şu bastığımız.
Durant!
Burada bir türlü alamadığım şu destek var ya hani! Hayda, bu da nereden çıktı şimdi?
Non pas que j'en manque, ici.
Hani zaten bildiğiniz gibi biz ne dersek diyelim izleyecekler hepimiz izledik, ama anlamadığım şu ki bu çocukların dizide gördüklerini uygulayabilecekleri bir ortam var mı?
This one s about to get bumpy. ♪ give me a hell, give me a yeah ♪ ♪ hell yeah ♪
Kenny Powers, şu beysbolcu hani?
- Kenny Powers?
Hani şu gaddar adam?
Le monstre?
Hani şu işleri yaptığım kızla beraberdim.
Je suis avec cette fille, celle avec qui j'ai...
Şu an kıyafetleri kaybolan adamla konuşmaya gidiyorum ama biraz yol yardımı fena olmazdı hani.
Mais j'aurais besoin d'aide pour me diriger.
Hani şu oğlunun verdiğini şöyle iyi resimler.
Il a dit qu'elles étaient à son fils.