Isini traducir francés
19,795 traducción paralela
Madem takası kabul etmeyeceksiniz ikisinin de işini bitirelim hemen.
On va pas faire l'échange. On les bute tout de suite.
Tut onu da kadın işini yapsın.
Tiens-le pour qu'elle puisse finir.
Yapacaksın çünkü sen bir aktörsün, işin bu. Yönetmen, yazar, senarist ya da çekim tahtasını tutan herifin işini yaptığı gibi.
Tu vas le faire, parce que tu es un acteur, comme le réalisateur fait son travail, et l'auteur, la scripte et le gars qui tient le clap.
İşini bıraksan ailen seni sevmeyi bırakır mı sence?
Mais ce n'est pas grave de vous laisser tomber? Pensez-vous que votre famille ne vous aimerait plus si vous démissionniez?
Butch Ryder işini biliyormuş!
Butch Ryder menait la belle vie!
Save Pay işini hatırlıyorsun da büyüdüğümü mü unuttun?
Tu te souviens de son boulot, mais pas que j'ai grandi?
Çiftçi gibi konuştu, işini biliyordu.
Il parlait comme un fermier, il connaissait son affaire.
Söylentileri ve onun bunun dediğini kullanarak gidip de insanların hayatını ve işini mahvedemez.
Il ne peut pas juste se pointer, utiliser des rumeurs, des ouï-dire et détruire des vies et des sociétés.
Anlaşılan piyasa kendi kendine onun işini bitirecek.
J'imagine que l'invisible main du marché le précipite de la falaise.
Onu anlaşmaya yanaştırmak senin işini görür.
Le pousser à prendre l'accord de plaidoyer... c'est ça l'astuce.
İşini kurtarmaya çalıştığına inanayım mı yani?
Tu veux me faire croire que tu essaies de sauver ton travail?
Yatırım danışmanlığı işini sonlandıracak ve şirket gizli anlaşma suçlamasını kabul edecek. "
La fin de leurs conseils en placement et... la compagnie accepte de plaider coupable de conspiration. "
Masum birine tuzak kurmamı, işini kaybetmesini, mahvolmasını?
Prendre un innocent, le faire virer, ruiner?
Sen de işini onun yaptığı kadar iyi yapıyorsun.
Tu fais ce que tu fais aussi bien que lui.
Senden beklenen işini yapman.
Ils veulent que vous fassiez votre boulot.
Wilcox, Dolar Bill işini baltaladı.
Wilcox couper le fil Dollar Bill.
Wilcox, yargıç kürsüsünden işini yürütüyor.
Wilcox construit son entreprise sur le banc.
Gizli Noel Baba işini üstlenmeniz gerçekten çok hoş.
Il est si bon de vous de prendre en charge la chose Secret Santa.
Ben de atanma işini hallederim.
Je bloque ton rendez-vous.
İşini sağlama almıştın. Tabii Gideon Malick ile konuşuyorsam.
Vous vous en êtes assuré, si je parle bien à Gideon Malick.
Sana işini anlatmayacağım. Tanrım.
Vous connaissez votre travail, non?
Tahminimce elektronik güvenlik işini de ona vermiştir yani bize Pike'ın şifresini kırmak gerekmiyor Monty'ninki yeter. Peki Monty'yi senden iyi tanıyan başka kim var?
Je suppose qu'il l'a aussi chargé de la sécurité électronique, donc on n'a pas à craquer le mot de passe de Pike, juste celui de Monty, et qui connait Monty mieux que toi?
Herkes işini bitirsin.
Finissez tous ce que vous êtes en train de faire.
Gidip işini yap.
Allez faire votre truc.
Bak, senin işini almam benim hatam değil, tamam mı?
C'est pas ma faute si j'ai récupéré ton boulot.
- Bana ver de işini bitireyim.
Donne-le-moi. Je vais en finir.
"Daha fazla öde yoksa işini ve itibarını yok ederiz." Son zamanlarda bu tarz bir tehdit aldınız mı?
Vous payez ou c'en est fini de votre réputation.
- O sadece işini yapıyordu.
- Il faisait juste son boulot.
İşini yapıyor, sokaklar oluk oluk kan oluyor.
Quand il bouge, il repeint la ville en rouge.
İşini bitirebilirdi ama yapmadı.
Il aurait pu t'achever, mais ne l'a pas fait.
Bırak da polis işini yapsın.
Laissez la police faire son boulot.
Kongredeki işini 34 yıldır elinde tutuyor çünkü zorluklar karşısında asla pes etmedi.
Elle a conservé son siège au Congrès pendant 34 ans, car elle n'a jamais cédé devant l'adversité.
Bu senin işini bitirir.
Tu te grillerais.
Pişirme işini ilerlet bence.
Tu pourrais essayer ça... la cuisine.
Sen işini bitirince o beni bulur.
- Elle me retrouvera quand tu auras fini.
Banka işini iyi biliriz.
On sait comment faire un repérage.
Nasıl bir adam olacağını da biliyorum. Ve senin işini burada, hemen bitirebilirim ama öyle bir şey yaparsam kardeşim doğmayacaktır.
Je sais l'homme que tu vas devenir et c'est tout ce que je peux faire pour éviter de mettre fin à tout ça ici, maintenant parce que si je le fais, ça veut dire que ma soeur ne naîtra jamais,
Shammi, bu adam Sultan'ın işini bitirecek.
Shammi, il semblerait que Sultan soit en difficulté.
Sultan, öylece kal yoksa işini bitiririm!
Sultan, reste à terre, ou je casse en deux.
Onun işini çabuk bitirme, önce sana meydan okumak neymiş görsün!
Fais durer le plaisir. Il t'a mis au défi!
Onu yakala ve bitir işini, tamam mı?
Termine le, compris?
Sultan, bitir şunun işini!
Sultan, écrase le!
- Bitir işini!
- Ecrase le!
- Sultan... - İşini bitirdi!
- Sultan l'a...
- Bitir şunun işini!
Ecrase le!
- Bitir işini, Sultan.
Bravo... Ecrase le!
Bitir işini, Sultan.
Sultan, écrase le!
Bitir işini!
Ecrase le!
- Hemen bitir işini!
Achève le!
Nathaniel ve Ben de babamın işini devam ettirmek için her şeyi yapacağız.
Nathaniel et moi ferons tout ce qui est en notre pouvoir pour poursuivre la tâche de notre père.
Vermez misin? Sen kendi işini yap.
- Vous m'arrêtez?