English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / turco → francés / [ H ] / Hollanda

Hollanda traducir francés

851 traducción paralela
Bu filmin bir kopyası Amsterdam'daki Hollanda Film Müzesi arşivlerinde bulunmuştur.
Une copie de ce film fut trouvée aux archives du Nederlands Filmmuseum d'Amsterdam.
Bu versiyon, Hollanda Film Müzesi'ndeki kopyadan oluşturulmuştur.
Cette version provient d'une copie du Nederlands Filmmuseum,... une version plus courte de 1 615m.
Hollanda versiyonu biraz daha kısa, 1615 metreydi. Eksik sahneler İsviçre Sinema Enstitüsü, Belçika Kraliyet Sinema Enstitüsü ve İtalya Sinema Enstitüsü tarafından sağlanan kopyalardan eklenmiştir.
Les scènes manquantes ont été réinsérées depuis des copies provenant... de la Cinémathèque Suisse,... de la Cinémathèque Royale de Belgique,... et de la Fondazione Cineteca Italiana.
Bunları Shubin'e götür ve ilk diplomatik postayla Hollanda'ya göndermesini sağla.
Que Shubin les envoie en Hollande.
- Hâlâ Hollanda pasaportun var mı? - Evet.
Vous avez toujours votre passeport hollandais?
Beni Hollanda'nın olmayan limanlardan birine götürebilir misin?
Pourriez-vous me laisser dans un port autre que hollandais?
Buraya iki veya daha fazla aydır İngiltere'yi yöneten Majesteleri Hollanda Kralı ve Kraliçe Mary'nin eşi... Kral III. William adına geldim.
Sa Majesté Guillaume III, Guillaume d'Orange... qui, avec la Reine Mary, est venu de Hollande et règne depuis 2 mois.
Hollanda sosu ister misin?
Un peu de sauce hollandaise?
Biraz daha Hollanda sosu alır mısınız?
Un peu plus de sauce hollandaise?
Laleleri için Hollanda'yı görmeyi çok istiyorum.
Je suis curieux de visiter la Hollande... A cause des tulipes.
Sen sevmez misin Hollanda peynirini?
T'aimes pas ça, le hollande...
- Bu Hollanda şapkası değil mi, canım?
- Regarde cette coiffe.
Küçük Hollanda şapkam.
Oh, ma jolie petite coiffe!
Hollanda şapkamla gelinliğimi giymeliyim.
Avec ma robe de mariée et ma jolie petite coiffe.
Hollanda'nın diktatörü.
- L'homme fort de la Hollande.
Hollanda'nın Belçika ile yaptığı anlaşmada imzası bulunan iki kişiden biri.
L'un des deux signataires du traité hollando-belge.
Polonya'nın durumu, Hollanda'nın Belçika ile yaptığı anlaşma bu günlerde kafanızı epey meşgul ediyor olmalı.
La situation en Pologne, le traité hollandais avec la Belgique, cela doit occuper vos pensées en ce moment.
Belki ikiniz de bu akşamki akşam yemeğinde Hollanda peynirlerini deneyişini görebilirsiniz.
Assurez-vous qu'il goûte largement au fromage hollandais pendant le dîner de ce soir.
Hollanda'da uzun süre kaldığında onlara alışırsın.
Vous vous y ferez après avoir passé un peu de temps en Hollande.
O pis Hollanda toprağıyla ellerini kirletti.
Il s'est sali les mains avec cette sale terre hollandaise.
Her yeri izliyorlar, Hollanda Tüneli, Washington Köprüsü.
Ils surveillent toute la ville : Holland Tunnel, Washington Bridge.
Mesela, Hollanda'nın siperlerini açacağını biliyorduk. Bu yüzden lastik botlar yapmaya başladık, 50 bin tane, 1935'ten beri.
Sachant que les Hollandais ouvriraient leurs digues, nous avons produit 50000 canots en caoutchouc, dès 1935.
1940 NİSANIN İLK HAFTASI, 3AYDAN DAHA AZ BİR ZAMANDA DANİMARKA NORVEÇ BELÇİKA HOLLANDA ve FRANSA'NIN ALMAN İŞGALCİLERİN ELİNE DÜŞECEĞİNE DÜNYADA PEK AZ İNSAN İNANIYORDU.
la premiêre semaine d'avril 1 940, peu d'hommes, dans le monde, auraient pu croire qu'en moins de trois mois, le danemark, la norvège, la belgique, la hollande et la france tomberaient aux mains de l'envahisseur allemand.
