Ilerliyor traducir francés
2,223 traducción paralela
Söyle, o ihanet etti Benim delicesine aşkıma Hayat ilerliyor
dis-le, lui qui a trahi mon fol amour la vie continue l'amour peut apporter bonheur et peine
Önemli şeyleri öne alalım. Çok garip fırtına bize doğru ilerliyor. Bir araştırma aracı gönderebilir misiniz?
Bien, chaque chose en son temps, une tempête étrange se pointe, vous pouvez envoyer une sonde?
Hala La Salle'nin güneyinde ilerliyor.
Elle continue vers le sud sur La Salle.
Bu anı yazıları çok ağır ilerliyor.
Mon mémoire est mou.
Efendim, hedef Golden Gate Köprüsüne doğru ilerliyor.
Mr. La cible se dirige vers le pont du Golden Gate.
Herşey plana uygun ilerliyor.
Tout semble se dérouler comme prévu.
Zaman ilerliyor.
Tic tac.
- Komutanım, düşman tekrar ilerliyor.
- Chef, l'ennemi avance de nouveau.
Cumhuriyet birlikleri beklediğimden de hızlı ilerliyor.
La République avance plus vite que je l'attendais.
Silahlı ve tehlikeli. Dağlara doğru ilerliyor.
Il est armé et dangereux, et se dirige vers la montagne.
Tümör şah damarına doğru ilerliyor.
La tumeur est contre l'artère carotide.
Belirtilerin ortaya çıkma süreleri değişebilir ama kandan, sinir sistemine geçecek kadar güçlendiğinde çok hızlı ilerliyor, ve antibiyotik engel olamıyor.
Le temps d'apparition des symptômes variera. Mais quand il est assez fort pour passer du sang au système nerveux, c'est rapide, et les antibiotiques n'y font rien.
Zaman ilerliyor ve South Park sakinleri korkuya kapılmaya devam ediyor.
L'heure tourne et les habitants de South Park sont terrorisés.
Hâlâ rotasında ilerliyor.
Toujours en course.
- Güneye ilerliyor.
En direction du sud.
Özel haberimiz, piste doğru ilerliyor.
Notre exclusivité se dirige droit sur la piste.
Yani Dunn ona ateş ettiğinde ilerliyor olamaz.
Donc il n'aurait pas pu avancer quand Dunn lui a tiré dessus.
James Caddesinden Bloor mevkine doğru batı istikametinde ilerliyor.
Voiture T6211. Ils vont vers l'ouest sur Bloor, ils ont passé Jane Street.
Evet, üç dakika kaldı ve zaman ilerliyor, tamam mı?
Oui, plus que 3 minutes, OK?
Çalışmalarınız nasıI ilerliyor? Hâlâ sanatsallıktan yoksun ergen karalamaları mı yapıyorsunuz?
Toujours à peindre des croûtes puériles sans aucune valeur artistique?
O iş nasıI ilerliyor?
Donc il a une chérie, oui?
Evet, biliyorum biraz yavaş ilerliyor.
- Merci. Ça traîne un peu.
Yükleme rampasına atladı ve bodruma ilerliyor.
Elle a sauté sur le quai de livraison. Elle va au sous-sol.
Seni tanıtmadığım için özür dilerim. Bu grup davasında işler çok hızlı ilerliyor.
Tout va si vite dans ces réunions.
Karanlikta el yordamiyla ilerliyor.
Tâtonnant dans la nuit.
Şimdilik her şey söylediği gibi ilerliyor.
Jusque-là, tout se passe comme il l'a dit.
Oradan sonra nereye ilerliyor peki?
Où va l'eau ensuite?
Zaman ilerliyor.
Perte de temps.
- süreç ilerliyor, huh?
- La science avance, hein?
Şehre doğru ilerliyor.
Il va vers la ville.
Tedaviniz tam istediğimiz gibi ilerliyor.
Votre traitement fonctionne.
İşler daha hızlı ilerliyor. Burası acil servis, okul bahçesi değil.
- C'est les urgences, pas la récré.
Başardın, tuzak bozuldu. Zaman tekrar ilerliyor.
Tu l'as fait, le piège s'est ouvert, le temps reprend son cours.
Olası şüpheli Dr. Carson'a doğru ilerliyor.
Le suspect avance vers le Dr Carson.
Bu saat dört yıldır hızlı ilerliyor.
Cette montre avance depuis des années.
Hedef Sutherland Caddesi boyunca doğuya ilerliyor.
La cible va à l'est, sur Sutherland Street.
- Gerçi anlaşma ilerliyor.
L'accord progresse?
Ros şehre doğru ilerliyor ve özel kuvvetler 64 noktada beklemede.
Ros est en route pour la City et les forces spéciales attendent.
Her şey çok hızlı ilerliyor, Eddy.
Tout ça va trop vite, Eddy.
Şansımız varsa Skywalker'a yetişebiliriz. Kenobi'nin pozisyonuna doğru ilerliyor.
Peut-être y retrouverons-nous Skywalker en route vers la position de Kenobi.
Böcekler ilerliyor ve konuştuğumuz gibi bizi kuşatmaya çalışıyorlar komutanım.
L'ennemi est en mouvement pour nous encercler.
Kabul et, herşey dünkü gibi ilerliyor.
Regarde, ça se passe pareil qu'hier.
Çabuk ilerliyor.
Ça avance rapidement.
Arka kısmın dışındaki darbeyi görebilirsin. Kıvrımlı ve tırtıklı. Hepsi bir yönde ilerliyor.
On peut voir un éclatement dans le dos comme une déviation... qui va dans une direction...
Sence bu ilişki nereye doğru ilerliyor?
Jusqu'où va-t-on aller?
Yani Dunn ona ateş ettiğinde ilerliyor olamaz.
Il ne pouvait pas marcher quand Dunn a tiré.
Küreselleşme güçleri mutlak despotizme doğru ilerliyor.
Les forces mondialistes avancent vers un despotisme absolu.
Ve yavrusuyla beraber yavaşça ona doğru ilerliyor.
Flanquée de son petit, l'orque se dirige vers lui.
Balinalar öyle hızlı ilerliyor ki onları görüntüleyebilmek için ekibin yarıştaki grubun tam önüne bırakılması gerek.
Les baleines se déplacent si vite que pour avoir une chance de les filmer, l'équipe doit plonger juste devant le groupe en train de foncer.
"Hayat ilerliyor". Geriye doğru gidebilir mi?
"La vie continue."
Ve saat 12 yönünde, bir çift cama doğru ilerliyor.
Et à midi, un couple potelé en train de le faire contre la vitre.
ilerliyorum 16
ilerliyoruz 19
ilerleyin 224
ilerleme 17
ilerle 193
ilerleyelim 21
ilerlemeye devam edin 25
ilerleme var mı 16
ilerliyoruz 19
ilerleyin 224
ilerleme 17
ilerle 193
ilerleyelim 21
ilerlemeye devam edin 25
ilerleme var mı 16