Delftdyke adlï Hollanda gemisi de onunla gidiyor.
Le Delftdyke, un navire hollandais, l'accompagne.
Ben de Hollanda'da epeyce ateşlenmiştim ama sıhhiye beni cepheden almadı.
Ça ne suffit pas pour se faire retirer du front.
Bu ayın başlarında Hollanda'da idim. Yahudi inancına mensup birkaç... asker için Hanukkah bayramında görev yaptım.
Au début du mois, j'ai célébré un office juif.
- Şaşılacak bir şey yok. Sonuçta Hollanda, İspanya'ya aitti.
Les Pays-Bas appartenaient à l'Espagne.
Bu hareketiniz beni Norveç, Danimarka, Hollanda ve İngilizlerden koruduğunuz diğer şeylerle aynı kefeye koyuyor.
Ca me met à niveau avec la Norvège, le Danemark et la Hollande, et d'autres que vous protégez des Britanniques.
Fırında sülün, Hollanda brokolisi...
Dîner au Chambord : Faisan, brocoli...
Hollanda'da sanırım.
En Hollande.
Hollanda topraklarının güzel, kara rengini.
Quelque chose qui ait Ia belle couleur sombre de notre terre hollandaise,
Ailesiyle tanışmak için bu hafta sonu Hollanda'ya gidiyormuş.
Il va en Hollande ce week-end pour rencontrer sa famille.
Efendim, bugün almaya başladığımız büyük bir düşman kuvvetinin... Belçika ve Hollanda sınırlarına doğru kaymakta olduğu haberi doğru mu?
Général, pouvez-vous confirmer les rapports récurrents qui signalent une forte concentration ennemie aux frontières nord-est?
Gamelin, 7. orduyu Hollanda'ya yolladı. Geriye ne kaldı?
Gamelin les a envoyés en Hollande, c'est fini.
Şunlara bak. Hollanda çikolatası, Leh jambonu, konyaklı kayısılar.
Chocolat hollandais, jambon polonais, pêches à l'eau de vie.
Peki Hollanda? Kanallar ve gezinti tekneleri. Oraya gidebilir miyiz?
Et en Hollande, serions-nous les bienvenus?
Almanya'da doğdum ama ailem Yahudi olduğundan Hitler iktidara geldiğinde Hollanda'ya göç ettik.
"Je suis née en Allemagne, mais mes parents étant juifs... nous avons émigré en Hollande, à l'arrivée d'Hitler."
Kendimi hep Hollandalı olarak gördüm. Hollanda'da doğdum.
Je m'étais toujours considéré comme Hollandais.
Babam Hollanda'da doğmuş. Dedem de öyle.
Mon père était né en Hollande et mon grand-père aussi.
Şu an ne yapmak istediğimi biliyorum. İngiltere'ye gidip, Özgür Hollanda birliklerine katılmak.
Je voudrais rejoindre les Forces Hollandaises libres, en Angleterre.
Putti'ye, Hollanda'ya ilk geldiğinizde sizin için yaptıklarını asla unutmayacağınızı söylemiştiniz. Hakkını asla ödeyemeyeceğinizi.
Vous disiez avoir envers mon mari une dette de reconnaissance... que vous ne pourriez jamais régler.
Ama bizi ilk götürdükleri yer olan Hollanda'daki kampta hepimiz umut doluyduk.
mais nous étions pleins d'espoir dans notre 1er camp, en Hollande.
Fakat Hollanda sınırındaki hastanemizde ameliyat asistanı... olarak önemli bir görev var.
Mais un poste important d'assistante chirurgicale s'est libéré dans notre hôpital à la frontière hollandaise,
" Tüm Hollanda, Almanların elinde.
Les Pays-Bas sont sous domination allemande,
İngiliz, Avustralya ve Hollanda donanma birimleriyle temasa geçtik, efendim.
J'ai consulté nos alliés :
90,000 Hollanda'dan,
90 000 venus de Hollande,
Bir sürü iyi İngiliz-Hollanda ve İngiliz-İskoç kökenli aile var... ve entelektüel olarak yeniliklere açığız.
Il y a des Hollandais et des Ecossais. Des progressistes intellectuels.
- Hollanda üzerinde, Amsterdam'a yakın.
- Nous survolons la côte des Pays-Bas.
Hollanda peyniri.
Le hollande...
Hollanda'da vuruldu.
Il est mort.
Artık bir Hollanda okuluna gidemiyordum.
Je dus quítter mon lycée hollandaís.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]